Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Veli CENGİZ
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

TIP BAYRAMI

Tıphane-i Amire (Askeri Tıbbiye; İstanbul Tıp Fakültesi) nin kuruluşu 14 Mart 1827. Bunu burada bırakıp tarihi bilgilere geçerek daha bir berraklık getirelim bu güne. 30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesi imzalanınca İstanbul’u işgal eden İngilizler Askeri Tıbbiye yi karargah olarak kullanmaya başlarlar. Yatakhanelere el koyarlar, tuvaletleri öğrencilere kullandırmazlar, üniformalarını giymelerini yasaklarlar. Öğrenciler, bu aşağılanmaya katlanamazlar. Bilimsel bir tıp toplantısı yapmaya karar verirler. Altı öğrenciyi kutlama komitesine seçerler, bunların arasında Tıbbiyeli Hikmet’te vardır. 13 Mart gecesi öğrenciler ve öğretmenler, okulunun iki kulesinin arasına dev bir Türk Bayrağını asarlar. Tüm İstanbul ve boğazdan geçen kayık ve takalar selam verirler şanlı bayrağımıza. O tarihten beri 14 Mart Tıp Bayramı olarak kutlanır. Mustafa Kemal, Eylül ayının başında Sivas’ta bir kongre yapmayı kararlaştırdığı vakit, tıbbiyeli öğrenciler , kongreye iki temsilciyle katılmak isterler. Yalnız bir öğrencinin yol parasını denkleştirebilirler. Bu öğrenci Tıbbiyeli Hikmet’tir. Hikmet, bazı delegelerin İngiliz, Amerikan Mandasını kabul etmek istediklerini fark eder ve konuşmayı yapar. “Paşam, murahhası bulunduğum tıbbiyeliler beni buraya İstiklal Davamızı başarma yolundaki mesaiye katılmak üzere gönderdiler, mandayı kabul edemem. Eğer kabul edecek olanlar varsa, bunlar her kim olurlarsa, şiddetle red ve takbih ederiz. Farz -ı Muhal, manda fikrini siz kabul ederseniz, sizi de reddeder, Mustafa Kemal’i vatan kurtarıcısı değil, vatan batırıcı adlandırır ve telin ederiz. Tıbbiyeli Hikmet Bey’i sükunetle dinleyen Paşa, “Efendiler, gençliğe bakın; Türk millî bünyesindeki asil kanın ifadesine dikkat edin! Gençler, vatanın bütün ümit ve istikbali size, genç nesillerin anlayış ve enerjisine bağlanmıştır” dedikten sonra Hikmet’e dönerek “Evlat müsterih ol, gençlikle iftihar ediyorum ve gençliğe güveniyorum. Biz azınlıkta kalsak dahi mandayı kabul etmeyeceğiz. Parolamız tektir ve değişmez, Ya İstiklâl Ya Ölüm !” diyerek sözlerini tamamladı. Mustafa Kemal, bu genç evlatların konuşmasını duyunca ne kadar mutlu olmuştur… Bu sözler aklından hiç çıkmamıştır. Nutuk’u yazmaya başlar ve 20 Ekim 1927 de Meclis’te okur. Sonunu şöyle tamamlar. “Ey Türk Gençliği” diyerek onlara seslenir. Sadece gençliğe hitabeyi bilmek Kurtuluş Savaşı’nı anlamaya yeter… Vatanından başka sevda, Milletten başka aşk tanımayan, Şanlı evlatlarına seslenmiştir. Doktorlarımızın bayramı kutlu olsun. Mutlu kalınız..

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER

Reklamı Geç
Sayın Gayrimenkul