Kıyafetler
Oyalar saf ipekten yapılır, ipek ince bükülür. İnce işçilikle yapılan oyalar kolalanmış gibi durur. Oyalar, “mırgı dânesi” denilen dânelere çekilir. Dânelerin kenarları yollu, sulu desen ve çiçek desenli olur. Çok ince olan bu dâneler iki kişi tarafından katlanır, cam kutulara konur. Yapılan her çeşit oyanın bir ismi olur. O isimlerden basıları: Zerrangadah, Züleha Sümbül, Üzerik Oyası, Meclis Kuruldu, Yıldız Oyası, Ay Çiçeği, Malak Sattıran, Çörekotu, Cimcik Oyası, Fermene Oyası, Fasulya Çiçeği, Hıyar Çiçeği, Kasımpatı Oyası, Beyaz Zambak, Kemerli Sümbül, Gönül Dolabı, Küpeli Oyası, Elifli Badem, Hanımeli Oyası, Menekşe Oyası, Şafak Yıldızı, Gül Oyası, Kestane Çiçeği, Yanı Kuzulu, Fakir Baktı Zengin Kaptı, Kiremit Sattıran, Tefebaşı Oyası, Açık Oturum, Ilıca Çiçeği, Cici Kızlar, Paşa Nişanı, Yedidağ Çiçeği, Torun Yumruğu, Belirgat Oyası, Sümbül Oyası, Vazo Oyası, Karanfil Oyası, Hanım Kirpiği Oyası, Mecnun Yuvası Oyası, Hercâi Menekşe Oyası, Çifte Sümbül Oyası, Yeni Dünya Oyası, Elti Eltiye Küstü Oyası, Kütahya Oyası, Selânik Oyası.Yemekler
Kütahya’nın yemek kültürünün temelini buğday ürünleri, hamurlular ve süt ürünleri oluşturur. Börek ve mantılar Tereyağlı-yoğurtlu cimcik, kıymalı sini mantısı, tereyağlı-yoğurtlu kaçamak, bazlama, tereyağlı peynirli cevizli belirgat, haşhaşlı gözleme, suda haşlama mantı, mercimekli mantı, kulak aşı, mercimekli tosunum, tepside haşhaşlı katmer, kıymalı-peynirli-ıspanaklı şibit, sodalı hamursuz, Kütahya höşmerimi, şibitli tavuk tiridi, papatesli dolamber böreği, namaz lokması, Gökçimen hamursuzu, hamursuz, tahinli çörek, kıymalı su böreği, sarma hamur dolması, cevizli gelin çöreği. Çorbalar Sıkıcık, miyane, oğmaç, yoğurt çevirme çorbası (düğün çorbası), kızılcık tarhanası, tutmaç, tarhana, tekke, çene çarpan ve paça çorbası. Dolmalar ve sarmalar Ilıbada (labada) dolması, etli yaprak sarma, zeytinyağlı soğan dolması, etli lahana sarması.Et yemekleri
Göveç (güveç), Kütahya usulü kavurma, küp eti, kuzu kaburga kebabı.Tatlılar
Hekmane erik hoşafı, güllaç, kaymak baklavası, Kütahya usulü höşmerim, pelûze, pestil, çekme helva, yufka tatlısı, su muhallebisi, gelincik şurubu (şerbeti).[36]Çinicilik
Kütahya’da ilk çini örnekleri 14. Yüzyılın sonlarında görülmeye başlanırken çinide asıl ilerleme İznik’in çini sanatının zirvesinde olduğu 16. Yüzyılın ikinci yarısından sonra başlar. Özellikle İstanbul’un çini ihtiyacını karşılamak için Kütahya’da çini atölyeleri kurulmuş, Osmanlı’nın gerileme dönemiyle beraber İznik’te çinicilik de aynı hızda gerilemeye başlamıştır. 18. Yüzyılda çinicilik sanatının İznik’te tamamen kaybolmasıyla Kütahya bu alanda faaliyet gösteren tek yer olmuştur. Osmanlı’da çiniciliğin en güzel ve son örnekleri Hafız Mehmed Emin Efendi’nin elinden çıkmıştır.Müzik
Kütahya’da musikinin başlangıcı 14. Yüzyıla dayanır. Mevlevîhânelerin, tarihimizde çeşitli güzel sanatların özellikle de musikî sanatı ile ilgili eğitim yerleri olması kaynaklarda sıkça anılmıştır. Kütahya Mevlevîhânesi’nin de bu konuda aynı işlevi gördüğü buradan yetişen sanatkâr ve bestekârların musiki tarihimize mâl olmuş çalışmalarından anlaşılmaktadır. Germiyanoğlu II. Yakub’un “Çöğür” denilen bir sazı da çok iyi çaldığı bilinmektedir. Ahmet Yakupoğlu, akademide okuduğu yıllarda Neyzen Halil Dikmen’den “ney”, yine Neyzen Nurullah Kılınç Bey ile Süleyman Erguner’den musiki dersleri aldı. Kütahya’ya döndükten sonra “Çini Beldesi” Kütahya’ya aynı zamanda “Neyzenler Beldesi” sıfatını kazandırmış, kırkın üstünde neyzen yetiştirmiştir.Kütahya Türküleri
Türk halk ozanı Hisarlı Ahmet ise halk müziği dalında birçok parçayı bestelemiş olup eserlerini Kütahya’ya mal etmiştir.Kütahya ilinin fizikî coğrafyası
Kütahya ili Ege Bölgesi’nin İç Batı Anadolu Bölümü içinde yer alır. Ege Bölgesi’nin bu bölümü, İç Anadolu Bölgesi ile Asıl Ege Bölümü arasında bir eşik durumundadır. İç Anadolu çanağından Ege ovalarına, veya Güney Marmara havzalarından İç Anadolu’ya geçişte bu eşik aşılır. Eşiğin bariz karakteri, ortalama yükseltisi 1200 m. Civarındaki yaylalardan ibarettir. Sahanın ¾’ünden fazlasını 1000–1500 m. Yükseltiler arasındaki dalgalı düzlükler teşkil eder. Bu sebepten saha, coğrafya dilinde “Kütahya Yaylaları” diye anılır. Bu yaylalar içinde, kabaca kuzeybatı-güneydoğu istikametinde açılmış çukur sahalar ile eşik üzerinde yükselen bir takım dağ ve tepe dizileri bölgeyi çeşitlendiren diğer yüzey şekilleridir.KÜTAHYA KALESİ
Antik dönemlerden beri iskan edilen kale 5. Y.y.da Bizansların yaptırdığı surlarla, Selçuklular, Germiyanoğulları ve Osmanlılar tarafından yapılan onarım ve eklerle güçlendirilmiştir. Yukarı, iç ve aşağı kale olmak üzere üç bölümden oluşan kalenin sıkça yerleştirilmiş burçları, moloz-kesme taş karışımı ile tuğla sıralardan oluşmaktadır. ‘‘Orta Hisar Mescidi’’ olarak bilinen Yukarı Kale (Kale-i Bala) Maruf Mahallesindedir. Taşkapıdaki yazıttan, Germiyanoğlu Süleyman Şah’ ın 1377-1378’ yıllarında yaptırdığı anlaşılmaktadır. Moloz taş ve köşelerde kesme taş kullanılan, kiremit örtülü yapının minare kaidesi, düzgün kesme taş arasında iki sıra ağaç hatılı döşenerek yapılmıştır. Aşağı Hisar Mahallesinde bulunan Aşağı Kale Mescidi (Kale-i Sagir), altıgen planlı küçük bir mescittir. Kerpiç sıvalı olmasına rağmen tamamen tuğladan yapıldığı anlaşılmaktadır. Mescidin altında taşlardan yapılmış su tesisi vardır. Tabanı zamanla değişikliğe uğramıştır. Aşağı Kale’deki bu su tesisinin herhangi bir kuşatmada susuz kalmamak için yapıldığı tahmin edilmektedir. Kütahya Kalesi Evliya Çelebi’ ye göre 72 burca sahiptir. Burçlar çok sık aralıklarla yerleştirilmiştir. Kütahya Kalesinde ayrıca iki çeşme, iki mescit ve Cumhuriyet döneminde yapılmış bir döner gazino ve kır kahvesi bulunmaktadır. Kütahya Kalesi Kültür ve Turizm Bakanlığına tahsislidir. Kalenin bazı kısımlarında onarımlar ve iç kısımda çevre düzenlemeleri yapılmıştır.ULU CAMİ
Yıldırım Beyazıt Camii adıyla da bilinir. İl Merkezi Börekçiler Mahallesindedir. Bitişiğinde Umur-bin Savcı Medresesi, diğer yanında II. Yakub İmareti yer alır. Yıldırım Bayezid zamanında (1381-1384) yapılmaya başlanmış, 1410 da tamamlanmış, Kütahya’ nın en büyük ve en güzel camisidir. Kanuni Sultan Süleyman’ın Rodos seferi sırasında Mimar Sinan tarafından tamir edilmiş olan dikdörtgen planlı avlusuz cami, 1893 yılında II. Abdülhamid Han zamanında büyük onarım görmüş ve kubbeli olarak son şeklini almıştır. Bu Büyük Cami 45X25 m2 lik bir alanı kaplamaktadır. Kuzeydoğu köşesinde bir minaresi olan caminin üç yönde kapısı vardır. Ana giriş kapısı karşısında sakahane. bulunmaktadır. Cami içindeki büyük sütunlar Aızanoı Antik Kentinden getirilmiştir. İç kısmında küçük bir şadırvan vardır.Şadırvanın üstüne dört sütunlu müezzin mahfili yapılmıştır. Caminin ana mekânı, altı sütunun desteklediği yan yana iki kubbe ve yanlarda yarım kubbelerle örtülüdür. Caminin yarım kubbeyle örtülü, dışa çıkıntılı mihrabının sağındaki Kâbe tasvirli çini pano görülmeye değerdir.MEVLEVİHANE – DÖNENLER CAMİİ
İl Merkezinde, Ulu Camii yakınındadır. 14 y.y. da Mevlevihanenin semahanesi olarak inşa edilmiştir. Erken dönem Anadolu Türk mimarisinin özgün örneklerinden olan Kütahya’ nın bu ilk Mevlevihanesi iki kez onarım görmüş ve günümüze semahane ile derviş hücreleri kalmıştır.Şehir merkezindeki müzeler.
- Kütahya Arkeoloji Müzesi
- Kossuth Evi Müzesi
- Porselen Müzesi
- Çini Müzesi
- Kent Tarihi Müzesi
- Ressam Ahmet Yakupoğlu Müzesi
- Kütahya Jeoloji Müzesi
- Kütahya Hava Müzesi
- Kütahya Milli Mücadele Müzesi
- Evliya Çelebi Edebiyat Müze Kütüphanesi
- Sıtkı Olçar Çini Müzesi
- İl Eğitim Tarihi Müzesi
- Evliya Çelebi Müzesi
- Tugay Anadolu Kültür,Sanat Ve Arkeoloji Müzesi
- Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Müzesi
İlçelerdeki müzeler
- Dumlupınar Kurtuluş Savaşı Müzesi
- Dumlupınar Atatürk Evi Müzesi
- Simav Belediyesi Kent Müzesi
- Tavşanlı Belediye Müzesi