Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Erdal Demirhan
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

İÇ TALEBİN KISILMASI ENFLASYONU YÜZDE 36’YA DÜŞÜRÜR MÜ?

Enflasyon oranını düşürmek için iç talebin kısılmasına yönelik olarak sıkı para politikalarının uygulandığı bir dönemden geçiyoruz. İç talep tüketim, yatırım ve kamu harcamalarının toplamını ifade ediyor. Seçim sonrası uygulanan politikalar özellikle özel tüketim harcamalarının azaltılmasını hedefliyor. 6 Eylül’de açıklanan OVP’de de özel tüketim harcamalarında önümüzdeki yıllarda ciddi düşüşler öngörülmekte. Yılın 4. Enflasyon Raporu’nda 2024 enflasyon oranı tahmini revize edilerek yüzde 36’ya yükseltildi. Peki iç talebi kısan bu politikalar enflasyonu bu orana düşürmeye yeterli olur mu?   Para politikasının proaktif olması gerekiyor   Uygulanan politikaların sonucunda ticari kredi faizleri yüzde 50’lere dayandı ki bu oran seçim öncesinde yüzde 15’lerdeydi. Tüketici kredisi faizleri ise yüzde 60’lar civarında. Bu faiz oranı da seçim öncesinde yüzde 20’ler düzeyindeydi.   Faiz oranlarındaki bu yükselişler iç talebi baskılayarak enflasyon oranının düşmesine katkıda bulunur.   İç talebi kısmak enflasyonla mücadelede etkili bir yöntemdir ancak bizim gibi enflasyon oranları yüzde 70’lere dayanmış ülkelerde daha proaktif politikalara ihtiyaç vardır. Proaktif ile kastedilen enflasyon beklentilerinin önünde koşan bir para politikasıdır.   İç talebi baskılamak her ne kadar enflasyonu düşürmede etkili bir yöntem olsa da yüksek enflasyonun arkasındaki önemli bir faktör kur artışı kaynaklı girdi maliyetlerindeki artışlardır. Ayrıca enflasyonist beklentileri de ihmal etmemek gerekir. Bu iki unsurun varlığı iç talep daralmasının enflasyon üzerindeki etkisini sınırlandırır ve enflasyonla mücadeyi zorlaştırır.   Bu çerçevede kurlarda istikrarın sağlanması dezenflasyon sürecinin hızlanması için hayati öneme sahip. Politika faizinin reel getiri sağlayacak bir noktaya getirilmesi kurlarda istikrarın sağlanmasına katkıda bulunacaktır.   Reel getirinin sağlanması TL varlıkların cazibesini artırıp dolarizasyon eğiliminin hafiflemesine neden olacak ve bu da enflasyon oranını düşürücü etki yapacaktır. Ayrıca politika faizinin doğru noktada oluşturulması yabancı sermaye girişine neden olarak enflasyona olumlu katkı yapacaktır.   Bu noktada iç talebin diğer unsurunu ifade eden kamu harcamalarında disiplinin sağlanması gerekiyor. Bu bir taraftan iç talebin azalmasını sağlarken diğer taraftan vergi artışlarına duyulan gereksinimi azaltacaktır. Böylece dezenflasyon sürecinin hızlanması sağlanacaktır.   Merkez bankasının güvenirliliğinin artırılması gerek   Enflasyonla mücadelede bir diğer nokta merkez bankasının kredibilitesinin güçlendirilmesidir. Bir merkez bankası uygulayacağı politikaların sonuç vereceği ile ilgili piyasalara güven veriyorsa o merkez bankasının kredibilitesi fazla demektir. Kredibil bir merkez bankası enflasyon beklentilerinin azalmasını sağlar ve bu da nihai olarak da enflasyon oranının düşmesine katkıda bulunur.   Buna yönelik olarak TCMB yasasında bağımsızlığı güçlendirecek düzenlemelerin yapılmasında fayda var.   Geçtiğimiz dönemlerde merkez bankası başkanlarının görevden alınması ve para politikalarında yapılan yanlışlıklar merkez bankası bağımsızlığına ve para politikalarının güvenirliliğine ciddi zarararlar verdi. Piyasalarda ortodoks politikalardan tekrar eskiye dönüş endişeleri hala mevcut. Bu endişeler yabancı sermaye girişinin istenilen düzeylerde gerçekleşmesini de engelliyor.   Enflasyonla mücadelede para politikasının önden koşması ve kredibiliteyi artırıcı düzenlemelerin yapılması gerekiyor. Aksi takdirde iç talepteki daralma yüksek enflasyonun köpüğünü almaya yarayacak ama istenilen tek haneli rakamlara ulaşmayı tek başına sağlamayacaktır.   2024 yılı enflasyonu ne olacak?   2024 yılının ikinci çeyreğinden sonra enflasyon oranında azalmaları göreceğiz. Ancak bu fiyatların azalması anlamına gelmiyor, fiyatların artış hızı azalacak.   Enflasyon oranındaki azalmanın büyüklüğü yabancı sermaye girişine ve kurlardaki istikrarın sağlanmasına bağlı olacak.   2024 yılında enflasyon ve kur bekleyişleri azalırsa gözle görülen bir iyileşme sağlanabilir. Aksi takdirde iç talebin baskınlanması ile birlikte gerçekleşen enflasyon düşüşü hem sınırlı düzeyde olur hem de sosyal maliyeti fazla olur. Sosyal maliyet ile kastedilen dar ve sabit gelirliler üzerindeki olumsuz etkidir.   Görünen o ki 22 Haziran sonrasında önden yüklemeli yapılmayan faiz artışları dezenflasyon sürecinin geç başlamasına neden olacak. 2024 yılı enflasyonu TCMB’nin tahmin değeri olan yüzde 36’yı ve hatta tahmin aralığının üst sınırını ifade eden  yüzde 42’yi aşacak gibi duruyor.            

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER

Reklamı Geç
Sayın Gayrimenkul