Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Kemal Demirkırkan
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Siyaset-Para-Rant

İyi Parti’de Ümit Dikbayır’ın açıklamalarıyla ortaya çıkan akçeli işler, ülkemizin gündemine oturdu. Dikbayır konuşmasında, Fatih Akşener’in kayda girmemiş paraları torbalar içinde dağıttığını ifade ederek tepkisini “Ya burası bir siyasi parti mi? Bir kurumsal yapı mı? Para nereden geldi? Kime veriyorsun? Nasıl veriyorsun? Ne hakla veriyorsun?” sözleriyle bitirdi. Bu güzel soruların ardından İYİ Parti, ciddi oranda karıştı. Ben yaşananların siyasi sonuçlarını bir yana bırakıp, ortada dolaşan akçeli işlerle ilgili iddialar üzerinde duracağım. Bu konu önemli. Çünkü, siyasetin finansmanı bizleri, siyaseti ve ülkemizin geleceğini etkiliyor. Son dönemlerde siyasetin finansmanı ile ilgili dedikodular giderek artıyor. Hatta artık günümüzde parası olmayanın siyaset yapamayacağı sözü herkesin dilinde. Ülkemizde seçimlerin, partilerin ve adayların kampanyalarının finansmanına ilişkin yasal bir düzenleme olmaması, seçimlerin parasal bir yarışa dönüşmesine yol açıyor. Üstelik ortada dolaşan paranın kaynağı da belirlenemiyor. Hal böyle olunca parası olan aday ya da partiler rakiplerine karşı avantaj elde ediyor. “Para, hem seçimlerde ekonomik gücün siyasal güce dönüşmesi, hem de bireylerin ve grupların siyasette etki ve güç oluşturmaya çalışmalarında etkin olarak kullanılıyor.” Her seçim döneminde, özellikle küçük yerleşim birimlerinde yapılan seçimlerde siyasetçilerin bazı seçmenlere para ya da altın dağıttığını duyarız. Duyarız da nedense tepki göstermeyiz. Ülkemizde uzunca süredir siyaset bir rant aracı olarak görülüyor. Siyasette etkin bir noktaya gelebilmek için para dökenlerin sayısı her geçen gün artıyor. İYİ Parti örneğinde olduğu gibi bazı milletvekillerinin genel merkeze ya da oradaki bazı yöneticilere para(rüşvet) vererek milletvekili oldukları iddiaları ayyuka çıkabiliyor. Bu durumun İYİ Parti üzerinden tartışılıyor olması diğer siyasi partilerin pirüpak olduğu anlamına gelmiyor. Bu sorun ülkemizde siyasetin genel yarası durumunda. Kapatılan Refah Partisi’nin kayıp trilyon davasını hatırlamamak mümkün mü? Siyasete paranın egemen olması öncelikle kadınlar, gençler ve liyakatlı ancak parası olmayan kişilerin siyasete katılımını engelliyor. Seçimde aday olmak isteyenler ilk önce “Ne kadar para harcarım” hesabını yapmaktadır. Evet, bu dönemde aday olmanın ilk şartı liyakatli olmak, uzman olmak, bilgili olmak değil, paralı olmaktır. Çünkü paranız yoksa adaylığınız neredeyse imkânsızdır. Bu iş “Arkadaş, hamama giren terler” diyerek küçümsenecek bir olay değildir. 28. Dönem milletvekillerinin dörtte birinin iş insanı olması sadece bir tesadüf mü? Tarlada izi olmayan, partisi için ter akıtmayan, sadece kişisel çıkarları için seçime 6 ay kala meydana çıkan, örgütlere, üyelere ve medyaya para dağıtarak ön sıralara yerleşmeye çalışan, siyaseti hizmet değil, rant aracı olarak gören insanların ne partisine, ne de seçim bölgesine hayır dokunmayacaktır. “Deveye sormuşlar neren eğrı” diye. Deve demiş ki “Nerem doğru”. Ülkemizde siyasetin üretken olamamasının en önemli nedenlerinden birisi de siyasal partiler kanundaki çarpıklıklar ve siyasi etik yasasının hala çıkartılamamış olmasıdır. Bu kanunlar çıkartılana kadar halkımızın sesi çok çıkana değil de, sözü doğru olana; siyasal partilerin dayattığı adaylara değil de, halkın sesi olacak adaylara sahip çıkması gerekiyor. Aslında siyasetteki kirlenme, toplumsal kirlenmenin de bir sonucu gibi gözüküyor.        

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER

Reklamı Geç
Sayın Gayrimenkul