Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Kemal Demirkırkan
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

BU VATAN HEPİMİZİN. ŞEHİTLER ÖLMEZ VATAN BÖLÜNMEZ

Sınırlarımız dışında bulunan Hakurk bölgesindeki askeri üssümüze yapılan saldırılarda bir gün arayla altışar şehit verdik. İki günde on iki Mehmetçiğimiz şehit oldu. Ramazan Günay, Mehmet Serinkan, İsmail Yazıcı, Çağatay Erenoğlu, Yasin Karaca, Emre Taşkın, Ahmet Arslan, Kemal Aslan, Enes Budak, Semih Yılmaz, Abdulkadir İyem, Cebrail Dündar’a Allah’tan rahmet diliyorum. Şehitlerimizin kederli ailelerine ve milletimize başsağlığı, sabır diliyorum. Ateşin düştüğü yeri yaktığını hepimiz biliriz, ancak bizim şehit ailelerimiz metanetlidir, “Vatan sağolsun” der, acılarını içlerine atarlar. Bizlere düşen onların acılarını paylaşmaktır. Silahlı kuvvetlerimizden yapılan açıklamada terör örgütüne misliyle karşılık verildiği bildirildi. Hain terör örgütünü, teröre yardım ve yataklık eden, sempati duyan herkesi lanetliyorum, lanetliyoruz. Gözünü kırpmadan insan öldüren PKK’lı katillerin cezasını devletimiz verecektir. Her seçim öncesinde karşılaştığımız gibi, yaşadığımız büyük acının ardından siyasi partilerin terör üzerinden rant sağmaya çalıştığını görüyoruz. Önümüzdeki yerel seçimlerde maalesef yine “Terör – Beka Sorunu” ve “Muhalefetin kriminalize edilmesi” başlıkları siyasetin merkezinde yer alacağa benziyor.   SORUN SADECE KİMİN HANGİ BİLDİRİYE İMZA ATTIĞI! Maalesef, yıllardan beri niye şehit verdiğimizi tartışmak yerine, kimin bildiri yayınladığını, kimin ortak bildiriye değil de, ayrı bildiriye imza attığını tartışıyoruz. CHP bugüne kadar Meclisteki tüm bildirilere imza attı. Attı da, ne değişti. Bugüne kadar verdiğimiz hemen her şehit saldırısında (HDP hariç) ortak bildiri yayınlandı. Ancak şehit vermeye devam ediyoruz. Terörün hiç bir zaman amacına ulaşmaması, analarımızın ağlamaması için, vatan topraklarımızın bütünlüğünün devam edebilmesi için 40 yıldan beri sürdürülen politikaların işe yaramadığı çok açık değil mi? Herkes aklını başına alsın. Öncelikle her şehit haberinden sonra iktidarı değil de, muhalefeti suçlamaktan vazgeçmeliyiz. Birtakım siyasilerin gazıyla şehit cenazelerinde slogan attırarak, birilerini yuhalatarak bir yere varılamayacağı görmemiz lazım. Sorun aynı bildiriye imza atmakla çözülüyorsa amenna. Ancak, asıl sorun bambaşka. Aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar almak mümkün değil. Tam kır yıldır aynı terane. Artık ortak aklın bize gösterdiği çözüm önerilerini tartışmalıyız. Terörle mücadele iktidarın değil, meclisin öncelikli sorunu olmalıdır. HANİ TERÖRİSTLERİN AYAKKABI NUMARSINA KADAR BİLİYORDUK Her baskından sonra “Şehidimizin kanı yerde kalmadı” diyoruz da, niye şehitlerimiz can vermeden önce önlemlerimizi almıyoruz? Niye şehit vermeden önce onların inlerine girmiyoruz? Terörle mücadele işini sadece iktidarın inisiyatifine bırakmak ne derece doğrudur? Askeri operasyonları, terör örgütünün tüm sınırlarımız boyunca yerleşmesini sağlayan yanlış dış politikaların yanlışları yok mu? Önceki İçişleri Bakanı Sayın Soylu’nun “Şimdi 86 terörist kaldı. 29 Ekim 2023 tarihinde bu ülkenin dağlarında bir tek terörist kalmayacak” sözleri en hafif şekliyle halkı yanlış bilgilendirmek (kandırmak) değil midir? Hani Türkiye Cumhuriyeti Devleti, dağlardaki teröristlerin ayakkabı numarası dahil her şeyi biliyordu. Bunlar ciddi bir devlet adamının mı, yoksa oy devşirmeye çalışan bir politikacının mı sözleri? Bu sözlerin niye edildiğini ya da niye yerine getirilmediğini sormaya hakkımız yok mu? 15 Ağustos 1984 den buyana devam eden terör saldırılarına son vermenin yolu, konuyu siyasete alet etmeden, aklı selimle Türk Halkını temsil eden meclisin önderliğinde çözüm üretmek olmalıdır. Ülkemizde kan ve gözyaşının durmasını istiyorsak terörle ortak mücadele etmeyi öğrenmeli, tüm toplum katmanlarını işin içerisine sokmalıyız. Birbirimizi dışlayarak, terörist ilan ederek değil, el ele tutuşarak hep birlikte hareket etmeliyiz. Vatanını, milletini sevme konusunda hiçbirimiz diğerinden bir adım önde değiliz. İnanın hepimiz bu ülkeyi seviyoruz. Hiçbirimiz Atatürk ve silah arkadaşlarının sınırlarını çizdiği bu aziz vatanın topraklarının bölünmesini, her gün yeni şehit haberleri gelmesini istemeyiz. Şehit olan Mehmetçikler hepimizin evladıdır. “Şehitler ölmez, vatan bölünmez” diye haykırmaya devam ederken, diğer yandan “bu sorunu 40 yıldan beri niye çözemedik” diye sormaya başlayalım.                                                                        *          *           * TALİH KUŞU DEĞİL, TÜPÇÜNÜN KUŞU OLDU CHP Genel Başkan yardımcısı Özgür Karabat Milli Piyango idaresi tarafından çekilen yıllbaşı büyük ikramiyesinin Kolombiya’ya çıktığını iddia etti. Henüz bir yalanlama da gelmedi. Ziraat Bankası kredisiyle Demirören grubuna satılan Milli Piyango idaresi bugün yurt dışı oratağıyla birlikte ülkemizin piyango idaresini online kumar merkezine çevirdi. Sonunda büyük ikramiyede kara para ve uyuşturucu cenneti olarak anılan Kolombiya’ya çıkmış. İnanılası bir durum değil gibi duruyor. Güleriz ağlanacak halimize diye düşünürken aklıma Lenin’in 1903 yılında yazdığı “Kır Yoksullarına” kitabından bir bölüm geldi. Lenin, sermayenin piyango oyunlarıyla halkı nasıl aldattığını kitabında şöyle anlatıyor: “Hemen piyangonun ne olduğunu anlatayım. Örneğin benim 50 ruble değerinde bir ineğim var. Bu ineği piyango ile satmak istiyorum ve o nedenle herkese 1 ruble değerinde bilet almayı öneriyorum. 1 ruble ile inek sahibi olma olanağı var! Herkes ineği satın almak istiyor ve rubleler yağmaya başlıyor. 100 ruble toplandığında, piyangoyu çekiyorum: Piyangoyu kazanan ineği bir rubleye almış oluyor, diğerleri hava alıyor. Hayır, çok pahalıya geldi, çünkü değerinin iki katı para ödendi, çünkü iki kişi (piyangoyu düzenleyen ve ineği kazanan) hiçbir şey yapmadan kazanç sağladılar, hem de paralarını kaybeden 99 insanın sırtından. Demek ki piyangonun halk için kazançlı olduğunu söyleyenler halkı basitçe aldatmaktadırlar.” Doğru söz ne denir. Birileri kazanıyor, birileri “Keriz” yerine konuluyor. Yeni yılın tüm okuyucularıma, ailelerine, Afyonkarahisar halkına, tüm ulusumuza ve insanlığa sağlık ve huzur getirmesini diliyorum. Savaşların yaşanmadığı, insanların öldürülmediği, mutlu bir yıl dileklerimle.

YORUMLAR

Bir adet yorum var

  1. Emeğine sağlık hocam, aklımızdan geçenleri kaleme almışsınız.👏👏

Yoruma kapalıdır.

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER

Reklamı Geç
Sayın Gayrimenkul