Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Mustafa Etikoğlu
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Emirdağ AFYONKARAHİSAR

Konum Ege Bölgesinin kuzeydoğusunda, İç Anadolu Bölgesi sınırında yer alır. Afyonkarahisar’a 73 km, Eskişehir’e 110 km, Ankara’ya 186 km, İzmir’e 396 km, İstanbul’a 440 km, Konya’ya ise 225 km uzaklıktadır. Batısında Afyonkarahisar ili Bayat ilçesi, güneyinde Bolvadin, Sultandağı ilçeleri ve doğusunda Konya ili Çeltik ilçesi, güneydoğusunda Yunak ilçesi, kuzeyinde Eskişehir ili Sivrihisar ve Çifteler ilçeleri, kuzeybatısında ise Han ilçesi ile komşudur. 8. yüzyılda Emirdağ yöresinde Hititler, Lidyalılar, Persler, Eski Yunanlar, Romalılar ve Bizanslılar hüküm sürdü. İlçe merkezine 13 km. uzaklıkta, Hisarköy’de bulunan Amorium ilçede bulunan en önemli tarihi yerleşimdir. Bizans İmparatorluğu hanedanlarından Amorian hanedanı, Amorium kökenliydi. Antik dönemde Aura, Roma ve Bizans dönemlerinde Amorium olarak anılan tarihi kentin kalıntıları Emirdağ’a 13 km mesafede yer almaktadır. Amorium, Bizans İmparatorluğu’nun Anatolik Themasının (Yunanca: θέμα Άνατολικῶν) merkezi ve 9. yüzyılda Anadolu’daki muhtemelen en büyük kentti ve Arap ordularının hedefindeydi.Harun Reşit’in ikinci oğlu Mu’tasim, 838 yılında kuşattığı kenti aldı ve yıktırdı. Kent, Arapların geri çekilmesinden sonra eski canlılığını bir daha kazanamadı. Türklerin Orta Anadolu’ya ayak basmalarının erken örneklerinden biri, Amorium’un kuşatılmasıdır. Çünkü Halife Mutasım’ın annesi Türk’tü, ordusu Türk komutanları tarafından komuta ediliyordu ve büyük çoğunluğu Türk askeri kuvvetlerinden oluşuyordu. Türk yerleşimleri İlk yerleşim Amorium, Malazgirt savaşı öncesinde Anadolu’ya akınlar düzenleyen Türkmen beylerinden Ahmet Şah ve Emir Afşin tarafından 1068 yılında bir süre zaptedildi. Ancak bölgeye geniş çaplı yerleşimi ve bölge nüfusunun Türkleşmesi, Anadolu Selçuklu devleti ile Bizans arasında 1116 yılında yapılan Bolybotum (Bolvadin) savaşından sonra cereyan etmiştir. Bu savaş esnasında dönemin Selçuklu sultanı Müizzeddin Melikşah’ın bir süre çekildiği Bolvadin güneyindeki dağlara Sultandağı, komutanlarından Emir Mengücek’in çekildiği dağlara ise Emirdağı ismi verilmiştir. 16. yüzyıl Daha büyük bir Türk yerleşimi 1522 yılında Osmanlı İmparatorluğu’na dahil olan Dulkadiroğulları beyliği topraklarındaki Türkmenlerin bölgede iskan edilmesiyle gerçekleşmiştir. 1691-1696 yılları arasında Karabağlı oymağı yörede iskana tabi tutulmuştur. Daha çetin bir süreç içinde vuku bulan bu iskan ile bu oymak, Davulga, Bademli, Daydalı ve diğer merkezlere yerleşmiş, toplam 28 köy kurmuştur. 18. yüzyıl 1729 yılından itibaren de bu kez, Musul vilayetinin Rakka sancağından Anadolu’ya gönderilen bu oymak Musul’dan geldiği için, bir kısım oymak iskan kayıtlarında Muslucalı ismi ile geçmiştir. Oymak kışın Emirdağ yaylalarında yazın Çankırı’da yaylamak kaydı ile buraya gelmiştir. 1752 tarihli 701 numaralı oymak iskan defterinde bu oymağın konar göçerlikten men edilip, yerleşmesi ferman buyrulmuştur. Merkeze yerleşimler; Gacerli (Kacerli/Kaçarlı), Çilli, İncili oymakları şimdi de aynı ismi taşıyan ilçe merkezindeki mahallelere yerleşmiştir. Bu mahalleler Musacalı Aşireti’ne bağlı olup Bozulus’un Dulkadir kolundandır. Köylere yerleşimler Averen (Öşili, Evşili), Hacıfakılı (Türkmenköy) Musacalı aşiretine bağlı, Bozulus’un Dulkadir kolundan, Pörnek ve Hamzahacılılar, Bozulus’un Diyarbakır kolundandır. Oşulu, Caberli, Tanburacı ve Hacıfakılı oymakları da köylere yerleştirilmiştir. Bunları yine Halep Türkmenlerinden Alcı, Kılıçlı, Boynuyoğunlu, Ünlü ve Demircili oymakları ve Karakeçili, Sarıkeçili, Horzumlu, Alkaevli, Yüreğirli oymaklarının muhtelif köylere dağıtılması izlemiştir. Yörede ilk merkez olarak Kemerkaya (Çuğu) veya Avdan mevkileri, veya Eskigömü veya Yozgatören köylerinin düşünüldüğü bilinmektedir. Ancak Cırgın Türkmenlerinin yerleşmiş bulunduğu yörede karar kılınmıştır. 19. yüzyıl Emirdağ 1851 yılına kadar Cırgın kariyesi ve bir süre boyunca da Musluca nahiyesi olarak anılmış, 1864 yılında ise, Sultan Abdülaziz tarafından çıkarılan yeni vilayet kanunu ile eyalet sistemine son verilmesi üzerine, ve 1867’de Hüdavendigar vilayetinin kurulmasıyla ilçe statüsü kazanmış, Sultan Abdülaziz’e atfen Aziziye ismini almıştır. Cumhuriyet dönemi Ağustos 1921’de Yunan işgaline giren ve 22 Eylül 1921’de Kurtuluş Savaşı’nda Yunan işgalinden kurtulan ilçenin adı, 1 Temmuz 1931 tarihinden itibaren Emirdağ olarak değiştirilmiştir. Amorium Amorium, Emirdağ ilçe merkezine 13 km uzaklıkta Hisarköy’de bulunan antik bir kenttir. Çarşı Camii Ahşap direk ve ahşap süslemeler Muslucalu nahiyesi olduğu dönemin 1750 yılında inşa edilmiş, 1902 yılında yıkılıp aslına uygun olarak yeniden yapılmış, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından 1965 ve 2011 yıllarında genel onarımdan geçirilmiştir. 500m² olup, 1060m² bahçesi bulunmaktadır. 2011 yılındaki çalışmada bahçe içindeki tarihi şadırvan yıktırılmıştır. Cami levhasında ikinci inşa edildiği tarih olan 1902 yazılıdır. Caminin en önemli özelliği dört adet ardıç direğin devşirme Roma dönemi sütun ayakları üzerine oturtulmuş olmasıdır. Bu yöntemle yapılmış cami örneklerinden birisi de Sivrihisar Ulu Camii’dir. Ahşabın yoğun kullanıldığı cami duvarları, mermer görünümlü süslemelerle bezelidir. Dandindere Dandindere’de korumaya alınan cins: Toros sediri 260 ha. büyüklüğündeki tabiatı koruma alanlarıdir. Emirdağ’a 30 km dir. “Toros sediri” (Cetrus Libani) ormanının korunması amacı ile tabiatı koruma alanı statüsüne alınmış olup, Toros Sediri, Boylu Ardıç, Kokara ardıç, Katran ardıç ve Saçlı meşe türleri ile tilki, kurt, porsuk, domuz, tavşan, keklik, bıldırcına rastlanmaktadır. Yaylalar Emirdağ’ın özellikle Bolvadin tarafında bulunan kısmındaki Emirdağları eteklerinde Seki Yaylası, Göğüs Yaylası, Gedik Yaylası, Tekneçukuru Yaylası, Oluklu, Domuz Alanı, Alacaören, Geyik Güneyi, Kurt Tepesi, Kızdoğdu, Elmalı, Alıçlı, Kütüklü, Sinekli, Gökkuyu, Gölcük gibi eskiden aktif olarak gidip yaşanan yaylaları bulunmaktadır. Gurbetçilik 1960 yıllarının başında Avrupa’ya başlayan göç hareketinde Emirdağ’dan ilk göçmenler ağırlıkla Belçika’ya gitmiştir. Buna bağlı olarak ilçeden Belçika’ya göç sürekli artarak devam etmiştir. Avrupa ülkeleri ve özellikle Belçika’da Emirdağ ve civar köylerinden göç etmiş kalabalık bir Emirdağlı topluluğu bulunmaktadır. Bu yoğun göç hareketi nedeniyle Emirdağ merkez ilçe nüfusu son 40 yılda sadece 10 bin civarında artmıştır (1960 nüfusu 10.069). Öte yandan, Avrupa’da yerleşik Emirdağlı kitlesi özellikle yaz aylarındaki ziyaretlerinde ilçenin nüfusunu kalabalıklaştırır. Bir yandan Avrupalı Emirdağlılar Emirdağ’da ev yaptırırken, bir yandan da Emirdağlıların Avrupa’ya göçü, özellikle evlilikler yoluyla sürmektedir. Belçika’da yaklaşık olarak 250 bin Emirdağ kökenli kişinin yaşadığı tahmin edilmektedir. Düğün Emirdağ’da düğünler, geleneksel olarak devam etmektedir. Perşembe ikindi sonu Bayrak Kaldırma Töreni yapılır. Cuma ve Cumartesi günleri Emirdağ halkına ve uzak mesafelerden düğüne konuk olarak gelenlere düğün yemeği ikrâm edilir. Uzaktan gelen misâfirler, düğün sahibinin evinde ve yakınlarının evinde konuk edilir. Düğünün yapıldığı mekânda gelin damat evine gelinceye kadar 3 gün 3 gece-gündüz yemek servisleri devam eder. Perşembe veya Cuma akşamı sarma sarması (yaprak dolması) için kadınlar, düğün evine davet edilir. Damat, düğün boyunca her gittiği mekâna sağdıçla beraber gider. Sağdıç damadın ayakkabısının çalınmaması için gayret sarfeder. Eğer ayakkabısı çalınırsa, çalan kimseye mükâfât verilerek ayakkabı geri alınır. Gelinin çeyizi evinden,damat evine yüklenirken yastığı gözü açık düğüne katılan misafilerden birisi tarafından kaçırılır. Kaçıran yastığı damada götürür. Damat yastığı alır ve kaçırana mükâfat verir. Gelinini damat evine getirecek taksinin önüne hediye olarak el dokuması kilim bağlanır. Düğün konvoyuna katılan araçlara ise hediye olarak kumaş veya havlu bağlanır. Gelin, araca anne babasına ve yakınlarına vedâ ederken, ağabeyi tarafından veya yakın bir erkek tarafından bindirilir. Gelinin yanında iki refekatçı bayan damat evine gider. Refekatçılardan birisi ön tarafa bindirilir ve kucağında tutması için büyük bir ayna verilir. Gelin damat evine girerken kapıda kurban kesilir. Damatın annesi ve babası gelinin bulunduğu taksinin önüne davet edilir. Gelinin kayınbabası ve kayınvâlidesi geline verecekleri hediyeleri ismen arzederler. Gelin araçtan inmeden önce yine dua edilir. Damat gelini koluna takarak araçtan indirir ve gelin odasına kadar refekât eder. Damatın ve gelinin nikâhları yatsı namazından önce yetkili bir zât tarafından kıyılır. Nikâhtan önce damada ve geline gerekli bazı bilgiler verilir. Damat, sağdıçla birlikte yatsı namazını kılmaya götürülür. Yatsı namazını kıldıktan sonra tekbirlerle gelin odasına getirilir. Orada bekleyen gençler, Damadın gelin odasına girişi sırasında sırtına yumruk vurmaya çalışırlar. Emirdağ türküleri Türküleri ile ünlü bir yöredir. Bazı Emirdağ türküleri: • Al Fadimem, • Emirdağ’ı Birbirine Ulalı, • Harmana Sererler, • Suvermez Diyorlar, • Zalım Poyraz, • Dabandan, • Ak Göğsünün Üstünde, • Düz Oyun, • Pancar Ektim Emirdağ’ın Düzüne • Ağıl Ören, • Yoğurt Çaldım Kazana, • Yalanmıydı Yaşar • Ekizce Üstünde Bir Karabulut • Emirdağ’ın Güzelleri • Kuşburnu Pürlenirmi • Ta Yaylanın Yükseğinde Evleri • Erzurumdan Çevirdiler Yolumu • Eylülde Gel(Fakı Edeer) • Emirdağına Vardım Sabaha Karşı (Fakı Edeer) Yöresel yemekler • Bükme: Tercihen mercimekli börek • Tutmaç Aşı: Ev eriştesi ve mercimek ile yapılır, sarımsaklı yoğurtla birlikte yenir. Çorba kıvamından koyudur. “Sakala sarkan” adıyla da bilinir. • Dolgulu köfte: İçli köfte diye de bilinir. Yörede kıymalısı da yapılsa da, genellikle kuyruk yağı kullanılarak yapılır. • Dumbul: Bir çeşit Karabağ yemeğidir • Arabaşı: Un ve su ile kaynatılarak karıştırılır. Belli bir süre sonra tepsilere dökülür ve soğutulur. Soğuyan hamurlar genelde baklava dilimleri gibi kesilir. Çorbası ise, özel olarak hazırlanır. Arabaşı hamuru kaynatılan tencerenin içine un, su,tuz ve önceden hazırlanmış ve ufak parçalara ayrılmış, tavuk eti atılır. Kıvama gelinceye kadar kaynatılr. Çorbanın içine kurutulmuş acı biber ilave edilir. Çorba, derin çorba kaplarında servis edilir. Çorbaya limon suyu ilave edilir ve hamur kaşıkla çorbaya daldırlılarak, çiğnenmeden yutulur. • Toğga: Yoğurt, yarma ve nane ile hazırlanan, genellikle bayramlarda misafirlere ikram etmek için hazırlanan çorba. • Katmer: Genellikle haşhaşla yapılan bir tür gözleme. • Oymaç: Yağda kızartılmış yumurtaya kuru yufka doğranarak yapılır. • Bulgur pilavı: Mercimekle yapılır, yörede birden fazla yufka üzerine dökülür, kaşıksız yenir. • Tarhana çorbası:Yoğurt,nohut ve düğür karışımından yapılan bir tür yemek. Bilinen tarhana çorbasından farklı olup, Türkmen tarhanası diye de anılır. • Pişi: Mayalı hamurun kızgın yağda kızartılması ile yapılır. • Paça: Küçükbaş hayvanların ayak bölgesinden yapılır. İçine kızarmış ekmek ve sarımsaklı yoğurt dökülerek yenir. • Emirdağ Güveci: Et, Patlıcan ve Soyulmamış sarımsak temel malzemeleridir. Toprak kap içerisinde fırında pişirilir. • Emirdağ Pidesi: Sade yumurtalı pidedir. Türkmen geleneğinden izler Çocukluğunda büyüklerinden tekerleme şeklinde aşağıdakileri duymamış çocuk azdır. • Parmakların isimlendirilmesi: Başparmak, badi parmak, ortadirek, gülağacı, güccükbacı. • “Elin ortasında bir kuş varmış; (parmaklar gösterilerek) Başparmak tutmuş, badiparmak yolmuş, ortadirek pişirmiş, gülağacı yemiş, güccükbacı da hani bana hani bana demiş” diyerek büyükler çocukları eğlendirir. • Ayrıca ölülerin ardından hala ağıtlar yakılması, şaman geleneklerinden kalma en önemli kültürel faaliyetlerinden biridir. • Yaylak ve Kışlak adetleri bazı köylerinde hala görülmektedir. • Topakev denilen Türkmen ve Yörük çadırları hala bazı köylerinde görülmektedir. • Baba/Ağabey: Ağa, Kızkardeş: Bacı, Hala: Bibi, ……

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER