Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Murat Akarçay
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

AFYON OSB YÖNETİMİNE AÇIK MEKTUP SAYIN BEKİR YEŞİLAY’A ULAŞMASI DİLEĞİYLE 

 

EL ATIN ŞU GÖRÜNTÜYE LÜTFEN BAŞKANIM

Sayın Bekir Yeşilay, şahsımın İlimizde görev yaptığı 24 yıllık Ekonomi Muhabirliği dönemimden bu yana uzun yıllardır bildiğim; İlimize diğer iş insanları gibi istihdam ve katma değer sağlayan bir sanayici,  sivil toplum kuruluşu başkanı ve bir hayırseverdir. Saygım sonsuzdur kendisine, yakın dostları Bekir Ağa diye hitap ederler buda gönül telinin açıklığına işaret eder çünkü her insana ağa hitabı yapılmaz. Kıymetli Bekir Yeşilay Başkanım; inceleme şansız oldu mu ya da olmadı mı bilmiyorum eğer incelediyseniz hatırlarsanız 5 Mart 2024 tarihinde yayınladığım bu sayfada “Yok Türkiye’de böyle bir OSB” başlıklı bir yazı ile İlimiz OSB si adına OSB Bölge Müdürlüğümüzden ve başında görev yaptığınız Yönetim Kurulundan iki ricada bulunmuştum. Afyon Merkez OSB miz için gösteriş ve haşmet dolu OSB Giriş Nizamiyesi yapılması fikir arzı ve OSB girişinde bulunan karşılıklı yıpranmış OSB Duvar Tabelalarının elden geçirilmesi yenisinin yapılmasıyla ilgili. OSB Giriş Nizamiyesi arzı belki uzun bir süreç olabilir ama gerçekten karşılıklı iki adet duvar tabelaları artık iyice tükenmiş, bitmiş ve bize el atın durumundalar artık. 5 Mart tarihinde yayınladığım yazı öncesinde yerine gelip çektiğim tabelaların fotoğrafları ile bu yazı için 22 Nisan 2024 tarihinde yani tam 49 gün sonra çektiğim iki fotoğrafı karşılaştırdığımda tabelalarda yıpranma ve yorgunluğun az daha ileri safhada ne kadar arttığı ortada. Gerçekten duygudaşlık yaparak bir bakın lütfen. Varlığıyla övündüğümüz Organize Sanayimizin girişine o yorgun tabelalar şu halleriyle yakışıyorlar mı ya da yakışmıyorlar mı bir bakın lütfen? Ne oldu biliyor musunuz?  İsmi önemli değil 5 Mart tarihinde yazdığım o yazının birkaç gün sonrasında bir dost meclisinde tanıdık bir iş insanı OSB ile ilgili bir yazı yazdın Murat kardeşim.  Bekir Yeşilay’ı ben fazla tanımam karşılıklı isimlerimiz kulağımızda çalınmıştır iş dünyasında olduğumuz için yani pek fazla tanımam kendisini ama hedefin nedir; gazetecileri biliriz az çok bir açıkla dedi. Bende dedim ki abi bak ben biraz daha geçmişten girerek anlatayım sen karar ver dedim ve aynen şunları söyledim kendisine. Bakınız dedim ben 1999 yılının sonunda Eskişehir’den, Afyonkarahisar Dünya Gazetesi Temsilciliğine getirildim, Dünya Gazetesinin hedef kitlesi bilirsiniz iş dünyasıdır ve 2010 yılının sonuna kadar bu görevimi yaptım. Ardından İlimizde ki yerel gazetelerde Afyonkarahisar Ekonomisi konusunda yazılar yazdım, sayfalar hazırladım, İlimizde ki 200 değerli İş İnsanının hayat hikâyelerini iki cilt Ansiklopedi yaparak hayata geçirdim zaten ben yaklaşık 25 yıldır OSB nin içinde olan bir gazeteciyim dedim. Bundan 25 yıl önce hiç bir yerel gazete OSB nin içine ve sokaklarına gazete dağıtamazken biz motosikletle dağıtıcı arkadaşım ile bir yılın dört mevsimi sabahın kör saatlerinde 100 den fazla Dünya Gazetesini OSB nin her sokağındaki abonemize ulaştırıyorduk dedim. OSB de gazete dağıtırken üzerine köpek sürüsü saldırıp, motorla bariyere çarpıp diz kapağı kırılan geçirdiği ameliyatlara rağmen hala bugün topal olarak yürüyen dağıtıcım vardır benim dedim, öte yanda bir başka dağıtıcım gazetenin üç kuruşluk motoruna yani ekmek teknesine bir şey olmasın diye OSB ana caddede geçirdiği kazada topuğunu çatlatmasına rağmen alçılı ayakla haftalarca çok gazete dağıtmıştır dedim. Sizin OSB de fabrikanız olduğunu biliyorum siz kaç sefer kuduz aşısı oldunuz bugüne kadar dedim hiç olmadım cevabını verdi. Doğru dedim çünkü altınızda hep arabalar vardı. Biliyor musunuz dedim ben OSB de yıllarca iş adamları ziyaretlerine hep o gazeteyi dağıttığımız motorla gelirdim yıl 2024 hala da öyleyim. Kimse bilmez belki bilmesi de gerekmez ama benim bu zamana kadar OSB de bana saldıran ve ısıran köpeklerden dolayı 6 adet kuduz aşım vardır,  diz kapaklarımın altında izleri bellidir hala, hatıra olarak dururlar orada köpek ısırma izleri dedim. Kısaca az önce “HEDEFİN NEDİR BİLİRİZ BİZ GAZETECİLERİ AZ ÇOK” kelimesini kullandığınız insan yani ben merak etmeyin aslında Afyonkarahisar OSB için kendi gücünde ve ekmeği için çaba sarf eden bir gazeteciyimdir, size anlattığım bu yaşanmışlıkları bugün hala bilen hayatta olan birçok OSB de işletmesi olan İş İnsanı dostlarım bilirler sorarsanız da onlarda doğrularlar dedim. Onun için beni karıştırmayın başka kimselerle dedim kendisine ve de sağolsun kendisi de bilmiyordum bunları özür dilerim dedi. Bunu neden anlattım şimdi Kıymetli Bekir Yeşilay Başkanım size hemen ona geleyim. Murat Akarçay bir başka basın kuruluşunda çalışan gazeteci falan filan diye etrafınızda söyleyenler varsa ya da olursa onlara eyvallah vermeyin kesinlikle lütfen. Ben bu isteğimi her hafta yazdığı yazılarda Afyonkarahisar’ın gelişmesi için sürekli kendince çaba sarf eden başta bir insan ve bir Gazeteci olarak rica ediyorum sizden. Ben Afyonkarahisar OSB nin çok ekmeğini yedim. Açın arşivlere bakın 25 yıl öncesinin OSB sini anlattığım onlarca yazı bulursunuz, yıllarca hangi sokağında hangi işletme var en iyi bilen gazeteciyimdir hala da benim kadar bilmez diğer gazeteci arkadaşlarım çünkü alanım Ekonomi Muhabirliğidir benim. Bu vesileyle OSB girişinde ki o tabelaların yenilenerek, hatta İnşallah önünün yeşillendirilerek ve gece aydınlatması yapılarak OSB Kavşağında akan trafikten geçen insanların ne güzel olmuş diyecekleri bir görsel zenginliği bu şehrin OSB sinini gücünün sembolü olarak görünmesi açısından şehrimize kazandırılması benim en büyük mutluluklarımdan birisi olacaktır. Bu vesileyle, değerli şahsınız ve Yönetim Kurulunuzda rica ve arz ediyorum. İnşallah yapacağınızı da artık yürekten inanıyor, kıymetli şahsınız ve OSB Yönetim Kurulu üyelerinizin her birine selam ve en derin hürmetlerimi sunuyorum. Kalın Sağlıcakla. Murat AKARÇAY

BURCU KÖKSAL’IN YERİNDE OLSAYDIM EĞER

KESİNLİKLE  NEYİ YAPMAZDIM.

Ekmek, siyasetin üzerindedir bence. İki haftadır Afyonkarahisar Belediyesinde yapılan görevden almalara ve yeni göreve atamalara bakıldığında aslında en çok yeni atamaların doğal olarak konuşulması gerekirken,  görevden alınanların yeni görev yerleri konuşuluyor bu konuyla ilgili sosyal medya hesaplarından paylaşımlar yapılıyor vs vs. Ben eğer Burcu Köksal’ın yerinde olsaydım “Anne sözü işten çıkartma yapmayacağım” videosunu servis ettirmezdim. Kim bu fikri oluşturduysa ajans, danışman neyse ileriye bakarak olası seçimin kazanılması sonrası süreçleri hesap etmediği için bana böyle bir video yapalım diyenlerin vizyon ve ileri görüş yeteneklerini gözden geçirirdim. Neden böyle dedim derseniz cevabı açık bugün yeni görev yerlerine atama tepkileri bu video üzerinden kuruluyor çoğunlukla çünkü. Öte yanda şöyle bir durumda söz konusu. Afyonkarahisar Belediyesi bünyesinde mecburen istemeden siyaseten zorlamaya maruz kalmış; bu nedenle belki de istemeyerekten de olsa taraf olmuş ya da oldurulmuş ama çaresiz olan liyakat sahibi müdürler de muhakkak olabilir bilemeyiz.  Ama bu siyaset böyle garip anlaması zor bir şey işte. Doğal olarak Şehirler de Belediye Başkanları değişti mi kendi ekipleri ile çalışmak isteği bilinen bir siyasi gerekliliktir Türkiye de.  Keşke Avrupa Birliği Ülkelerinde yürütülen sistem bizde de olsa. Avrupa Ülkelerinde ki Şehirlerin Belediyelerinde ve Devlet Kadrolarında olan Yöneticilerin bırakın siyasi parti üyeliklerini siyasiler ile bir bağının olması hatta selam vermesi, aynı karede gözükmesi bile kesinlikle yasaktır. Onlar ilgili bölümlerinin en alt kademesinden göreve başlayarak aynı birim içinde kıdem ve mevki alarak çalışarak yükselirler. Tepeden inme yükselmezler o birimin en altından başlayarak merdivenin basamaklarını tek tek çıkarlar. Şehirlerinde ki Üniversitelerin ilgili bölümleriyle Ar-Ge yaparak bir taraftan hem bilimsel hem de sahada pratikle markalaşırlar. Belediye Başkanları değiştiğinde onlar kolay kolay değişmez çünkü her biri alanlarında uzman birer profesyonel yönetici ve yeni seçilen Belediye Başkanının da işini kolaylaştıran, siyaseten hiçbir şüphe taşımayan alanlarında yetişmiş ana kadrolardır. İşin garip tarafı yeni seçilen Belediye Başkanlarının korkulu rüyasıdır Avrupa Belediyelerinde ki Müdürler.  Yeni seçilen Belediye Başkanı ile çalışmak ya da başka bir şehrin Belediye Başkanı ile çalışmak isteği o kadroların en doğal hakkıdır çünkü. Bizim siyasetimizde de tam tersi bir durum var bilindiği üzere. Velhasıl Avrupa Ülkeleri Belediye kadrolarındaki yöneticiler bir şirketin CEO’su mantığında eğitilir, onların işi siyaset değildir, siyasi sözlerle gel-git gibi durumları yaşamazlar, bilmezler.  Başlamış oldukları bir proje devam ederken başka bir Belediyeye geçmiş olsalar dahi o projeyle ilgili sorumlulukları devam eder ve yeni gelen yönetici bu benim işim değil boş ver salla yapmam diyemez çünkü kullanılan kaynak kamunun dolayısıyla harcanan emek halkındır. Bugün Avrupa Ülkelerinin en küçüğü bile neden gelişmiş Ülkeler seviyesinde konusuna sadece küçük ya da denizde sadece bir damla kadar bir örnektir bu anlattıklarım. İnşallah böyle bir sisteme doğru yol alan ve siyaset saçmalığında liyakatin tepe takla alaşağı edilmediği bir Ülke oluruz bizde. Belediyelerin bir başka partiden, bir başka partiye geçen hatta aynı partide yeni dönemin başladığı dönemlerde de görülen hayatın vicdanı açısından normal olmayan ama siyaset dilinde normal olan bir durumdur bunlar. Keşke hiç olmasalar.  Burcu Hanıma selamlarımı iletiyorum, en kısa zamanda Makamınızda hayırlı olsun ziyaretine geleceğimi bu vesileyle ifade etmiş olayım kendisine. Son olarak Haluk Levent Konser projesi harika bir iş. Bu arada Zafer haftası için beklentileri büyütüyoruz şimdiden haberiniz olsun Burcu Hanım. Görüşmek dileğiyle.

YENİ BRANDA İLANLAR KONUSUNDA İKNA ETMİŞİM

2 YENİ BELEDİYE BAŞKANI BRANDA ASMAKTAN VAZGEÇTİ

Geçen hafta gündeme getirdiğimiz Branda İlanları ile Belediye borçları listelerini İlçelerine asan Belediye Başkanları yazımızı hatırlarsınız. Güzel iki haber aldım geçtiğimiz hafta. Benim gündeme getirmemden sonra başka iki yeni Belediye Başkanı da hazırlattıkları branda ilanları asmaktan vazgeçmişler. Hatta birisinin ki basılmış hazırlanmış. Diğerinkinde baskısı durdurulmuş. Hangi Belediyeler?  İlçemi, Beldemi belirtmiyorum bu benim o Başkanlar ile aramdaki manevi samimiyete bağlı bir sır olarak kalacak çünkü. Geçen hafta belirttiğim olduğum bu konuya Fikir, fikirden üstündür vizyonu ile baktıkları ve Afyonkarahisar’ın Ülke genelindeki olumsuz tanıtım furyasının istemeden bir parçası olmadıkları için kendilerine Afyonkarahisar tanıtımına gönül verenler adına yürekten teşekkür ediyorum. İyi ki seçim bölgelerinde seçilmişler ve seçildikleri yerlerde güzel işler gerçekleştireceklerine yürekten inanıyorum. Temennim bu iki güzel Belediye Başkanından sonra bu şekilde branda ile borçları ilan etmeyi düşünen diğer Başkanlarında o düşüncelerinden vazgeçmeleri olacak. Belediyelerinizin varsa borçlarını açıklayın, basın toplantısı yapın, halk toplantısı yapın, web sitenizde yayınlayın, gittiğinizi her yerde söyleyin, her kürsü konuşmanızda belirtin ama Ulusal Medyaya branda ilan ile görsel malzemesi vermeyin sadece. Teşekkürler tekrar sevgili iki Başkan. Bu arada Düzağaç Belediyesi de geçtiğimiz hafta borç ilan brandası asmış yeni Başkana yetişemedik.

EMEĞİNE SAĞLIK MEHMET ABDİOĞULLARI

YOLUN DAHA ÇOK AÇIK OLSUN

Çok yakından tanıdığım ve sevdiğim hem Gazeteci hem de fuar organizasyon düzenleme konusunda yıllarca uzmanlaşmış olan Mehmet Abdioğulları’na, 17-23 Nisan 2024 tarihleri arasında Afyonkarahisar Fuar Alanında uzun bir aradan sonra gerçekleştirdiği Afyon Tarım, Hayvancılık ve Gıda Fuarı organizasyonu için teşekkür ediyorum. Fuarı geçtiğimiz hafta gezme şansım oldu. Makine ekipmanları konusunda oldukça zengin bir katılımın olduğu fuarın üretici firmalar nezdindeki katılımı bana geçtiğimiz haftalarda yazmış olduğum Afyonkarahisar Kapalı Fuar Alanı Yatırımının artık ne kadar gerekli olduğu konusunu bir kez daha hatırlattı. Gerçekten bizim Anfaş Antalya Modeli gibi İlimizin Kamu ve STK ortaklığında kurulacak bir güç birliği şirketi ile yapımı gerçekleşecek profesyonel bir Kapalı Fuar ve Kongre Merkezine yatırımına ihtiyacımız var. Evet ihtiyaç olduğunu herkes söylüyor, haydi Bismillah hadi hayata geçirelim noktasında ise sesler çıkmıyor, ayaklar geriye gidiyor, herkes topu birbirine atma misali birbirinin yüzüne bakıyor ve yine bu şehir kaybediyor. İzmir Marble Fuarına uzun yıllardır marka kalitesine en büyük katkıyı sağlayan Afyonkarahisarlı mermercilerdir mesela onların yıllar boyunca yoğun katılımı o fuarı uluslararası bir fuar boyutuna taşıyan önemli bir etken olmuştur. Kısaca bir çok marka fuara ev sahipliği yapacak ruhumuz var, sektörümüz var, düzenleyici organizatörlerimiz var ama profesyonel fuar düzenleyecek mekanımız yok. Neyse bir söz varmış yine ortada. Afyonkarahisar Belediyesi yapacakmış hadi İnşallah bakalım.  

SEVGİLİ ÇOCUKLAR GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN SEVİYORUM SİZLERİ

PEK BİLMEDİĞİMİZ BİLGİLER  İLE 23 NİSAN

Bugün 23 Nisan Neşe Doluyor İnsan sözünü 7 yaşında da nasıl hissediyorsam bugün yaşım 50 hala aynı hissediyorum. İyi ki bizim Ülkemizin Ebedi Lideri olma vesilesi sana verilmiş Sevgili ATATÜRK. Bu cümleler ile bir kez daha rahmetle anıyorum seni. Nurlar içinde uyu, emanetin başta gençlere ve sonra çocuklara emanet. Bilindiği üzere 23 Nisan 1920 aslında TBMM nin açılış tarihidir öylesine önemli bir tarihtir ki aslında Cumhuriyetimizin ilk resmi bayramı olup 1921 yılından itibaren 23 Nisan Milli Bayramı olarak kutlanmaya başlanmıştır. İlk etapta adı Çocuk Bayramı olmasa da Himaye-i Etfal Cemiyetinin kurulmasından sonra Atatürk tarafından çocuklara neşeli bir gün geçirmeleri açısından 1927 yılından itibaren 23 Nisan Çocuk Bayramı ve Hakimiyet-i Milliye Bayramı adıyla olarak kutlanmaya başlanmıştır. İlk kez 1933 yılında Mustafa Kemal ATATÜRK’ün 23 Nisan Bayramında Makamını temsili olarak çocuklara bırakma geleneği başlayan Makamın o gün çocuklara bırakılması geleneği fiilen Milli Eğitim Bakanlığı tarafından çocukları olumsuz rekabete sokuyor gerekçesi ile 2013 yılından itibaren kaldırılmış olsa da bir çok Devlet Erkânı bu geleneği devam ettirmeyi sürdürmektedir. 1929 yılında çıkarılan Kanunla 23-30 Nisan arası Çocuk Haftası adıyla anılmaya başlamış ve bugün adı 23 Nisan Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak kutlanmaya devam etmektedir. 23 Nisan eş zamanlı olarak KKTC kutlanırken, Kosova da ise Kosova Türkleri ve Çocuk Bayramı adıyla kutlanmaktadır. En güzel gelecek, geleceğimiz olan çocuklarımızın olsun.        

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER

Reklamı Geç
Sayın Gayrimenkul