Minik bir kız çocuğu gibi kadınlar. Her türlü olgunluğu barındırsa da içinde, içlerindeki o masum küçük kız en ciddi ortamlarda bile ortaya çıkıveriyor. Baskılayamıyor o küçüğü, baskılamakta istemiyor. Hayatının tadını öyle çıkarıyor kadınlar. Bir yanları hep çocuksu oluyor. Kaç yaşında olursa olsun elinde uçan balonuyla sağa sola sallanan balonun gökyüzünde dansını izleyen minik bir kız çocuğu taşır içlerinde kadınlar. O çocuk; hayatı boyunca büyümeyen, tepkileri değişmeyen, kollarını birbirine kenetleyip kızan, küsen yanıdır kadının… Tüm şımarıklıkları, dudak büzüp ağlamaları hep o çocuğun dışa vurumudur. İçinden geldiği gibi davranan, ağzına geleni söyleyen, kimseden çekinmeyen, korkmayan, cesur olan, hayatı anlamlandıran kadınlar. Bazen kalın çorabıyla, uzun kazağıyla, dağınık topuzuyla evde; bazen ceketiyle, eteğiyle, özenle yapılmış saçlarıyla ofiste. Nerede olursa olsun olduğu mekânın düşesi olmayı bilen kadınlardan bahsediyorum beyler. Hani sen bir adım atarsında o sana koşarak gelir ya… Hani güldürdüğünde gözbebeklerinin içinde kendini görürsün de daha da gülsün diye yapmadığın şaklabanlık kalmaz ya… Hani duruşları ve kahkahaları ile ortamın havasını değiştiren kadınlardan bahsediyorum… Kendine güvenen, çalışkan, pozitif, sınırlarını zorlayan, her durumda yıkılmayan güçlü kadınlar dün de bugün de yarın da her zaman kutsaldır… Yönetimden, üretime hayatın her alanında yer alan, özgürlüğüne düşkün, kendi hakkını ve hatta başka insanların hakkını da her platformda dile getirebilen, cumhuriyetçi, güçlü kadınlardan bahsediyorum. İsteklerini korkusuzca söyleyebilen, çekinmeden yürüyebilen, karşı koymayı ve hayır diyebilmeyi bilen, tüm öldürücü tehditlere rağmen, savaşa giren kadınlar… Boyunduruklara girmeyen, eğitim hakkı elinden alınmayan, çocuk yaşta gelinlik giydirilmeyen, yürürken sokaklarda öldürülmeyen kadınlar… Kaderini kimsenin iki dudağı arasına bırakmayan, mücadeleci ruhunu hiçbir zaman kaybetmeyen, umutsuzlara umut olabilen, yürüdüğü yolları bilgi, sevgi ve şefkatiyle aydınlatan ilham olan kadınlar. Onlarla omuz omuza yürümeye, kahkahalarına kızmadan onlara eşlik edebilmeye sizin cesaretiniz var mı? Hakkını ararken veya bir haksızlığa ses çıkartırken “sus sen konuşma” demek yerine etrafındakilere o kadını dinlettirebilen, her hayalini destekleyen, yanında durabilen… Sahi var mı güçlü bir kadını kıskanmadan destekleyebilen? “Bir kadının cesareti çoğu erkeğin gölgesinden bile daha büyüktür.” Sadece dış görünüşüne bakılarak karar verilen her kadın aklı, zekası, gücü ve yetenekleri ile sizi alaşağı edebilir. Güçlü kadın erkeğin parasına, ününe, gölgesine sığınan değil; kendi ayakları üzerinde duran, her koşulda erkeğinin bir adım önüne ilerleyendir. Kendisiyle barışık, hayata gülümseyen gözlerle bakan ve en önemlisi de merhametiyle gözleri yaşartan bir kadını yok etmeniz mümkün değildir. Her erkeğin arkasında bir kadın değil, her erkeğin yanında güçlü bir kadın olduğu için bu kadar başarılı olabildiniz beyler. Güçlü bir kadını sevmek bu hayatta başınıza gelebilecek en zor şeydir. Keza güçlü kadınlar ancak onu anlayabilen erkeklerin sevdasına layıktır. Böyle kadınlar sizin hayatınızda yer alıyorsa, varlığıyla hayatınıza renk katıyorsa kendi değerinizi bir düşünün… O sizi seçmiş, o kadının değerini bilin. Zaten şanslıysanız öyle bir kadın mutlaka hayatınıza dokunur. O kadını bulunca sakin olun. Bırakın sevsin sizi. Siz de ona küçük bir kıza davranır gibi davranın, büyük bir kadınla konuşur gibi konuşun. Bir pamuk şekerle bir balonla bile mutlu olabilen o çocuksu kadının güzel kelimelerle kalbine dokunun. Yorgun yüreğine dert olmayın. Başına omuz, kalbine sevgi, ellerine sıcaklık olun… Bazen tökezlese de, düşmesine de kalkmasına da izin verin. Yalnız bırakın demiyorum… Elbette yanında olun o küçük kızın ama o kızın büyümesine izin vermeyin. Neşesini kaybetmesine… Sevilen, takdir edilen ve onaylanan her kadın bir gecede dünyayı değiştirebilir.