Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Veli CENGİZ
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

ERDOĞAN

Yazımın başlığını okuduğunuzda aynı figür gözünüzün önüne geldi her birinizin. Sizin gözünüzün önüne gelen Sn. Cumhurbaşkanımız. Erdoğan da ismi değil soyadı. Yazımın başlığında ki, Erdoğan isim. Soyadını da yazımın sonunda söyleyeyim de biraz meraklanın. Erdoğan, deprem öncesi İskenderun’da yaşıyor. Kendi evi bile yok; kiracı. Kiracı ama evini çok sevmiş. Bende anıları çok fazla diyor. Bir resmi bile kalmadı deyip çok üzülmüş… Erdoğan Beye Konteyner kentlerinden birinde konteyner vermişler. Verilen konteynerin içine eski evinden görüntüler çizmek istemiş. Kendisi ressammış ama bir fırçası bile kalmamış. İnsanların ekmek kuyruğunda, su kuyruğunda olduğu zamanlarda “Resim çizmek” imkansız. Zaman geçtikçe yaralar kabuk bağlamış, hayatın akıp gittiğini fark etmiş Erdoğan Bey. Hayatın akışına ayak uydurmayanlar bir şekilde hayattan elenir… Diye düşünmüş, boyalar almış, fırçalar almış eski evinin bir duvarını konteynerine çizmiş; çok mutlu olmuş, anıları canlanmış, yaşıyorum, şükürler olsun demiş. Bir duvar bile insanı yaşama bağlıyor, ne güzel… Bir duvar beni geçmiş yıllara götürdü… Afife Obay’ın “ Kefil” diye bilinen tiyatro oyununa götürdü. Bir köy çocuğu ilkokulu bitirir, orta okul, lise, üniversiteyi tamam edip mesleğine başlıyor. İşinde başarılı olup üst mevkilere birer birer tırmanıyor. Bir gün mezun olduğu ilkokul aklına düşüyor, geliyor köye; okulunun yerinde yeller esiyor!.. Muhtar , “ Çıkan yangında yandı, kül oldu!” diye konuşuyor. Genç, okulun alanı üzerinde dolaşırken, eğilip bir avuç toz almak istiyor ama toz da kalmamış alanın üstünde. Genç, muhtara “ azıcıkta okulun tozundan almadınız mı?” diye sorunca bir ses duyuyor, hemen buyurun öğretmenim! Diyor. Ayşe öğretmenim, “ Benim zor günlerimde destek oldunuz… Şimdi de zor anımda buldunuz beni” der. Ve Ayşe öğretmen : “ Hayata koş” der ve ses kaybolur. Erdoğan Beyde hayata koşmuş; fırçasıyla renkleriyle… Konteyner kent sakinleriyle zaman geçiren Erdoğan, vatandaşların ve özellikle çocukların psikolojisini düzeltmek için fırçasını konuşturuyor… Konteyner kentin duvarlarına kedi , köpek, kuş, kelebek resimlerini çiziyor rengârenk. Çocuklar gelip bakıyorlar; gerçek gibi her biri… Onlar için kuşlar ötüyor, kelebekler uçuyor mavi gökyüzü altında… Erdoğan Bey, depremin ilk dakikalarında çaresizce dolaşırken yıkılan bir binadan uzanan bir el görüyor. Yardıma koşuyor. O eli tuttum, sıcacıktı. Bir saat çabaladım. Tonlarca ağırlığın altında kalan kişiyi tek başıma kurtaramadım. Kim olduğunu bilmiyorum ama onu hiç unutamıyorum Depremde acıların unutulmaması için yaşadığım konteyner kentte heykelini yaptım. Yaptığım el heykeliyle, fırçamla resimlerimle hem kendimi hem de komşularımı rehabilite ediyorum. Çünkü burası bizim yerimiz. Devam ediyor Erdoğan Bey: “Hayat sevdirmekten ibarettir aslında. Sanat sevdirmenin adıdır. İnsanlar gelip gördüler. Çok hoşlarına gitti.” “İskenderun’da güzel sanatçı kardeşlerimiz var. Her kente farklı sanatçıyı görevlendirerek hem hayatta durmaları sağlanacak hem de psikolojik kar en büyük olacak…” Burada toplumsal yaşantıyı öğrenmek zorunda kaldık. İnsanlar bir birini tanıya tanıya güzel bir kardeşlik ortamı yarattılar. Ben de fırçamla güzellikler katmaya çalıştım. O zaman deprem bölgesine yapılan yardımlara bir kalem daha eklenecek; Boya ve fırça. Sanatçımız Erdoğan Akın böyle söylüyor. Mutlu kalınız…

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER

Reklamı Geç
Sayın Gayrimenkul