Ülkemiz adına çok zor zamanlardan geçiyoruz.  Ne yazık ki acı dolu haberlerin ardı arkası kesilmiyor. Bir türlü uzun süreli normal yaşama geçemiyoruz. Canlarımızı kaybediyoruz. Coğrafi özelliklerimizi yeniden keşfe çıkıyor gibiyiz. Toplumsal yaşamımız; ticaret, üretim, eğitim, sağlık gibi alanlarda irtifa kaybediyoruz. Böylesi afetlerin nedenlerini ve sonuçlarını günlerdir bilim adamlarımız tartışıyorlar. İnşa Allah bundan sonrası için ders alınarak gerekli önlemler tüm birimlerce alınır. Böyle bir zamanda bile talan, soygun, yalan, iftira vb operasyonlarla kendilerine çıkar elde etmek isteyenleri Allah ıslah etsin diyorum. Ne demiş atalarımız: Dostunu zor gününde tanırsın. Depremle ilgili bilimsel öneriler yapan bilim adamlarımıza kulak verelim. Sahada günlerce insanüstü gayret gösteren tüm insanımıza, yardım etmek için fırsat kollayan ülke insanımıza, dünyadan buralara ulaşanlara sonsuz şükranlarımı sunuyorum. Burada beni esas ilgilendiren; olağan dışı durumlardan sonra insanımızda oluşan psikolojik ve sosyal travmalarla nasıl baş edebileceğimizdir. Deprem felaketinden sonra kişilerden sağlıklı düşünme ve davranmalarını bekleyemeyiz. Büyüklerle konuşarak zorlukların üstesinden gelmelerine yardımcı olabiliriz ancak çocuklarla mutlaka fiziksel ve zihinsel aktivitelerle normal hayata dönmelerine yardımcı olmalıyız. Ancak şunu da kabul etmemiz gerekir. Ne olursa olsun hayat devam ediyor.  Biz istesek de istemesek de. Böyle zamanlarda yolumuza devam edebilmek, akıl ve ruh sağlığınızı koruyup güçlendirmek için aklımızda tutmamız gereken bazı önerilerim olacak. Bu basit öneriler normal hayata dönmemizde bize yardımcı olacaktır. Bunun gibi önerileri en küçük sıkıntı sonrası bile uygulayabiliriz. Olayları ve durumu olduğu gibi kabul edin. Bu durumdan önce ve şimdi kendiniz için en iyisini yaptığınızı kabul edin. Bazı şeylerin bizim irademiz ve gücümüz dışında geliştiğini unutmayalım. Eğer daha iyisini yapma imkanınız sürüyorsa, durmayın; ama yapmadıklarınız için pişmanlık duyun ama asla kendinizi hiç etmeyin. Bu şu demek değildir. Siz ve dışınızda yapılan yanlışları olduğu gibi sineye çekmek değildir. Durum tespitini iyi yapmak gerekir. Erkekler ağlamaz demeyin; İçinizden ne kadar çok ağlamak geliyorsa o kadar çok ağlayın. Ağlamanın iyi bir terapi ve rahatlama olduğunu unutmayın. Uzmanlar ağlamanın insanların ruh sağlığını güçlendirdiğini belirtiyor. Hayata karşı duruşunuzun daha güçlü olduğu yönünde görüş bildiriyorlar. Yarınları planlamaya başlayın, Dün yaşananları telafi etme imkanımız yok ancak yarınlar bizimle olacak. Kaybetmekte kazanmakta bizim gayretimize bağlı. Yarınınıza odaklanın. İmkanlarınızı ve zekanızı yarınlar için kullanın. Bazı şeyleri kaybetmekle yenilgi olmaz. İnsan hayallerini kaybedince yenilir. Hayallerimiz ve gayretimiz hep bizimle olsun. Olaylara pozitif(olumlu) bakın, geçmiş ve üzülerek değiştiremeyeceğimiz durum hakkında olumlu düşüncelerle konuşalım ki; evrendeki pasif durumdaki olumsuzlukları üstümüze çekmeyelim. Özellikle her konuda herkesi ve her olayı eleştirmekten vazgeçelim. Ben doğruyum ama çevrem hep kötü gibi söylemlerden uzak duralım. Pozitif konuşmanın gücüne inanın ve daha pozitif sözcükler kullanın. Olumsuzluklara veda edin, Sizi sürekli yıpratan acılarınızı arttıran olaylardan ve yerlerden uzaklaşın.  Size iyi gelmeyen insanları hayatınızdan çıkarın. Siz onları hayatınızdan çıkarmazsanız onlar sizi yok edeceklerdir emin olun. Gerçekleştirdiğiniz küçük şeylerde bile mutlu olmayı deneyin. Çiçeklerle, hayvanlarla konuşun. Gökyüzünü seyredin. Yaşamınızda denge kurun, Kendinizi ne yalnız hissedin ne de yalnızlığa sürüklenin.  Güvendiğiniz yakın çevrenizle derdinizi paylaşmaktan ve yardım istemekten çekinmeyin. Unutmayın hayatta acılar paylaşıldıkça azalır. Mutluluklar paylaşılınca artar. Gülümsemenizi kaybetmeyin, Gülümsemekten asla vazgeçmeyin. Bu bizim acıları unuttuğumuz anlamına gelmez. Aksine inançlarımıza sığınmamıza ve ruhen sağlıklı olmamıza vesile olur. ALLAH MİLLETİZE VE TÜM İNSANLARA BÖYLE ACILAR VERMESİN.