Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Can Yardımcı
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

SAĞLIK EKONOMİSİNE GENEL BİR BAKIŞ

  1. GİRİŞ
Sağlık hizmetleri küresel ölçekte ekonomik, sosyal, politik ve toplumsal boyutta etkilere sahiptir. Bu etkilerin gün geçtikçe daha da hissedilir olmasından dolayı sağlık hizmetlerinin ve finansmanının önemi giderek artmaktadır. Sağlık hizmetleri, bireylerin sağlıklı olması için alınması gereken tüm önlemler ve hizmetlerdir. Bu önlem ve hizmetlerin ister kamu ister özel sektör tarafından sunulmasının bir maliyeti olacağı açıktır. Bu noktada dikkatleri çeken temel nokta sağlık hizmetlerinin ekonomik etkileridir. Sağlık hizmet ve ürünleri kendine özgü bir takım özelliklere sahiptir. Bu sektörün sahip olduğu özelliklerden ötürü bu alanda sunulan hizmet ve ürünlere yönelik talep ve arzda diğer mal ve hizmetlere göre farlılık gösterecektir. Sağlık hizmetlerinin en temel girdisi uzman insan girdisi yani nitelikli beşeri sermayedir. Bunun yanında fiziki sermaye, teknoloji ve alana özgü başkaca girdiler sayılabilir (Tokalaş, 2006:12). Ekonomik değeri ve maliyeti olan sağlık hizmetlerinin, tamamı ile kamu tarafından karşılanan bölümü koruyucu sağlık hizmetleridir. Koruyucu sağlık hizmetleri, bütüncül bir hizmet sunumudur. Koruyucu sağlık hizmetlerinin amacı, öncü bir görev olarak toplum sağlığını korumaktır. Bu pencereden bakıldığında, böyle bir hizmeti arz etmeye gönüllü özel sektör paydaşı olmayacaktır aynı şekilde bu öncü hizmeti satın almaya gönüllü insanlar da olmayacaktır. Sağlık hizmetlerinin, hem kamunun hem de özel sektörün sunmaya istekli olacağı bölümü ise tedavi edici sağlık hizmetleri ve rehabilite edici sağlık hizmetleri bölümüdür. Sağlık hizmetleri konusunda yaşanan ilerleme; eğitim düzeyinde yaşanan gelişim, gelir artışı, teknolojik ve insani gelişme ile her geçen gün artmaktadır. Sağlık hizmetlerinde yaşanan gelişmeler bu alana yapılan harcamalarında gün geçtikçe daha maliyetli ve pahalı olmasına neden olmaktadır. Sağlık hizmetlerine olan zorunlu talep ve seçimlik talebin sürekli artan biçimde olması dikkatleri finansman sorununa yönlendirmektedir. Sağlık hizmetleri sunumuna, sosyal yönü ile bakanlar ile piyasacı yaklaşımla olaya yaklaşanların, bu hizmetlerin finansmanın kim tarafından yapılması gerektiği konusundaki süregelen tartışmaları devam etmektedir. Süreklilik arz eden bu güncel tartışma, finansmanın kamu, özel sektör veya bireylerin ceplerinden kendi kaynakları ile yapılması gerektiği noktasındadır. Bu yönüyle bakıldığında sağlık hizmetlerine ilişkin teorik yaklaşımların, iktisat bilimi çerçevesinde ele alınması gerektiği izahtan varestedir. Ancak sağlık hizmetlerinin etkili bir biçimde analiz edilebilmesi ve anlaşılması için bu alanın davranış bilimlerinden ayrı düşünülmemesi gerekir. İktisat ve davranış bilimlerinin bir kesişim kümesi olan davranışsal iktisat, sağlık hizmetlerinin ekonomik yönünün araştırılmasında tematik bir alandır (Fuchs, 2000:145). Sağlık hizmetlerine olan ihtiyacın artması bu hizmetlere yönelik talepte de artış meydana getirmiştir. Artan talebin karşılanması için yeni arz edicilerin sektörde yer alması gerekli hale gelmiş ve bunun sonucunda sektörde kayda değer bir büyüme meydana gelmiştir. Bu durum ekonomik göstergeler bağlamında değerlendirildiğinde, sağlık sektöründe üretilen hasılasının gayri safi yurt içi hâsıla içinde önemli yekûn haline gelmesinden net bir şekilde gözlenebilmektedir. Modernleşmenin başlangıcında her ne kadar sağlık hizmetlerinin kamu tarafından sunulması genel kabul görmüş olsa da dinamik bir çerçevede yaşanan gelişmeler dikkate alındığında, ülkeler tarafından benimsenen ekonomik sistemler de hesaba katıldığında özel sektörün kısmi olarak bazı ülkelerde yüksek oranda yer aldığı görülmektedir. Özel sektörün sağlık hizmetleri sunumunda yer almasının çeşitli nedenleri vardır. Başta liberalizasyon süreci ardından ise bilgi çağı ve teknolojinin gelişimi ile ülkelerin sağlık politikalarında önemli değişiklikler meydana gelmiştir. Bu durum uluslararası mana da sağlık sektöründe yaşanan küresel bir reform olarak lanse edilmiştir. Sağlık alanını tüm yönleriyle kapsayan bu reform faaliyetleri tüm sektör için uygulanan politikalarda yapılması planlanan kapsamlı bir değişimdir. Bu değişim; sağlık hizmet sunumlarının finansmanından sağlık kuruluşlarının yeniden ele alınmasına kadar geniş bir alanı kapsamaktadır (Günaydın, 2011:326). Bu değişimin arkasında yatan en önemli neden ekonomiktir. Bu açıdan bakıldığında sağlık ekonomisinde yaşanan gelişmeler de baş döndürücü bir hızda değişmektedir. Sağlık ekonomisinde yaşanan gelişmelerin ele alınması ve irdelenmesi önem kazanmaktadır. Sağlık ekonomisinin kendi alt dalları oluşmaktadır. Bunlardan en önemlisi ve sağlık ekonomisi içinde dikkat çeken ilaç harcamalarını içeren farmakoekonomi kavramıdır. Farmakoekonomi, ilaç tedavilerinde maliyet etkinliğini sağlamak amacıyla ortaya çıkmış bir alt başlıktır (Acar ve Yeğenoğlu, 2006:41). Sağlık harcamalarının giderek artması ile birlikte bu artışlar her ülkede aynı düzeyde olmamaktadır. Dünya Bankası verileri incelendiğinde bazı ülkelerde yapılan sağlık harcamalarının GSYİH’ya oranının yüzde 20’lere yaklaştığı görülürken, bazı ülkelerde ise bu oranın %2’ler civarında kaldığı görülmektedir. Bununla birlikte bireysel ülke gözlemleri kendi içerisinde ele alındığında her ülkenin sağlık harcamaları zaman içerisinde artış göstermektedir. İşte bu noktada, sağlık hizmetlerine yapılan harcamalar ve bunların finansmanının karşılanmasına yönelik sorunlar sosyal devlet anlayışı ve temel insani hak kabul edilen sağlık hizmetlerine erişim açısından ele alındığında bir açmaz ortaya çıkmaktadır. Bu hususlardan dolayı küresel ölçekte ülkelerin sağlık politikalarını tartışmakta ve bir reform çalışması içeresinde oldukları görülmektedir. Devam edecek

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER

Reklamı Geç
Sayın Gayrimenkul