Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Öznur Kırman
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

BUGÜN-HEMEN ŞİMDİ!

        Günümüzün stresli ve aceleci hayat temposu bizi yalnızca kendimize değil , “şimdi ve şu anda” kavramına da yabancılaştırmıştır ve uzaklaştırmıştır. Sizce de öyle değil midir? *Gündüz işte çalışırken bile aklımız, bizi akşam evde bekleyen sorunlarla doludur. *Yemek yerken işten bahsederiz. *Bir karar alırken, başarısız olmamız halinde arkasına sığınabileceğimiz bahaneler aramaya çalışırız. Hemen sonuca mazeret üretme gayretine gireriz. Aslında hiç birimiz “şu anı ve şimdiyi” yaşamıyoruz. Gelecekten korkuyor, daha iyi bir yarının özlemini duymaktan kendimizi alamıyoruz. Geçmişteki güzel günleri anıyor, kendimizden ve şu anki konumumuzdan şikayet  ederek , başka bir yerde ve başka bir şartta her şeyin daha iyi olacağını düşünüyoruz. Böyle olunca da, sürekli olarak kendimizden şu anki çözmemiz gereken sorunlardan kaçıyoruz. Bu kaçışı da kendimizce haklı göstermek için bahanelerle süslemeye bayılıyoruz. Neler mi yapıyoruz? *Yapacağımız işin sonunda başarısız olup, mahcup olmaktansa “bu işe hiç girmem” deme bahanesine sığınıyoruz. * Hemen yapılması gereken işi, yarında yapsam bir şey değişmez diye öteleyebiliyoruz. * Çoğunluğun aldığı karara katılıyorum diyerek işin sorumluluğundan kaçıyoruz. * Bu işi benden daha iyi bilenlere bırakmayalım diyebiliyoruz. * Bu iş üzerinde fazla konuşmayalım, yoksa yine aramızda tartışma çıkacak, diyebiliyoruz. Bunları yaparak, geçmiş günleri bu güne taşımaktayız. Bu günün sıkıntıları da omuzlarımıza yüklenince çekemeyeceğimiz yük haline geliyor. Bu seferde hepsini yarına erteleme yoluna giderek, yarınlarımızı sıkıntılarımızla dolduruyoruz. Kişilerin “şimdi ve şu an”dan kaçması aslında sorumluluklardan kaçmaktır. Kişinin kendisinden kaçmasıdır. İşin özü olan şimdiki zamanı yaşayamamak ve geleceğimizi de borçlandırmak hayat akışımıza ters düşmek demektir.  Halbuki bahanesiz ve amasız bir şekilde bugünümüzü yaşamaya çalışmak, mücadeleden kaçmamak, kendimizi geliştirmemizdir önemli olan. Eğer planladığımız, düşündüğümüz işin içine girip, başarılı olmamı engelleyen ve bu nedenle  öğrenmem gereken şeyleri tespit edemezsem , neyi, nasıl öğreneceğimi nerden bilebilirim? Şu anda bunu başaramam, en iyisi bunu tam olarak öğrenene kadar bekleyeyim, demek yerine şu anda yapabildiğim kadarını, elimden geldiğince yapayım. Eğer bir sonuca varırsam çok iyi olur. Olurda başarılı olamazsam nelerin eksik olduğunu, neleri öğrenmem gerektiğini iyice anlamış olurum. Çalışma ve araştırmalarıma o yönde devam ederim, sonucunu çıkarmalıyız.   Günlük hayatımızda içinde bulunduğumuz anı yani “şimdiki an”ı yaşayamadığımıza dair hepimizin çok anıları vardır. Günlük eşyalarımızı nereye koyduğumuzu unuturuz. Alınacakları unuturuz. Arabamızı bile nereye park ettiğimizi unuturuz. Bunun temel nedeni de:   İş yaparken bile aklımız hep başka şeylerle meşguldür. Bedenimizle iş yaparken düşüncelerimiz başka yerdedir. Böylece “şimdiyi” yaşayamayız. Şimdi olması gereken konsantrasyon kaybolunca, unutkanlıklar ve dağınıklıklar yaşanır. Stres yüklenir, asabi ve geçimsiz hatta sorumsuz ve ilgisiz kişi olmakla suçlanırız.   Malum günümüz ekonomik şartların zorluğu da toplumsal iletişim ve ilşkiler , aile ilişkilerinin bozulmasına, sosyo-psikolojik durumlarının dejenere olmasına büyük etkendir. Bu gibi durumlarla karşılaşmamak için düşüncelerimizi ve bedenimizi geliştirici egzersizler yapmak gereklidir. (Kitap okumak, sohbet ortamlarına katılmak, müzik dinlemek gibi) Spor yapmak gereklidir. Sağlıklı ve düzenli yaşam için gerekli antrenmanları, “yorgunum, yarın yaparım” gibi bahanelerle ertelemeyelim. *** İçinde bulunduğumuz günü, elimizden geldiğince, özgür ve mutlu yaşayabilmek için ne gerekiyorsa yapalım. Yaşarken hayatımızın her anının, bir daha yaşanmayacağını düşünerek yaşayalım. Bugünün işini yarına bırakırsak, “yarının işini ne zaman yaparız?” sorusunu kendimize soralım. Yarınlarda belki kendimizde yeterli enerjimiz olmayabilir.  Kişi ancak kendisine saygıyı koruduğunda, kendine değer verdiğinde, kendisi için güzel şeyler yaptığında mutlu olur.                      Yaşamın her alanında “Hayatı Engelsiz Sayın”          ——————————————————————————————————-   2024 yılının Dünyaya ve ülkemize barış, refah, huzur ve mutluluk getirmesi dileğimle.

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER

Reklamı Geç
Sayın Gayrimenkul