Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Mustafa Etikoğlu
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Kütahya

Kütahya (Latince: Cotyaeum), Ege Bölgesi’nde yer alan Kütahya ilinin merkezi olan şehirdir. Kütahya bölgesi, kuzey ve batıdaki yüksek dağ sırtlarında doruğa ulaşan tarım arazileri ile geniş bir yamaç alanına sahiptir. Kentin Yunanca adı Kotyaion, Roma dönemindeki adı ise Cotyaeum’dur. Kuruluş tarihi kesin olarak tespit edilememekle beraber, tarihi MÖ 3000 yıllarına uzanmaktadır. Eski kaynaklara göre, Kütahya’nın antik çağlardaki adı Kotiaeon, Cotiaeum ve Koti şeklinde geçmektedir. İl topraklarına yerleşen en eski halk FriglerdirMÖ 1200’lerde Anadolu’ya gelen FriglerHitit İmparatorluğunun topraklarına girdiler ve bir devlet olarak örgütlendiler. MÖ 676‘da KimmerlerFrigya Kralı III. Midas’ı bozguna uğratarak Kütahya ve çevresine egemen oldular. Alyattes’in Lidya Kralı olduğu dönemde Kimmer egemenliği yerini Lidya yönetimi aldı. MÖ 546‘da Persler Lidya Ordusunun yenilgiye uğratarak Anadolu’yu istila etti. MÖ 334‘te Biga Çayı yakınlarında Persleri yenilgiye uğratan İskender, yörede üstünlük kurdu. Büyük İskender‘in MÖ 323‘te ölümü ile Kütahya ve yöresi komutanlarından Antigonos’a geçti. MÖ 133‘te Roma yönetimine girdi. Piskoposluk merkezi haline getirildi. 1071’de Malazgirt Meydan Muharebesi‘nde Alp Arslan‘a yenilen Bizans İmparatoru Romanus Diogenes tutsaklık dönüşü Kütahya’ya getirildi ve gözleri kör edildi. 1078’de Anadolu Selçuklu Devletini kuran Kutalmışoğlu Süleyman Şah Kütahya’yı da ele geçirdi. 1097’de Haçlıların saldırısına uğradı. II. Kılıç Arslan kaybedilen topraklarla birlikte Kütahya’yı geri aldı. II. Kılıç Arslan‘dan sonra taht kavgaları nedeniyle tekrar Bizans’ın eline geçen şehir, son olarak I. Alâeddin Keykubad zamanında (1233) Selçuklu topraklarına dahil oldu. 1277’de II. Gıyaseddin Keyhüsrev Kütahya yöresini Germiyanoğlu Süleyman Şah kızı Devlet Hatun’u Osmanlı Sultanı I. Murat‘ın oğlu Yıldırım Bayezid‘a verdi. (1381) Germiyanoğulları Beyliğinin toprakları Devlet Hatun’un çeyizi olarak Osmanlılara verildi. (Kütahya ve çevresi dahil) 1402 Ankara Savaşında, Bayezid’i ağır bir yenilgiye uğratan Timur, Kütahya’yı alarak II. Yakup Bey’e geri verdi. Kütahya daha sonra Osmanlılara geçti ve Sancak Merkezi oldu. Kütahya 1867’de Hüdavendigar Vilayetine bağlı bir sancak merkezi iken, II. Meşrutiyetten sonra bağımsız bir sancak oldu. Millî Mücadele yıllarında, Ocak 1921’de Çerkez Ethem düzenli ordu çatışmasına sahne olan Kütahya, 17 Temmuz 1921’de Kütahya-Eskişehir Muharebelerinde TBMM Batı Cephesi ordusunun yenilmesi üzerine Yunanların işgaline uğradı. Büyük Taarruz‘a kadar işgal altında kalan Kütahya, 30 Ağustos 1922’de kurtuldu. Kütahya 8 Ekim 1923’te Vilayet durumuna getirilmiştir. Yüzük saklanır, fincan oyunu oynanır. “Yattı kalktı” oyunu oynanır, herkese bir meyve ismi verilir. Elma yattı armut kalktı denir, yatmayana ufak cezalar verilir. Bayanlar kendi aralarında sohbet eder, el işi dantel veya örgü işi yaparlar. Kuzinesi olan evlerde mısır kaynatılır, kuzine içerisine patates atılır, kabak kaynatılır, çaylar demletilir. Bahçesinde ağacı olanlar gelincik elması, yağ armudu, döngel gibi meyveler ikram eder.

Kıyafetler

Oyalar saf ipekten yapılır, ipek ince bükülür. İnce işçilikle yapılan oyalar kolalanmış gibi durur. Oyalar, “mırgı dânesi” denilen dânelere çekilir. Dânelerin kenarları yollu, sulu desen ve çiçek desenli olur. Çok ince olan bu dâneler iki kişi tarafından katlanır, cam kutulara konur. Yapılan her çeşit oyanın bir ismi olur. O isimlerden basıları: Zerrangadah, Züleha Sümbül, Üzerik Oyası, Meclis Kuruldu, Yıldız Oyası, Ay Çiçeği, Malak Sattıran, Çörekotu, Cimcik Oyası, Fermene Oyası, Fasulya Çiçeği, Hıyar Çiçeği, Kasımpatı Oyası, Beyaz Zambak, Kemerli Sümbül, Gönül Dolabı, Küpeli Oyası, Elifli Badem, Hanımeli Oyası, Menekşe Oyası, Şafak Yıldızı, Gül Oyası, Kestane Çiçeği, Yanı Kuzulu, Fakir Baktı Zengin Kaptı, Kiremit Sattıran, Tefebaşı Oyası, Açık Oturum, Ilıca Çiçeği, Cici Kızlar, Paşa Nişanı, Yedidağ Çiçeği, Torun Yumruğu, Belirgat Oyası, Sümbül Oyası, Vazo Oyası, Karanfil Oyası, Hanım Kirpiği Oyası, Mecnun Yuvası Oyası, Hercâi Menekşe Oyası, Çifte Sümbül Oyası, Yeni Dünya Oyası, Elti Eltiye Küstü Oyası, Kütahya Oyası, Selânik Oyası.

Yemekler

Kütahya’nın yemek kültürünün temelini buğday ürünleri, hamurlular ve süt ürünleri oluşturur. Börek ve mantılar Tereyağlı-yoğurtlu cimcik, kıymalı sini mantısı, tereyağlı-yoğurtlu kaçamak, bazlama, tereyağlı peynirli cevizli belirgat, haşhaşlı gözleme, suda haşlama mantı, mercimekli mantı, kulak aşı, mercimekli tosunum, tepside haşhaşlı katmer, kıymalı-peynirli-ıspanaklı şibit, sodalı hamursuz, Kütahya höşmerimi, şibitli tavuk tiridi, papatesli dolamber böreği, namaz lokması, Gökçimen hamursuzu, hamursuz, tahinli çörek, kıymalı su böreği, sarma hamur dolması, cevizli gelin çöreği. Çorbalar Sıkıcık, miyane, oğmaç, yoğurt çevirme çorbası (düğün çorbası), kızılcık tarhanası, tutmaç, tarhana, tekke, çene çarpan ve paça çorbası.   Dolmalar ve sarmalar Ilıbada (labada) dolması, etli yaprak sarma, zeytinyağlı soğan dolması, etli lahana sarması.  

Et yemekleri

Göveç (güveç), Kütahya usulü kavurma, küp eti, kuzu kaburga kebabı.  

Tatlılar

Hekmane erik hoşafı, güllaç, kaymak baklavası, Kütahya usulü höşmerim, pelûze, pestil, çekme helva, yufka tatlısı, su muhallebisi, gelincik şurubu (şerbeti).[36]  

Çinicilik

Kütahya’da ilk çini örnekleri 14. Yüzyılın sonlarında görülmeye başlanırken çinide asıl ilerleme İznik’in çini sanatının zirvesinde olduğu 16. Yüzyılın ikinci yarısından sonra başlar. Özellikle İstanbul’un çini ihtiyacını karşılamak için Kütahya’da çini atölyeleri kurulmuş, Osmanlı’nın gerileme dönemiyle beraber İznik’te çinicilik de aynı hızda gerilemeye başlamıştır. 18. Yüzyılda çinicilik sanatının İznik’te tamamen kaybolmasıyla Kütahya bu alanda faaliyet gösteren tek yer olmuştur. Osmanlı’da çiniciliğin en güzel ve son örnekleri Hafız Mehmed Emin Efendi’nin elinden çıkmıştır.

Müzik

Kütahya’da musikinin başlangıcı 14. Yüzyıla dayanır. Mevlevîhânelerin, tarihimizde çeşitli güzel sanatların özellikle de musikî sanatı ile ilgili eğitim yerleri olması kaynaklarda sıkça anılmıştır. Kütahya Mevlevîhânesi’nin de bu konuda aynı işlevi gördüğü buradan yetişen sanatkâr ve bestekârların musiki tarihimize mâl olmuş çalışmalarından anlaşılmaktadır. Germiyanoğlu II. Yakub’un “Çöğür” denilen bir sazı da çok iyi çaldığı bilinmektedir. Ahmet Yakupoğlu, akademide okuduğu yıllarda Neyzen Halil Dikmen’den “ney”, yine Neyzen Nurullah Kılınç Bey ile Süleyman Erguner’den musiki dersleri aldı. Kütahya’ya döndükten sonra “Çini Beldesi” Kütahya’ya aynı zamanda “Neyzenler Beldesi” sıfatını kazandırmış, kırkın üstünde neyzen yetiştirmiştir.

Kütahya Türküleri

Türk halk ozanı Hisarlı Ahmet ise halk müziği dalında birçok parçayı bestelemiş olup eserlerini Kütahya’ya mal etmiştir.

Kütahya ilinin fizikî coğrafyası

Kütahya ili Ege Bölgesi’nin İç Batı Anadolu Bölümü içinde yer alır. Ege Bölgesi’nin bu bölümü, İç Anadolu Bölgesi ile Asıl Ege Bölümü arasında bir eşik durumundadır. İç Anadolu çanağından Ege ovalarına, veya Güney Marmara havzalarından İç Anadolu’ya geçişte bu eşik aşılır. Eşiğin bariz karakteri, ortalama yükseltisi 1200 m. Civarındaki yaylalardan ibarettir. Sahanın ¾’ünden fazlasını 1000–1500 m. Yükseltiler arasındaki dalgalı düzlükler teşkil eder. Bu sebepten saha, coğrafya dilinde “Kütahya Yaylaları” diye anılır. Bu yaylalar içinde, kabaca kuzeybatı-güneydoğu istikametinde açılmış çukur sahalar ile eşik üzerinde yükselen bir takım dağ ve tepe dizileri bölgeyi çeşitlendiren diğer yüzey şekilleridir.

KÜTAHYA KALESİ

Antik dönemlerden beri iskan edilen kale 5. Y.y.da Bizansların yaptırdığı surlarla, Selçuklular, Germiyanoğulları ve Osmanlılar tarafından yapılan onarım ve eklerle güçlendirilmiştir. Yukarı, iç ve aşağı kale olmak üzere üç bölümden oluşan kalenin sıkça yerleştirilmiş burçları, moloz-kesme taş karışımı ile tuğla sıralardan oluşmaktadır.   ‘‘Orta Hisar Mescidi’’ olarak bilinen Yukarı Kale (Kale-i Bala) Maruf Mahallesindedir. Taşkapıdaki yazıttan, Germiyanoğlu Süleyman Şah’ ın 1377-1378’ yıllarında yaptırdığı anlaşılmaktadır. Moloz taş ve köşelerde kesme taş kullanılan, kiremit örtülü yapının minare kaidesi, düzgün kesme taş arasında iki sıra ağaç hatılı döşenerek yapılmıştır. Aşağı Hisar Mahallesinde bulunan Aşağı Kale Mescidi (Kale-i Sagir), altıgen planlı küçük bir mescittir. Kerpiç sıvalı olmasına rağmen tamamen tuğladan yapıldığı anlaşılmaktadır. Mescidin altında taşlardan yapılmış su tesisi vardır. Tabanı zamanla değişikliğe uğramıştır. Aşağı Kale’deki bu su tesisinin herhangi bir kuşatmada susuz kalmamak için yapıldığı tahmin edilmektedir.   Kütahya Kalesi Evliya Çelebi’ ye göre 72 burca sahiptir. Burçlar çok sık aralıklarla yerleştirilmiştir. Kütahya Kalesinde ayrıca iki çeşme, iki mescit ve Cumhuriyet döneminde yapılmış bir döner gazino ve kır kahvesi bulunmaktadır. Kütahya Kalesi Kültür ve Turizm Bakanlığına tahsislidir. Kalenin bazı kısımlarında onarımlar ve iç kısımda çevre düzenlemeleri yapılmıştır.
ULU CAMİ
Yıldırım Beyazıt Camii adıyla da bilinir. İl Merkezi Börekçiler Mahallesindedir. Bitişiğinde Umur-bin Savcı Medresesi, diğer yanında II. Yakub İmareti yer alır. Yıldırım Bayezid zamanında (1381-1384) yapılmaya başlanmış, 1410 da tamamlanmış, Kütahya’ nın en büyük ve en güzel camisidir. Kanuni Sultan Süleyman’ın Rodos seferi sırasında Mimar Sinan tarafından tamir edilmiş olan dikdörtgen planlı avlusuz cami, 1893 yılında II. Abdülhamid Han zamanında büyük onarım görmüş ve kubbeli olarak son şeklini almıştır.   Bu Büyük Cami 45X25 m2 lik bir alanı kaplamaktadır. Kuzeydoğu köşesinde bir minaresi olan caminin üç yönde kapısı vardır. Ana giriş kapısı karşısında sakahane. bulunmaktadır. Cami içindeki büyük sütunlar Aızanoı Antik Kentinden getirilmiştir. İç kısmında küçük bir şadırvan vardır.Şadırvanın üstüne dört sütunlu müezzin mahfili yapılmıştır. Caminin ana mekânı, altı sütunun desteklediği yan yana iki kubbe ve yanlarda yarım kubbelerle örtülüdür. Caminin yarım kubbeyle örtülü, dışa çıkıntılı mihrabının sağındaki Kâbe tasvirli çini pano görülmeye değerdir.

 MEVLEVİHANE – DÖNENLER CAMİİ

İl Merkezinde, Ulu Camii yakınındadır. 14 y.y. da Mevlevihanenin semahanesi olarak inşa edilmiştir. Erken dönem Anadolu Türk mimarisinin özgün örneklerinden olan Kütahya’ nın bu ilk Mevlevihanesi iki kez onarım görmüş ve günümüze semahane ile derviş hücreleri kalmıştır.

Şehir merkezindeki müzeler.

İlçelerdeki müzeler

Tarım
Kütahya’da tarımın ilk göze çarpan karakteri, ekim alanları içinde tahıla ayrılan sahaların fazla yer tutmasıdır. Ekim alanlarının çok büyük bölümü tahıl ekimine ayrılmıştır. Tahıl türleri arasında buğday birinci, arpa ikinci sırayı alır. Diğer tahıl ürünleri fazla önem taşımaz. İki   Baklagiller üretiminde Kütahya ili söz sahibi değildir. En fazla fasulye (merkez ilçede) ve nohut (Emet ilçesinde) ekilir.   Endüstri bitkileri arasında en çok şeker pancarı ekilir. Cumhuriyet’in ilk yıllarında kurulan Uşak Şeker Fabrikası’nın o yıllarda Kütahya il sınırları içerisinde olması bu tarımı teşvik etmiştir. Daha sonra Kütahya’da da şeker fabrikasının kurulmasıyla pancar ekimi daha da hızlanmıştır. Şeker pancarından sonra en fazla ekilen endüstri bitkileri afyon kapsülü ile ayçiçeği ve kenevirdir. Fakat bunlar şeker pancarını çok geriden izlerler.   Kuru sebzelerden en fazla patates ekimine önem verilir. Tahıl üretiminde önde gelen Merkez ve Altıntaş ilçeleri bağcılık bakımından geri durumda, buna karşılık Emet, Gediz ve Simav ilçeleri ileri durumdadır. Meyve ağaçları sayısı ve üretimi bakımından elma başta gelir. İkinci sırada yer alan vişne, ilin ün yaptığı ürünler arasındadır. Ceviz ve kestane ağaçlarının çokluğu da kendini gösterir. Çilek yetiştiriciliği de gelişmiştir.

    Yer altı kaynakları

Kütahya’da yaygın olan madenlerin başında linyit kömürü ve bor gelir. İlin kuzeyinde bulunan linyitlerin işletilmesi Kütahya-Balıkesir demir yolunun yapılması ile kolaylaşmıştır. İşletilen yataklardan biri Değirmisaz havzası olup aynı adlı istasyona 2,5 km uzaklıkta kalitesi iyi fakat rezervi az bir yakıttır. İkinci ve önemli yataklar Tavşanlı kuzeyinde Tunçbilek mevkiinde bulunur ki, işletmeye açıldıktan sonra 1943’te 15 km’lik bir demir yolu ile ana hatlar bağlanarak taşıma işleri kolaylaştırılmıştır. Bu yataklar Tunçbilek termik santralini besler. Seyitömer linyitleri biraz daha aşağı kaliteli olup ekskavatörle çıkartılabilir durumdadır.   Bor yatakları Emet ilçesinde bulunur. Şap (alunit) yatakları Gediz-Şaphane ilçelerinde bulunur.   Krom Türkiye’de ilk olarak Kütahya’nın kuzeybatısıyla Uludağ arasındaki yörede bulunmuş ve 1960’a doğru işletilmeye başlanmıştır. Daha sonraları buradaki ocaklar cevherin tükenmesi sonucunda terk edilmiştir. Günümüzde en önemli krom yatakları Tavşanlı ilçesinde bulunur.   Antimon yatakları Gediz-Hisarcık arası ile Simav-Tavşanlı arasında; Bakır-Kurşun-Çinko Simav, Emet, Merkez ve Domaniç’te; çimento ham maddeleri Tavşanlı sahasında; Demir Emet ve Simav’da; Diatomit Merkez ilçede; Feldspat Simav’da; Fluorit Tavşanlı’da; Gümüş Merkez ilçeye bağlı Gümüşköy’de; Jips (alçı taşı) Gediz-Çavdarhisar arasında; Kalsit merkez ilçede; Kaolin merkez ilçe, Altıntaş, Gediz, Emet, Hisarcık ve Tavşanlı’da; Kum-Çakıl Simav’da; Kükürt Simav’da; Manganez merkez ilçe, Emet ve Tavşanlı’da; Manyezit merkez ilçe ve Tavşanlı’da; Talk merkez ilçe ve Tavşanlı’da bulunur.[50]   İlin yer altı zenginlikleri bakımından sıcak su kaynakları da Kütahya turizminde büyük rol oynamaktadır. Bu sıcak su kaynaklarından bazılarının çam ormanları içinde yer alışı bu turistik önemi daha da artırmaktadır. İlin büyük merkezlerine yakın olmaları nedeniyle Harlek ve Yoncalı Kaplıcaları daha fazla önem taşır.[51]   Simav ilçesinde Eynal, Çitgöl ve Naşa alanlarında suyun çok yüksek sıcaklıklarda çıkması bu suyun kaplıca, kaplıca tesisi-sera-ilçe ısıtılması ve endüstriyel alanlarda kullanımına imkân vermiştir. Gediz ve Murat Dağı’ndaki sular da yüksek sıcaklıklarda olup kaplıca ve kaplıca tesislerinin ısıtılmasında kullanılır. Bunların haricinde Emet, Dereli, Tavşanlı Göbel, Hisarcık ve Şaphane’de de termal turizm ve ısıtma amaçlı kullanılan su kaynakları vardır.        

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER