Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Can Yardımcı
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Cari Açığı Azaltmanın Yolu Kontrollü Ekonomik Büyüme mi?

  Can Yardımcı (Köşe yazısı) Ülke ekonomilerinin veri bir zaman dilimindeki yurt içi yerleşiklerinin diğer ülke ekonomilerinin yerleşikleri ile olan ekonomik iş ve işlemlerinin kayıt altında tutuldukları hesap tablolarının adı ödemeler bilançosudur. Daha basit bir ifade ile bir ülke ekonomisinin dış dünya ile yürüttüğü ilişkilerin gelir ve gider kayıtları ödemeler bilançosunda tutulur. Ödemeler bilançosu; cari işlemler hesabı, sermaye hesabı, finans hesabı ve net hata noksan hesabından oluşmaktadır. Cari işlemler hesabı ve sermaye hesabı; ülkeler arası mal ve hizmet ticareti sonucu oluşan gelir-gider kayıtlarının yanı sıra emek, sermaye ya da doğal bir kaynak mukabilinde ortaya çıkan gelir- gider kayıtları ile mal ve hizmet, doğal kaynak ya da finansal bir yardım ve hibe gibi transferleri kapsar. Finans hesabı ise cari işlemler hesabı ile sermaye hesabı sonucu ortaya çıkan varlık veya yükümlülük kayıtlarını gösterir. Net-hata noksan hesabı, kayıtlarda ortaya çıkan açıklanamayan dengeleyici bir hesap kaydıdır. Cari işlemler hesabı genelde fazla yerine açık üzerinden ifade edildiğinden sıklıkla Cari Açık kavramı ile özdeşleştirilmektedir. Cari işlemler hesabının alt kalemleri olan dış ticaret dengesi, hizmetler dengesi, gelir dengesi ve net işçi dövizleri ile transferlerin toplanması sonucu elde edilen değer negatifse bir açıktan, pozitifse bir fazladan bahsedilir. Cari açık genelde dış ticaret dengesi üzerinden ele alınmaktadır ancak cari açık dış ticaret dengesinden daha geniş bir kavramdır. Cari açığın temel belirleyicisi büyüklüğünden dolayı dış ticaret kalemi olduğundan kısaca dış ticaret dengesi üzerinden ele alınmakta ve tartışılmaktadır. Cari açık, sürdürülebilir olmazsa büyük bir sorun haline gelir. Cari açığın sürdürülebilir olmasından kasıt bu açığın finansmanının sağlanmasında sorun olmamasıdır. Cari açığın finansman kalitesi ve biçimi, bu açığı giderek azaltan veya en azından belirli bir seviyede devam ettirilebilmesine olanak sağlıyorsa sürdürülebilirlikten bahsedilebilir. Aksi durumda ise bu açıklığın büyüklüğü ve süresine bağlı olarak ortaya çıkacak bir ekonomik kriz sürpriz olmayacaktır. Cari açığın büyüklüğü ve süresi ortaya çıkacak ekonomik krizin büyüklüğü ve yıkıcılığının belirleyicisi olacaktır. Ayrıca cari açık sürdürülebildiği zaman sorun olmayacak demek doğru değildir. Cari açığın sürdürülebilir olması sorunun çözümüne doğru bir yaklaşımın önünü açar ve süre sağlar. Dolayısıyla cari açığın gayri safi hasılaya oranının belirli bir seviyenin üzerine çıkması durumunda alarm zilleri çalmaktadır. Cari açık ve ekonomik büyüme arasında bir ilişki birçok ülke örnekleri üzerinden gözlenmektedir. Aksi durum olan cari fazla ve ekonomik büyüme arasında pozitif ilişki olan ülke örnekleri de mevcuttur. Türkiye ekonomisi bu birinci sınıfta gruplandırılan ülkeler içerisindedir. Yani Türkiye ekonomisi için cari açık ve ekonomik büyüme arasında güçlü bir ilişki vardır. Birçok akademik çalışmada, Türkiye için ekonomik büyümenin cari açığa dayalı olarak gerçekleştiği gözlenmiş ve bilimsel olarak da ispatlanmıştır. Türkiye ekonomisi için cari açığın en temel iki ana unsuru ara malı ithalatı ve enerji bağımlılığıdır. Türkiye ekonomisi için cari açığı dış ticaret üzerinden okumak eksik bir değerlendirmeye neden olmaktadır. Nitekim dış ticaret dengesi üzerinden cari açık analizlerinin önemli bir kısmı ihracatı artırmaya yönelik politikaları tartışmaktadır. Bunların başında Türk Lirasının değerinin yabancı paralar karşısındaki düzeyidir ve bunun ihracat üzerinde bir kısıt oluşturduğunu ileri sürmektedirler. Ara malı ithalatına bağımlı bir ihracat yapısına sahip bir ekonomi için bu değerlendirme doğru değildir. Cari açık sadece dış ticaret üzerinden ele alınacaksa burada yurt içi firmaların rekabetçilik düzeyleri ve ithal ara mallarının ikamelerinin yerli üretiminin teşviki gibi konulara eğilmek gerekir. Bununla birlikte ithal ara mallarının tamamı ihracat için kullanılmamakta ve yurt içine satılacak mallar içinde kullanıldığı içinde bu noktada bir dengesizlik oluşmaktadır. Göreceli para birimi değerleri üzerinden yani kur üzerinden bir iyileşme sağlamaya çalışmak sığ ve geçici bir yaklaşım olacaktır. Nitekim bu yaklaşım kalıcı bir iyileşmeye neden olursa diğer ülkelerde benzer strateji izlerler, bunun akabinde kur savaşları başlar ve yine bu politik uygulama da başarısızlıkla sonuçlanır. Netice itibariyle sadece kur üzerinden bir cari açık analizi ve çözüm önerisi getirilmesi doğru bir yaklaşım değildir. Kurlar üzerinden bir okuma yapılacaksa; Türk Lirasının yapay değer kaybı yerine yurt içi firmaların verimlilik artışı sağlanarak Türk Lirasının değerlenmesi ve bununla birlikte bu seviyenin ithal ara mallarını görece ucuz hale getirmesinden sakınılmalıdır. Çünkü ithal ara malları da cari açığın önemli bir nedeni iken Türk Lirasının değerlenmesi yurt içinde ara malı üretimi üzerinde negatif etki yaratacak ve cari açık artacaktır. Cari açık konusunda Türkiye ekonomisi bakımından kur değişkeninin istikrarının yakalanması cari açık sorununa yönelik atılacak adımlardan biri olacaktır, gereklidir ancak yeterli değildir. Cari açığın finansmanının dış kaynaklardan yapılması da bir başka sorundur. Yurt içi tasarrufların yetersizliğinden dolayı cari açık dış kaynaklardan finanse edilmektedir. Dış kaynaklardan yapılan finansman ülke kaynaklarının verimli alanlara kanalize edilememesine neden olacak ve ülkenin aleyhine genel görünümün daha da bozulmasına neden olacaktır. Türkiye yurt içi tasarruf yetersizliği olan bir ülke olduğu için kronik hale gelen ve dış finansman ile çevrilen bir cari açık, dönemler itibariyle ciddi ekonomik sorunlara ve krizlere neden olmuştur ve olacaktır. Kriz dönemleri cari açık açısından kısa dönemli bir düzeltme dönemleridir. Kriz döneminde cari açık azalır hatta bazen fazla dahi verebilir. Ancak bu soruna ilişkin kalıcı ve sürdürülebilir çözümler üretilmez ise tekrar hızlı bir biçimde bu açık eski büyüklüğüne döner ve hatta daha da fazlalaşır. Ancak cari açık sorununun çözülmesi uzun vadeli ve sabır isteyen politikalar gerektirmektedir. Ayrıca uluslararası sermaye hareketleri cari açığın aynı zamanda bir nedeni olarak da karşımıza çıkmaktadır. Sonuç olarak, Türkiye ekonomisi özelinde ekonomik büyümesi cari açığa dayalı bir ülke iseniz bu sorunun çözülmesi için katlanılacak ilk maliyet ekonomik büyümenin yavaşlatılması ve kontrollü ekonomik büyüme sürecinin sağlanması olacaktır. Çünkü cari açığın azaltılması ve ekonomik büyümenin de yavaşlamasına neden olacaktır.

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER

Reklamı Geç
Sayın Gayrimenkul