Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Yılmaz Kırman
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

HER ALANDA “GDO” LANDIK

(Geçen hafta hain saldırıda şehit olan askerlerimize Allahtan Rahmet diler, Milletimizin başı sağ olsun diyorum. Devletimize tüm terör örgütlerine karşı dik durmasını bekliyor ve sonuna kadar destekliyorum. Millet hainlerinin sonu, hainlerin yanı olur ancak.) -Bir mısır tarlasında kurbağalarla yapılan deney ve gözlem sonucunda; GDO’lu mısırlarla beslenen kurbağaların, fizikleri gelişmiş, daha öncesinden  daha çok acıkan ve yiyen, en farklı sonuç ise, hem cinsine ilgi duyar hale gelmişler.    Peki şimdi şöyle bir düşünelim. Sadece mısır yiyen kurbağa da bu değişiklikler meydana gelirken, o kadar çok GDO lu besin alan insanlarda hangi değişiklikler oluyor acaba? Ne acıdır ki GDO’lu yıkıcı ve geri dönüşü olmayan değişimden en çok etkilenen ülkelerin başında Türkiye gelmektedir. Süt yerine süt tozu özendirmesi ve zorunluluğu ile başlayan süreç, ülkem insanının Avrupa’nın en obez toplumu olmasına kadar gitmiştir. Geleneksel beslenme alışkanlığımızı kaybettik. Organik ürünler kötülendi yapay ürünler özendirildi. “Zeytin yağlı yiyemem aman, basma da fistan giyemem aman”  uydurma türküsü gibi bilinç altımızda da sağlıklı gıdalarımızdan uzaklaşmamızı sağladılar.  Üretim azaltıldı, tüketim özendirildi. Köyler boşaltılıp daha kolay bağımlı olan garip şehir yapıları oluşturuldu. Neslimizin fiziksel yapısı, düşünce tarzı, değerlerimize ilgisi değişti. Biz değil ben diyen, hazır gıda bağımlısı, yaşantısını tarzını geleneksel olmaktan uzak, özenti kültürüne bağımlı olan nesiller olmaya devam ediyoruz. Fikren bağımlı olduk. Güven duygusu yok oldu. Spor, güzel sanatlar, edebiyat, bilimsel çalışmalar, müzik gibi alanlarda da hep taklide yönelir olduk. Kendi dilimizi konuşamayan ve anlayamayan durumdayız şu an. Ne acıdır ki biz bunları konuşmak tartışmak, doğal üretim ve beslenmeyi gündemde tutmak uygulamak yerine, popilist ve suni gündemlerle oyalanmayı seçiyoruz. Bu iş sadece vatandaşla olacak, bitecek değil elbette. Yöneticilerimiz lütfen toplumsal sorunların çözümünde birlikte olmak zorundayız. Gıda alanındaki GDO’ etkisine aşağıda kısaca değineceğim ama esas anlatmak istediğim ise adeta kültürel ve sosyal alanda da GDO landık.  Çok biliyoruz, az çalışıp az üretiyoruz, kültür ve tarih bilincinden uzak, global teknolojinin dayatmalarını ve yönlendirmelerini emir telakki eden nesiller yetiştirir olduk. GDO NEDİR? GDO bitki ve hayvanların laboratuvar ortamında bilim adamları tarafından genetik özelliklerinin değiştirilmesi sonucu oluşan yeni tarımsal ve hayvansal ürünlerdir. GDO’lu üretimle amaçlanan bitki ve hayvanların doğal yaşam alanları olmayan yerlerde büyüyebilmesi Böceklere karşı dirençli hale gelebilmesi Sert hava koşullarında yetişebilmesi Daha fazla ürün elde edilebilmesidir. Bilim adamları genetik teknolojisini, soğuk havalara dayanıklı don önleyici balık genine sahip domates ya da yabancı otları öldürmede kullanılan ilaçlara karşı dayanıklı bakteri genine sahip mısır bitkisi gibi doğal yaşamda hiç bulunmayan biyolojik karakterde bitki, hayvan ve virüs ve bakterileri üretmek için kullanırlar.  GDO lu bir bitki zararlı böcek ilaçlarına karşı öldürücü savunma geliştirmektedir. Bilim adamlarınca bitki DNA larına gen yerleştirme işini rastgele yaptıkları için genin nereye gittiğini kontrol edememektedir. Böylece değişik gen verilen bitkiler daha önce yapılarında hiç bulunmayan protein, toksin ve alerji üretmektedir. Bununda sağlığımızı ne kadar tehdit ettiğini bilememekteyiz. GDO yöntemiyle genleri değiştirilmiş günlük beslenmemizde kullandığımız en yaygın ürünler: Soya fasulyesi,  Mısır, pamuk, Süt, Şeker, Aspartam (yapay tatlandırıcı), Kabak, Kanola yağı. Bu  ürünler dışında daha birçok ürün market raflarında hiç haberimiz olmadan yerini alabilmektedir. *** GDOnun ZARARLARI;  Vücut Sistemlerini bozması. Hayvanlar üzerinde yapılan deneylerde bu ürünlerin organ tahribatına, sindirim ve bağışıklık sisteminde düzensizliklere, yaşlanmanın hızlanmasına ve kısırlığa neden olduğu tespit edilmiştir. Vücuttan atılamaması İnsanlar üzerindeki çalışmalarda ise GDO’lu proteinlerin ve kimyasalların bazılarının sindirime uğramadan vücut içinde kalabildiği ve muhtemel uzun vadeli zararlara neden olabileceği görülmüştür. Örneğin, bu besinleri alan insanların genlerinde besindeki  öldürücü ve zararlı değişikliklerin hepsi geçmekte olup. İnsan vücudundan atılamamaktadır. (Böcek öldürücü ilaç toksiği gibi) Alerjik hastalıkların ilerlemesini de buna verilecek başka bir örnektir. Böylece sağlık problemleri artmakta, kronik hastalıklara sahip insan oranı yükselmekte, otizm gibi hastalıklar, üreme düzensizlikleri, sindirim problemleri ve diğer rahatsızlıklarda bariz artışlar gözlenmektedir.  Bu  ve daha buna benzer besinlerin market raflarında yer alması değişik sağlık sorunlarının artmasına en büyük nedendir. Kısacası GDO’su değişmiş ürün ve gıdaların çoğalması ile toplumda hastalıklara yakalanma kolaylaşmakta, tedavisi çok zor olmasından dolayı acı verici olmakta birlikte diğer hastalıklara da davetiye çıkarmaktadır. Böylece bir tedavi ve ilaç sarmalına girmekteyiz. Tedavi masrafları hem kişilere hem devlete çok pahalıya mal olmaktadır. Her yönden kaybeden oluyoruz. ** SAĞLIĞIMIZ İÇİN DOĞRU BESLENME ALIŞKANLIĞI EDİNMEK ZORUNDAYIZ**

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER

Reklamı Geç
Sayın Gayrimenkul