Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Mustafa Etikoğlu
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

SÜRMENE /Trabzon

MÖ 8. Yüzyılda Milet kolonicileri önce Sinop, sonrasında da Trabzon’a yerleşmeye (M.Ö. 756) başlayarak Kolhis halkları olarak tanımlanan yerli halkla ticaret yapmaya başlamışlardı. Trabzon’da yerleşimin daha eski dönemlere kadar uzandığı düşünülse de en azından Miletli kolonicilerin yerleşmesiyle bölgeden yazılı kaynaklarla haberdar olunmaya başlanmıştır. Sürmene adıyla bilinen yerinde bu tarihlerden sonra koloniciler ile yerli halkın ticaret içinde bulundukları bir Pazar yeri olarak kurulmuş olması muhtemeldir. Doğu Karadeniz MÖ 6. Yüzyıl başlarında Pers topraklarına katılsa da koloniciler imtiyazlı haklara sahip olarak ticaretlerini sürdürebildiler. Herodot, Pers İmparatoru I. Serhas’ın günümüz Yunanistan topraklarına yaptığı sefer esnasında ordusunda yer alanlar arasında Trabzon bölgesinden Tiberenler, Makronlar ve Mosinikler gibi yerel halklardan olduğu bilgisini vermektedir. Ksenofon’un MÖ 4. Yüzyılda kaleme aldığı Anabasis adlı eserinde de Trabzon’un doğusunda yaşayan yerel halklardan birisi olarak Makronlar’dan bahsetmiştir ki bunların Zanlar’ı oluşturan Lazlar ve Megrellerin ataları oldukları genel kabul görmektedir. Bir süre Mitridatis adlı bir Pers soylusu tarafından kurulan Pontus Krallığı (MÖ 281-66) topraklarında kalan Sürmene, sonrasında Roma topraklarına katıldı. Kısa süreli el değiştirmelerden sonra MÖ 63 yılında Trabzon bölgesi kesin olarak Roma idaresine girmiş oldu. Tarih boyunca Sürmene adı, birbirine yakın birkaç yerleşim yeri için kullanılmıştır. Roma ve Bizans döneminde MS 3.  Yüzyıldan itibaren Sourmania/Susurmena/Sousourmena olarak bilinen yerleşimin adı zamanla Sürmene’ye evrilmiştir. Bu nedenle de günümüz Araklı ve Köprübaşı ilçelerinin tarihi 20. Yüzyıl ortalarına kadar Sürmene tarihiyle iç içedir. Roma valisi Arrianus’un MS 131/132 yılında yazdığı Periplus Ponti Euxini adlı eserinde İssiporto (Hyssiporto) Limanı olarak bahsettiği yer, günümüz Araklı Limanını tarif etmektedir. MÖ 6. Yüzyılda yaşamış antik dönem coğrafyacısı Pseudo-Skylaks’ın Rize ve Trabzon arasında bulunduğundan bahsettiği Psaron Limanının da bu liman olması kuvvetle muhtemeldir. Limana ismini veren İsso/Hyssos Nehri de günümüzde Karadere olarak adlandırılmaktadır. Bu dönemde Roma İmparatorluğu’nun doğu sınırında olması nedeniyle Karadere’nin Karadeniz’e mansapladığı yerdeki limanı kontrol eden kalede bir Roma garnizonu (Hyssus Lejyonu) bulunmaktaydı. Limanı kontrol eden bu garnizonun, Canayer platosunda bulunan kale (Günümüz Araklı ilçesi Buzluca mahallesi sınırlarında) ya da Araklı Burnunda bulunan kale olduğu düşünülmektedir. Bazı görüşlere göre ise limanda bulunan kale, Caneyer kalesinin sahildeki uzantısı şeklinde bir parçasını oluşturmaktaydı. O dönemde günümüz Gümüşhane ilinin Sadak köyünde bulunan Satala Lejyonu ile bu limanın Karadere güzergâhı boyunca kara bağlantısı bulunuyordu ki bu sayede Trabzon’un iç bölgelere bağlantısı da sağlanabiliyordu. İç bölgelerin Karadeniz’e bağlantısında askerî açıdan önemli bir rol oynayan liman, buradaki kervan yolu sayesinde ticari açıdan da büyük öneme sahipti. Yılında başlayan Pontus Ayaklanması sonrasında kalan az sayıdaki Rum’da 1923 yılında uygulamaya geçen Türkiye-Yunanistan nüfus mübadelesi uyarınca Yunanistan’da Atina’nın 10 km güzeyindeki o dönem ıssız bir yer olan günümüz Elliniko şehrine yerleştirildi. Cumhuriyet döneminde gerçekleşen 1927 yılı nüfus sayımına göre merkezde 3 203, kırsalda ise 54 379 olmak üzere toplam ilçe genelinde 57 582 kişi yaşamaktaydı. O dönemde ilçe 1.115 km² yüz ölçüme sahipti. 1940 yılında merkez nüfusu 2 968 olup, köylerde ise 67 896 kişi yaşamaktaydı. Buna göre ilçenin toplam nüfusu 70 864 kişiden oluşuyordu. Sürmene, 5 Temmuz 1929 yılında başlayan aşırı yağışlar sonucu Manahoz Deresi vadisi boyunca oluşan sel ve heyelanlar nedeniyle oldukça büyük hasara uğramıştır. Yaşanan afette Sürmene çarşısı ile Aksu, Ormanseven ve Çifteköprü köyleri başta olmak üzere çok sayıda köy de hasarlanmıştır. Afet sonucu evsiz kalmalar ve yiyecek sıkıntısı gibi nedenlerle Sürmene’den ilk planda 193 haneden 989 nüfusun Maçka ve köylerine yerleştirildiği sonrasında da Bayburt ve yine Maçka taraflarına iskanların yaşandığı görülmüştür. 1932 yılına gelindiğinde tarım arazilerinin yetersizliğinden kaynaklanan geçim sıkıntısı nedeniyle Sürmene’den 140 ev halkı Van ve dolaylarında iskan edilirken, 1946 yılında bu defa Sürmene’den Gökçeada’ya bazı ailelerin iskan edildiği görülmektedir. 1953 yılına gelindiğinde Araklı ilçesinin kurulmasıyla çok sayıda köyde Sürmene’den ayrılarak yeni kurulan bu ilçeye bağlandı. 1990 yılında da Köprübaşı ilçesinin kurulmasıyla bazı köyleri de bu yeni kurulan ilçeye bağlandı. Sürmene’de tarihi yapı olarak, ilki 1698 yılında inşa edilen ve kitabesinde “Sahibul hayrat ve hasenat, sahib ve mâlik İbrahim Paşa sene 1110 (h.)” yazılı Çavuşlu Cami, kaynaklar derlendiğinde Sürmene’nin ilk camisi olma özelliği taşır. Dirlik köyünde Timiou Stavrou kilisesi adıyla 1891 yılında inşa edilen ve daha sonra camiye çevrilen yapı bulunmaktadır. Yeniay mahallesinin Baştımar (Kastel) köyünde, 1856’da Hacı Yakupoğlu Memiş Ağa tarafından yaptırılmış konak ile 18. Yüzyılda inşa edildiği düşünülen Yakup Ağa Konağı 2000’li yıllarda restore edilerek turizm için kullanılmaktadır. Yine 1895 yılında Efendizade Mehmet Ağanın oğlu Hüseyin Ağa tarafından dedesi Haşim ağa adına Gültepe mahallesinde yaptırılan Haşimağa Konağı da turizm amacıyla kullanılmaktadır. Gültepe mahallesinde üç adet tarihi cami bulunmaktadır. Birisi Yukarı Kefeli muhitinde 1867 yılından hemen önce yapılan cami olup, uzun yıllardır kullanılmamaktadır. İkincisi mahallenin içinde, mezarlığındaki mezar taşlarından 18. Yüzyıl veya öncesi öncesinde inşa edildiği düşünülen Merkez Cami ile Aşağı Kefeli muhitinde 1890-99 yılı arasında inşa edildiği düşünülen camidir. Sürmene’ye özgü üretimler, Sürmene Bıçağı Sürmene Pidesi Sürmene Keseri Sürmene Takası Sürmene Tahta Kaşığı Sürmene Gemi Tersaneleri Sürmene’nin en önemli akarsuları Küçükdere ve Manahos Çayıdır. Bunların dışında Sürmene’de dağların denize paralel olması ve yağışlı iklimden dolayı küçük çapta birçok dere ilçeyi bölerek denize kavuşur.   Sürmene tipik Doğu Karadeniz kasabası özelliklerini coğrafyasında gösterir. Denizle, denizin hemen yanı başından bazen içinden yükselen dağlarla deniz arasında kurulu Sürmene’de Manahos Çayı’nın yanında bulunan ve bugün fabrikalar bölgesi olan Kavaklık ovasının dışında ova yoktur. Dağların kuş uçuşu çok kısa mesafede 2000’li metrelere ulaştığı Sürmene’de turistik tesisleri de barındıran Zarha Dağı (asıl adı Koyunyatağı Dağı) ve ilçenin en yüksek tepesi olan Madur Dağı (2742 m) bulunmaktadır.   Flora ve fauna yapısı Değiştir Türkiye’nin 2100 metrede dünya da nadir bulunan turbalığına sahiptir. Ağaçbaşı yaylasında yer alır. Endemik Türler:   Zehirli biberiye (Andromeda polifolia), Böcek yiyen bitkilerden Drosera, Pamukotu (Eriophorum angustifolia ve E. Latifolium), Kurtayağı (Lycopodium inundatum), Kara ot (Rhynchospora alba) Ligarba (Yaban Mersini) meyvesinin ormanda çalılıklarda yetişen ve yaylada otçul olan türleri de Sürmene’de yetişmektedir.   Ayrıca sonbahar ve ilkbahar kuş göç yolu için iki geçiş vadisi var. Karadere – Küçükdere Vadisinden geçerler.

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER

Reklamı Geç
Sayın Gayrimenkul