‘Bırak boş lakırdıyı kardeşim’ dedi sandalyeyi çekti ve otur yanıma. ‘Yaz yaz bunları yaz’ dedi. Günün yorgunluğunu atmak için, sessiz sakin bir yerde sade bir kahve içeyim dedim. Nereye oturayım nereye oturayım derken, ara sokakta bir cafe bulup kendime bir sade kahve söyledim. Haydaa burada da mı? Alessan ağaya yakalandık. ‘Bırak kardeşim AK Parti’den kimin aday olacağını, MHP’nin aday çıkartıp çıkartmayacağını sen Dereçine’yi biliyor musun?’ dedi. Elini kaldırıp sandalyesine doğru yaslanarak konuşmasından anladım ki yine ateş edecek. ‘Biliyorum Sultandağı’nın bir beldesi’ dedim. ‘Bu kadar mı biliyorsun’ dedi Hafif yan dönüp ‘Sen beni gara ambarcılar dernek başkanımı zannediyorsun’ dediğimde, ‘O dediğin başkan değilsen Dereçine’yi yazsana kardeşim’ diye mırıldandı… ‘Ömer Yıldız gariban babasıdır gariban, övülmeyi hak ediyor yazsana onu’ dedi. Ömer Yıldız Dereçine’nin Cumhuriyet Halk Partili Belediye Başkanı, emekli öğretmen. ‘Neyini yazacağım söyle’ dedim ‘Bak benim komşumun yaşlı annesi Dereçine’de yaşıyor, komşum anlattı imrendim’ ‘Ne anlattı’ dedim. ‘Kadın yaşlı kendi ihtiyaçlarını kendi karşılayamıyor. Beş senedir annesinin evine sabah sıcak ekmek gönderiyormuş, her gün yemek gönderiyormuş’. ‘Sadece o teyzeme mi?’ diye sordum. ‘Yok be ya köyde ne kadar kendi ihtiyacını karşılayamayan varsa onlara gönderiyormuş. Hatta yemek yapamayan her yaşlımıza yemekte gönderiyormuş, bitti mi, her hafta yaşlıların evlerinin temizliğini yaptırıyormuş’ dedi. Yaşlılar baştacımız.  ‘Kadın ve erkeklerden bir ekip oluşturmuş yaşlıların banyolarını bile yaptırıyor’ dedi. ‘Normal değil mi?’ dedim. Kızdı ‘Sen ne diyorsun adam ölüyor bir hafta sonra buluyorlar bizim burada, adam belediyeye sağlık personeli almış yaşlıların iğnesini, pansumanını yaptırıyor’ dedi ve ekledi, ‘Bırak kasabanın yollarını bahçe yollarını bile otoban gibi yapmış.’   ‘Biraz abartmıyor musun?’ dedim ‘Tabi sen gayış gibi arabayla seyahat ettiğin için köy yollarının sıkıntısını bahçe yollarının sıkıntısını bilmezsin, gaymak gibiymiş yolları falan’ dedi. ‘Adam öngörülü işi de biliyor meydanı biliyor musun?’ dedim. Biliyorsan sen anlatsana bana ne soruyorsun diye çıkışınca, ‘Kasabanın meydanının çehresini değiştirdi. Bizim Akarçay’ın minyatürü yaptı’ deyince ağzı dolu dolu ‘Yapma yavv’ dedi. ‘Afyon’un ilk Kadın Kooperatifini kurdu, kasabanın kadınları, kasabada yetişen meyvelerini kurutturup paketlettiriyor, hamur işi yaptırıp büyükşehirlere satarak, aile ekonomilerine katkı da sağlattırıyor’ dediğimde ‘Len kardeşim madem biliyorsun niye anlatmıyorsun’ deyince gaza geldim. ‘Kök fidan işiyle vatandaşın tarlalarındaki yaşlı ağaçların yenilenmesi için parti gözetmeksizin, fidan dağıttı. Kiraz hasadı mevsimi olduğu dönemde kasabaya dışarıdan gelen aileler için bildiğin otel yaptı otel. Maaş günü geldiğinde maaşımızın yarısını mı alırız, üçte birini mi alırız diye düşünürken Ömer başkan beş senedir şakk diye yatırıyor’ Alessan ağa ayağa kalktı ve ‘gidiyorum’ dedi. ‘Nereye’ diye sorum. ‘Komşumun yanına gidiyorum, bu adamın heykelini diksinler heykelini’ dedi ve gitti. İlk defa giderken laf sokmadan gitti. Gevezenin çayı çabuk soğur misali buz oldu sade kahve. ‘Bakar mısınız bu soğudu tekrar bi sade kahve alabilir miyim?’