Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Yılmaz Kırman
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

TOPLUMSAL HİPERTANSİYONUMUZU DÜŞÜRELİM

Toplum yaşamımızda son yıllarda her alanda adeta yüksek tansiyon(hipertansiyon) yaşanmaktadır. Yüksek tansiyon her ne kadar tıbbi bir terim olsa da maalesef toplum hayatımızda sosyopsikolojik yüklemelerle hayatımızda yer  almaktadır. Eğer gerekli tedbirler alınmazsa toplum düzeyinde telafisi mümkün olmayan hasarlara yol açacağından endişe duyuyorum. Yüksek tansiyonun ilk önce tıbbi tanımını kısaca ele alıp ondan sonra toplumsal hipertansiyonumuza  ve yaşattıklarına bakalım isterseniz.      Yüksek tansiyon; tıp dilinde hipertansiyon olarak ifade edilir. Aşırı tuz tüketimi ve hareketsiz hayat tarzı hipertansiyona yol açabilmektedir. Kan basıncının kısa vadede artması herhangi bir belirtiye sebep olmadığından 40 yaş üstü grupta zaman zaman kontrol edilmelidir. Yüksek tansiyon; baş ağrısı, halsizlik, çarpıntı, aşırı terleme, kulaklarda uğultu hissi ve çınlama, uzuvlarda şişlik, burun kanaması, sık gelen idrar şeklindeki belirtilerle nadir olarak kendini gösterir. Kontrol altına alınmayan yüksek tansiyon çok ciddi hastalıklara sebebiyet verebilir. Yüksek tansiyon birçok hastalığın ortaya çıkmasına veya gelişmesine öncülük eder. Yüksek tansiyonu kontrol altına almak adına, yaşam tarzınızı değiştirmeye yönelik meşakkatli yollara girişmeniz gerekebilir. Beslenme programınız, yaşam ritüellerinizde bazı değişikliklere gitmeniz gerekebilir. Yani yaşam alışkanlıklarımızı değiştirmemiz bu hastalıkla mücadelede birinci kural. Sağlıklı ve doğru beslenmeyi bilmemiz ve uygulamamız gerekli. Bunu yapmazsak ilaç tedavisi ile sonuç almak gibi bir beklentimiz olmasın diyor tıp uzmanları. TOPLUMUMUZDA HİPERTANSİYON BELİRTİLERİ Ne yazık ki en küçük yerleşim yerinden en büyük mega şehrimize kadar ülkemizin her tarafında, kavga, hakaret, insan ve canlılara saygısızlık haberlerini izlemekten artık gına geldi. Bu sabırsızlık ve saygısızlık insani değerlerden uzaklaşmamıza sebep olduğu gibi çok kötü örnek olmakta, adeta teşvik edici rol üstlenmekte. İnsanımız  karşısındakini dinlemeden anlamadan yargılamakta, her şeyin en doğrusunu kendisi bilmekte, başkasının hatasını hoş görmeyi bırakın, kendi hatasını bile kabul etmemekte, kendisinden güçsüz gördüklerine saldırarak cezasını verdiğini, kadınların, çocukların, hayvanların hatta bitkilerin bile korunması gerektiğini benimseyen kültürümüze savaş açar gibi davranmaktadır. Özellikle son zamanlarda, ekonomi, spor ve siyaset alanında bana yapılsın tüm iyilikler, rakiplerim hiç başarılı olamasın, haksızlığı o zaten hak ediyor gibi adaletsizlikler yaşanmakta, bu yaşananlara da yetkili makamlar dur demeden devam etmekteler. Tuttuğu takım dışındakileri düşman gibi görüp saldıran, farklı görüşteki siyasetçileri beceriksiz görüp tümden karşı çıkan, daha iyi imkanlara sahip farklı meslektekileri aşağılamaya varan söylemleri… hem gerçek hayatımızda hem de sosyal mecrada sıkça görmekte, yaşamaktayız. İnsanımızın sosyal hipertansiyona yakalanması sadece kendi suçu mu? Elbette sadece bunu sadece kişilere bağlamak  işin içinden en kolay yoldan sıyrılmaya çalışmak olur. Bu durum elbette içinde birden fazla nedeni ve suçluları barındırmaktadır. Bunlardan bazıları: – Kişilerin Farklı Görüş ve Değerlere Sahip Olması: İnsanlar farklı kültürel, dini, siyasi ve sosyal arka planlara sahip oldukları için farklı görüşlere ve değerlere sahip olabilirler. Bu farklılıklar anlaşmazlıklara neden olabilir. – Ekonomik Eşitsizlik: Ekonomik farklılıklar ve eşitsizlik, toplumun farklı kesimleri arasında gerginliklere yol açabilir. Kaynak dağılımı ve gelir eşitsizliği, anlaşmazlık potansiyelini artırabilir. – İletişim Eksikliği: İnsanlar arasında etkili iletişim eksikliği, yanlış anlamalara ve çatışmalara neden olabilir. Ayrıca, duygusal ifade eksikliği de anlaşmazlıkları körükleyebilir. – Sosyal Medya ve Bilgi Kirliliği:  Son yılların adeta insanlık için bütün değerlerin yok edilmesine yol açan alan. Bilinçsiz kullanımda kişileri ve toplumu kolay etkilemektedir. Sosyal medyanın yaygın kullanımı, bilgi akışını etkileyebilir ve insanları sınırlı bakış açılarına yönlendirebilir. Bu da farklı görüşlere sahip insanlar arasında anlaşmazlıkları artırabilir. EğitiminYetersiz Olması: Milli ve manevi, tarihsel kültürün nesillere yeterince aktarılamaması. Bu anlamda ortak yaşam kültüründen uzaklaşmak ve yozlaşmak – Mahalle kültürünün yok olması: Eskiden var olan akraba, sokak ve mahalle kültürünün bilinçsiz şehirleşme ile yok olması. Onun yerini dolduracak “ŞEHİR” kültürünün olmaması. – Liyakatın Göz Ardı Edilmesi: Hak edenin değil, yetersiz kişilerin görev alması. Bu ve benzeri nedenler bizlerin olaylar karşısında sağlıklı düşünüp, basitçe halledebileceğimiz olayları, travmaya dönüştürmemize sebep olmaktadır.   Hipertansiyonu nasıl düşürebiliriz?    Tıbbi anlamdaki hipertansiyonu düşürmek için doktorların tavsiyesine uymak zorunda olduğumuz gibi, toplumsal gerginlik yaratan yüksek tansiyonu düşürmek içinde sosyolojik ve psikolojik basit önlemler alınması gerekir.  
  • Olaylar karşısında nasıl davranmamız gerektiğini öğrenelim. Davranış eğitimi alalım. Okullarımızda küçük yaşlarda verilmesi gerekir.
 
  • Empati yeteneğimizi geliştirelim.
 
  • Etkili İletişim kurmayı deneyelim.
 
  • Ortak noktalarımızı bulma ve problemi çözmeye odaklanalım.
 
  • Halledemediğimiz problemlerimizi Hukuksal yollardan, yani kanuni yollardan çözmeyi öğrenelim.
Temelinde barış, sevgi ve bilgi paylaşımı yapılan tüm meselelerin hal yoluna girme gibi güzel yönü vardır. Enerjimizi kendimiz, ailemiz, ülkemiz ve insanlık için daha can alıcı konularda harcayalım. Konuşma ve tartışma kültürümüzde sabrı ve saygılı olmayı unutmayalım. En küçük anlık hatamız bir ömür boyu bizlere acı yaşatmasın. TOPLUM OLARAK SAĞLIKLI GÜNLER GEÇİRMEMİZ DİLEKLERİMLE  

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER