Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Yılmaz Kırman
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

BİZE YAKIŞMAYAN SIRALAMA!     

                                                         PISA Değerlendirme Sınavının düşündürdükleri: Uluslararası Ekonomik ve İşbirliği teşkilatı olan OECD ikinci Dünya Savaşından sonra ağırlıklı olarak batılı ülkeler tarafından1961 yılında kurulmuştur. Türkiye de 20 kurucu üye ülke arasındadır. 2021 yılında üye ülke sayısı 38 olmakla birlikte katılımcı ülke sayısı 80’i geçmiştir. Esas amacı, ekonomik gelişme, sosyal denge, çevre sorunları ve demokratikleşme olan OECD daha sonra ülkeler arasındaki eğitim seviyesi ve gelişimini ele almak, geliştirmek, üye ülkeler arasında etkileşim sağlamak adına 2000 yılından itibaren Uluslar Arası Ölçme Değerlendirme Testini (PISA) üç yılda bir olmak üzere yapmaya başlamıştır. Türkiye olarak biz 2003 yılındaki değerlendirmeyle sürece katıldık. 2003 yılında 41, 2006 yılında 57, 2009 ve 2012 yıllarında 65, 2015 yılında 79, 2022 yılında ise 81 ülke bu sınava katılmıştır. 2021 yılında yapılması gereken sınav  korona  yasakları nedeniyle 2022 yılında yapılmış olup sonuçları aralık ayının başında açıklanmıştır. PISA sınavı:  Zorunlu eğitimi bitiren 15 yaşındaki öğrenciler arasından, Matematik Okuryazarlığı, Okuma becerileri ve Fen Alanı olmak üzere üç ayrı alandan yapılmaktadır. Sınava katılacak okul ve öğrenciler PISA tarafından tamamen tesadüfi yöntemle seçilmekte. 2022 yılı Nisan-Mayıs aylarında yapılan sınava katılan 196 okul ve 7250 öğrenci bu şekilde belirlenmiştir. Bu kısa açıklamadan sonra esas bizim sınav sonuçlarına göre nerede olduğumuza göz atıp, acı olan gerçekleri tatlı geleceğe nasıl çevirebilirize de bakmak. Yıllara göre ülke durumumuzu incelemek çok uzun ve karışık olacağı için sadece ilk ve son değerlendirme sonuçlarına bakarak, gerçekten eğitimde ilerleme kaydetmiş miyiz yoksa istatistiki bilgileri isteğimize göre mi kullanıyoruz?  Onun değerlendirmesini de siz yapın. 2003 PISA: Matematik Okuryazarlığında 33.iken 2022 yılında 39. -Okuma becerilerinde 35.iken, 36. -Fen Bilimlerinde 33. İken 34. Sırada yer aldık. Böylece, durumumuz genel puan ortalamasının üzerinde ancak, OECD ülke ortalamalarının altında kaldık. Şöylede bir gerçek var. Biz ülke olarak puanımızı çok artıramasak da  bazı ülkelerdeki düşüşler bir hayli dikkat çekicidir. Yukarı sıralardaki bazı ülkelerin ortalaması düşmüştür. Buda bizim pandemi eğitimini iyi sayılabilecek şekilde geçirdiğimizi göstermektedir. 2022 yılı değerlendirmesinde en başarılı ülkeler: Singapur, Makao (Çin), Japonya, Hong Kong, Tayvan ve Estonya olmuştur. Bu ülkelerdeki  öğrencilerin yüzde 85’inden fazlası 2. düzeyde veya üzerinde performans gösterdi. Bunları takip eden ülkeler Finlandiya, Kore, Hong Kong, Norveç, Japonya ve Hollanda gibi önceki değerlendirmelerde de üst sıralarda olan istikrarı yakalamış ülkelerdir. Maalesef bizde Tayland, Brezilya, Meksika, Tunus, Uruguay, Sırbistan ve Endonezya gibi ülkelerde sonlarda yer almaktayız.           Başarının Altında Yatan Gerçekler Başarılı ülkelere baktığımızda biz neler yapmalıyız? –  GSMH’larının öğrenci başı paylarının çok yüksek oluşu. Öğrenci başı kaynakları yüksek olan ülke öğrencilerinin özellikle matematik alanındaki puanları da yüksek çıkmaktadır. – Teknolojiye yatırımlarını okullara taşıyan iyi alt yapı ağı oluşturan ülkelerde başarı hep yukarı doğru çıkmaktadır. Buna en güzel örnek Estonya… – Fiziksel alt yapı, sınıflardaki öğrenci sayısının uygunluğu, öğrencilere verilen rehberlik hizmetlerini, beslenme, ulaşım problemlerini çözüme kavuşturmuş olan ülkeler. –  Başarıyı sadece okulla sınırlandırmadan velileri de bilinçli bir şekilde eğitimin içine katmalıyız. Bunun için iyi bir veli-Öğretmen koordinasyonunun sağlanması. – Okumak-okumak ama mutlaka okumak.  Öğrencilere mutlaka okumaktan zevk aldırmalıyız. Okumayı ceza yöntemi değil, ödül olarak benimsetmeliyiz. Gerekirse her gün ilk saatler okuma için ayrılmalıdır.  Bunu yıllarca uygulayıp sonucunu görmüş bir öğretmen olarak her ortamda söylemekten geri kalmam. Bizim çocuklarımızın da en az Finlandiyalı çocuklar gibi “En çok zevk aldığım etkinlik kitap okumaktır” ,dedikleri  günleri görmeyi kim istemez. – İyi öğretmen yetiştirmek.  Bilgi ve birikimini eğitmenlik sanatıyla birleştirebilen, günümüz gelişimine göre, öğrencilerine değer katan toplumda kendisinden örnek olarak  behsedilen meslek sahibi olarak yetiştirmek. Maddi ve manevi olarak iyi konumda olduğunu mutlaka öğretmenlere kazandırmalıyız. Milli Eğitim Bakanlığının öğretmen yetiştirme konusunda   Ünversitelerle daha yakın çalışmalı, nicelik ve nicelik dengesinin mutlaka kurmalıdır. – Okullar arasında eğitim kalitesindeki açıklığın en aza indirilmesi. PISA değerlendirmelerinde gördüğüm durum, Türkiye’nin okul ve öğrenciler arasındaki farkın en çok olduğu ülke olması. Buda demek oluyor ki,  Devlet-özel okullar, bölgesel, okullar hatta sınıflar arasında çok derin farklar var. Farkın olması doğaldır. Ancak afaki farkın olması fırsat eşitliğinin sağlıklı işlemediğinin de göstergesidir. – Eğitim sisteminin sık sık değişmemesi gerekir. 5+3,  4+4+4 uygulamaların kısa sürelerde hayata geçirilmesi  sadece en belirgin olanı. Eğitim planlamasının çok iyi yapılıp uzun süre uygulanması. Velhasıl kelam 2022 Pısa değerlendirmesinde ülkemiz adına ne  sevinecek  durum, ne de üzülecek durum değişimi olmamış.  Yine aynı üzüntülerle karşılaşmak istemiyorsak. Yol yakınken çalışmaya başlamalıyız. 2003 PISA değerlendirmesinde sonra kendilerini çok akıllı ve üstün gören Almanlar Şöyle bir söylem geliştirmişler. Biz aslında çok zeki ve başarılı milletiz ama bizim başarımızı Berlin’deki Türk öğrenciler bizdeki ortalamayı düşürüyor. Doğrusu ülkemdeki durumu görünce ne söyleyeceğimi bilemedim.            EĞİTİMİ CİDDİYE ALMAYAN MİLLETLER ASLA GELİŞEMEZ!!!    

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER

Reklamı Geç
Sayın Gayrimenkul