Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Can Yardımcı
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Enflasyon Canavarı (Köşe yazısı)

Can Yardımcı  (Köşe yazısı) Enflasyon, halk arasında genel olarak fiyatların artması olarak anlaşılmaktadır. Enflasyon, bir mal veya hizmetin ya da birkaç mal veya hizmetin fiyatlarının artmasından ziyade fiyatlar genel düzeyinde meydana gelen sürekli artışlardır. Yoksa ekonomide enflasyonun yüksek seyrettiği dönemlerde bazı mal ve hizmetlerin fiyatlarında artış olabileceği gibi azalma da olabilir. Ancak fiyatlar genel düzeyinde sürekli artışlar varsa enflasyondan bahsedilebilir. Fiyatlar genel düzeyi, basitçe bir ekonomide üretilen tüm mal ve hizmetlerin fiyatlarının ortalamasıdır. Fiyatlar genel düzeyindeki artış kullanılan para birimi ile daha az malın satın alınması anlamına gelir ve bu durum paranın satın alma gücünün azaldığı durum olan enflasyonu ifade eder. Enflasyonist bir süreç içerisinde paranın satın alma gücü giderek azalırken bununla birlikte ekonomik birimlerden özellikle tüketici kesiminin fiyat değişimleri konusundaki algısı da bozulur. Enflasyona ilişkin iki tanımlama sıklıkla ele alınır. Bunlar TÜFE ve ÜFE kavramlarıdır. TÜFE (tüketici fiyat endeksi), ekonomik birimlerin en önemlilerinden olan tüketicilerin satın aldıkları mal ve hizmetlerdeki fiyat değişimleri ifade eden endekstir. ÜFE (üretici fiyat endeksi), üretici açısından ortaya çıkan üretim maliyetlerindeki değişimi ölçen fiyat endeksidir. Bu iki kavramın yanında çekirdek enflasyon, manşet enflasyon kavramları gibi tanımlar da bazen duyulmaktadır. Ancak kavram karmaşası yaratmamak için bunların detayına girmeyeceğim. Enflasyonun iki itici gücü olduğu varsayılır. Bunlar talep cephesinden kaynaklanan talep enflasyonu ve arz cephesinden kaynaklanan maliyet enflasyonudur. Üçüncü bir itici güç ise beklentiler olarak ifade edilebilir. Talep enflasyonu, tüketicilerin artan taleplerine üretimin aynı hızda cevap verememesinden dolayı ortaya çıkar. Bunun ana sebebi ekonomide var olan para miktarının artması yani para arzının artmasıdır. Piyasadaki para miktarının veya arzının artması yani likidite bolluğu olması durumu tüketicilerin ellerindeki para miktarı artacak ve bunun sonucunda tüketiciler satın almak istedikleri mal ve hizmetler için daha fazla harcama yapacaklardır. Ancak tüketicinin artan bu talebine üretimin cevap vermesi hemen gerçekleşememektedir. Dolayısıyla artan talep, mal ve hizmet fiyatlarını artıracaktır. Ancak süreç burada durmayacak artan talebi karşılamak isteyen firmalar üretimi artırmak için bazı maliyetlere katlanacaklar ve bu durum da fiyatları artıracaktır. Bu durum başlangıçta olumlu görülebilir. Örneğin, başlangıçta işsizlik azalacak ve firmaların kâr oranları artacaktır. Ancak bir süre sonra bu süreç içinden çıkılamaz bir fiyat artışı ve satın alım gücünde azalmaya neden olacak ve yüksek enflasyon ortaya çıkacaktır. Nitekim ünlü iktisatçı Milton Friedman bu durum için “ Enflasyon alkolizm gibidir. Önce güzel etkiler hissedersiniz, kötü etkiler sonra gelir” demiştir. Arz cephesinden kaynaklanan maliyet enflasyonu ise üretim maliyetlerindeki artışın fiyatlarda artış getireceği durumlar için kullanılır. Üretim maliyetlerinin örneğin hammadde, iş gücü maliyetleri gibi girdi maliyetlerindeki artışlar ile vergi gibi üretim dışı maliyetlerdeki artışların sonucunda da fiyatlarda artış ortaya çıkması mukadderdir. Maliyetlerdeki sürekli artışlar ürün fiyatlarına yansıyacak ve enflasyonu tetikleyecektir. Son olarak beklentilerin olumlu yönde şekillenmemesi yani enflasyon beklentisinin baskın olması durumunda enflasyon sorunu devam edecektir. Talep cephesinden fiyatların artış göstereceğinin beklenmesi durumunda tüketiciler taleplerini artıracaklardır aynı zamanda gelecekte satın almak istedikleri mal ve hizmetlere ilişkin planları da erkene çekecekler ve fiyatların artışını bir döngüye sokacaklardır. Fiyatların yüksek seyredeceği beklentisi, arz cephesinden işçilerin ücretlerinde artış istemelerine bunun yanında piyasada gerçekleşen sözleşmelerde de bu artışı gözetecek yenilenmelerin sonucu enflasyon artış göstermeye devam edecektir. Türkiye ekonomisi şu anda ciddi bir enflasyon sorunu ile boğuşmaktadır. Sorunun geldiği aşama ve süreci incelendiğinde bütüncül bir yaklaşım ortaya konulmasının gerekliliği aşikârdır. Fiyatların artması ile gelirlerde de sürekli artış sağlanarak bu sorunla mücadele etmek enflasyonu düşürmeyecektir. Aksine enflasyonist süreç bir döngüye girecektir. Bu noktada temel yaklaşım rasyonel zeminde rasyonel politikalarla bütüncül bir yaklaşım sergilemektir. Merkez Bankasının, enflasyon sürecinde aşırı ısınma gösteren ekonominin soğutulması için faizleri artırması gerekmektedir. Faiz politikası etkisini hemen göstermeyecek ve bu etki çeşitli kanallar vasıtasıyla ekonomi üzerinde zamana yayılan bir etki mekanizması ile kendini gösterecektir. Daha açık ifade edersek, yalnızca faiz politikası ile enflasyonu düşürmeye çalışmak eksik bir yaklaşım olacaktır. Bu politika, rasyonel zeminde bilimsel akılla ele alınarak maliye politikası ve yapısal reformlarla desteklenerek yürütülmelidir. Bunun yanında Merkez Bankası bağımsız yapısının altında şeffaf, güven verici duruşunu tüm piyasa aktörlerine kabul ettirmeli ve beklentilerin etkili yönetimini sağlamalıdır. Beklentilerin yönetilmesi, Merkez Bankasının güven ortamını sağlaması ve belirsizlikleri ortadan kaldıracak politik sadeleştirmeye gitmesi ile sağlanabilecektir. Bunun yanında hastalığın tedavisi için önce semptomların belirlenmesi gerekir. Gerekirse enflasyon verisinin hesaplandığı sepet ve yöntem uluslararası standartlara ve bilimsel akla uygun biçimde revize edilmelidir. Ayrıca ekonomi ile ilgili kurum ve kuruluşların etkin bir şekilde işleyecek kurumsal bir yapıya kavuşması sağlanmalıdır. Geçici çözümlerle enflasyonist sürecin etkisi kırılamayacak ancak enflasyon ile kalıcı çözümlerin getirilmesi de bir takım acı reçeteleri önümüze sunacaktır.

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER

Reklamı Geç
Sayın Gayrimenkul