Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Şemseddin Yasan
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

YİĞİDİN NE HAKKI YENSİN, NE DE ÖLSÜN!

Sağlık sisteminin çalışma biçimi, şartları diğer kurumlardan sanki biraz, biraz daha farklı gibi? Bu devasa yapıya haiz olan teşkilat içinde; her ne kadar yönetmelikler dâhilin de, resmiyete uygun bir şekilde işler yürüyüp gitse de; icraatta yani uygulamada galiba biraz farklılıklar görülebiliyor. Hastanelere azıcık işi düşen birileri göz ucuyla yapılan işleri birazcık olsun takip etmiş olsalar, rahatlıkla bunun farkına varabilirler. Mesela, -Doktorların çoğunda zaman mefhumu(mesai) diye bir şey yok! Sabah gün ağarırken işe başlıyorlar. Gün batımında işler bitmiyor. Bilakis çalışmalar daha da yoğunlaşıyor! Mesai bitim sınırı, galiba yatıncaya kadar! -Peki, bunca yoğun tempolu ve çok uzun süreli çalışmanın ve hiç hesaba katılmayan gel-gitlerdeki zaman israfının; maddi bedelinin tam olarak karşılığı var mıdır? Çok cüz-i miktarlarda belki olabilir! Ama tam karşılığı olan hak edişlerini aldıklarını, hiç sanmıyoruz! O zaman yetkililer, Bu konuya hemen el atılmalı! Neyse bedeli? Hak yerini mutlaka bulmalı! Yoksa performans, verim düşebilir! Bu yüzden, – Olması gereken, yani çözüm; ünlü sanatçılarda, futbolcularda olduğu gibi rıza ile karşılıklı anlaşma usulü ile en az üç beş yıllık dönemi kapsayan bir mutabakat imzalanmalı! Tabii, hepsi için böyle değil. Bilgi ve becerileriyle, üslenmiş oldukları sorumluluğun bilinciyle, hastalara çok samimi yaklaşımı, gayreti ve muazzam çalışmalarıyla kazanmış oldukları üstün başarıları sayesinde; isim yapmış, marka olmuş! Halkın arasında çok büyük bir üne kavuşmuş bazı şahsiyetler için olabilir! Bu tür insanları herkes çok iyi tanır! Vatandaşa, il sağlık müdürünün, rektörün ya da o hastane başhekimlerinin, yardımcılarının isimlerini sorsanız; inan çoğu bilmez! Amma velâkin, rüştünü ispatlamış, halkın içinde efsane olmuş Doç. Dr. Murat ÇİLEKAR gibi bazı çok ünlü doktorları; ilin ya da bölge halkının içinde fakir, zengin her kime sorarsanız sorun: ismini, cismini her şeyini en ince detayına kadar her şeyini bilirler! Bakıyorum, bekleyen hastalar arasındaki şöyle bir konuşma geçiyor: -Murat bey, birazcık kilo almış, değil mi? Yine de çok yakışıyor. Bir diğeri hemen başka, farklı konu da, -“Patron benim. Hastaya, benim işime karışmayın!” Diye başındaki refakatçiye baya kızmış… -Aslında çok doğru söylemiş. Doktorun işine mi, karışılır? Gibi, her gün hastanelerde ve evlerde bu tür konuşmalar sürekli oluyor. Öyle ki, bu vefakar insanlar; kahramanlarının boyunu, postunu, huyunu, karakterini, nasıl ve ne tür şeylere kızdığını ve sevindiğini, nelerden hoşlandığını, giyim kuşamını, eşini varsa çocuklarını hatta gözünün rengini bile çok iyi bilirler!.. Ünlü olmak budur! Her şeyiyle halka mal olmak! Gönlünde taht kurmak, diye buna denir! İlde, belki de bölge genelinde; bu tür insanlar nerede ise yok denecek kadar sayıları azdır! Bir, iki en fazla üçü geçmezler! Hadi beş olsun, diyelim. Ama yüzlerce binlerce gariban insanımızın umudu, derdinin dermanı ve onların gözünde, onlara göre çok büyük bir kahramandır! Halkımızın içinde çok büyük değer bulmuş önemli şahsiyetlerin devletin, idarenin yanındaki konumu, durumu acaba nasıldır? Hak ettiği değerin karşılığını tam olarak bulabiliyorlar mı? Doğrusunu söylemek gerekirse; bu konuda biraz şüphelerimiz, tereddütlerimiz var! Ama ve lakin tamamen karamsar, hiç umutsuz da değiliz! Gönül ister ki; halktaki bu olumlu karşılığın aynısı devletin, idarenin tarafında da fazlasıyla karşılık bulmasıdır!!! İşte o zaman hak yerini bulmuş olur! En önemlisi de işler tıkır tıkır başarılı bir şekilde yürür gider!.. Şu anda,  zirvede üçleri, beşleri geçmeyen büyük yeteneklerin sayıları; zamanla bir bakarsın onları yüzleri bulabilir!..          

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER

Reklamı Geç
Sayın Gayrimenkul