Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Ferhat YÜKSEL
Ferhat YÜKSEL

İnsanlarda Sessiz Çığlık: İntihar

 

Hiç gündemimde veya ülke gündeminde yoktu uzun zamandır.

Aslında vardı; sessiz, sedasız ve kimsenin haberi pek fazla olmuyordu. Kıyıda köşede duyulmayacak türdendi belki de…

Ama… ama… ama… Yaşadığımız şu son günlerde o kadar çok artış görülmeye başladı ki, sıkıntısına çözüm bulamayanın tek çıkış noktası oldu intihar maalesef.

İlimiz Afyonkarahisar olmak üzere tüm Türkiye genelinde intihar vakaları dikkat çekecek derecede arttı. Benim köyüme yakın Karaadilli beldemiz var. Etraf köylerinin sıkça gittiği bir beldemiz. Geçtiğimiz Mayıs ayında bir intihar olayı yaşanmıştı. İki gün önde de yine aynı beldede bir başka intihar vakası vardı ve gencecik insanlar yaşamlarını yitirdiler. İlimizin bazı ilçe ve beldelerinden de intihar haberleri gelmeye başladı. Son yıllardaki intihar girişimleri yıldan yıla da daha artar duruma geldi. Konunun özü şu;

İNSANLAR ÖLÜYOR…

Yanlış okumadınız. İnsanlar ölüyor. Hepimiz birer faniyiz ve inancımız gereği bir gün bu dünyadan göçüp gideceğimizi biliyoruz elbette. Ama bize yazılan bir kaderi inkar ederek, intihar etmenin on büyük günahtan birisi olduğunu ve öbür dünyamızı da yaktığımızı bilmek zorundayız. Büyüklerimiz bu konularda hep iman eksikliğinden bahsederlerdi. İmanı zayıflamış insandan beklenen bir davranış olarak ön plana çıkıyordu intihar. Dini boyutta fetva verecek değiliz haşa (Haddimiz değil) … Sadece konunun özüne inip bu konuda neler yapılabileceğini düşünmek, tartışmak, fikirler ortaya koymak, çözüm yolları bulmak ve sağlıklı bir toplumun inşasına yardımcı olmak emelimiz…

++++

İŞSİZLİK, BAŞARISIZLIK, MOBBİNG, KAYBETME, SOSYAL YALNIZLIK…

Öncelikle konunun çözümünden daha evvel, soruna dikkat çekmek istiyorum. Benim yıllardır gözlemlediğim bir nokta var. İnsanlar mutsuz, insanlar husursuz, insanlar geçimsiz, insanlar kendisini hep olumsuzluğa endekslemiş. Mutlu olmayı, sevmeyi, saymayı, hoşgörüyü, paylaşmayı, gülmeyi kendine uzak görüyor. Kinden, nefretten, hasetten ve kötülükten beslenir hale gelmiş. Olayı ters düşünmenize gerek yok. Herkesi bağlayan bir şeyden bahsetmiyorum. Sadece farklı düşünenlerin olduğunu belirtmek istiyorum. Neyse konuyu dağıtmayayım. Mutsuzluk başta olmak üzere yasa dışı sanal kumar sitelerine borçlar (maalesef günümüzde kullanım çok arttı), ekonomik koşullar, işsizlik, başarısızlık, gençlerde gelecek kaygısı, gençlere yapılan akademik baskılar, toplumsal etiketleme, mobbing, kaybetmek, sosyal yalnızlık, aile içi geçimsizlik, destek mekanizmalarının eksikliği, ruhsal bunalım, depresyon, kaygı bozuklukları ve diğer ruhsal hastalıklar gibi etkenler maalesef intihara kadar uzanıyor ülkemizde…

++++

O HAYAT DOLU İNSANA NE OLDU?

İntihar demişken, sadece bir kişiyi etkilemiyor ki bu durum. İntihar edenin arkasında kalanlar var. Eşi, çocukları, anne-babası ve ailesi… Ayrıca bu olaylar sadece bireyi değil, arkadaş çevresini ve tüm toplumu da etkiliyor ki, “Ne oluyor bu gençlere?” dedirtiyor. İntihar bir anda oluşmuyor insanlarda… Uzun süren içsel çöküşün son durağı oluyor. Çok iyi ve neşeli görünen insanların bile intiharını duyduğumuzda şok geçiriyoruz, “O hayat dolu insana ne oldu?” diyoruz. Fark etmiyoruz, ertelenen ve görmezden geldiğimiz veya duymadığımız, görmediğimiz kişilerin iç dünyasını bilmiyoruz, bilemiyoruz. Çok dikkatli olsak da sezemiyoruz bazen.

++++

GENÇLER AİLELERDEN KOPUYOR, KİMSE GÖRMÜYOR

İntihar olayları neden arttı peki? Bunu düşündük mü? Saydığım sorunların yanı sıra genç bireyler yalnızlığa alışıyor. Toplum bunu gözden kaçırıyor. Sağ olsun ekranların kirliliği, dizilerin aile yapısını bozan içerikleri bunun başlıca sebeplerinin ilk sırasında geliyor. Çok iyi hatırlıyorum. Eskiden kalabalık bir ailede bir arada yemek yeme kültürü çok sevilirdi. Şimdi o kültürler bir bir yok oluyor, gençler yalnızlığı ve internet hegemonyasını seçiyor. Gençler dini bayramlarda aile ziyaretine bile sıcak bakmıyor ve ziyaret yerine tatili tercih ediyorlar. Bunun canlı örneğini Kurban Bayramı’nda bizzat gördüm ve şahit oldum.

++++

İNSANLAR KENDİNİ YALNIZ HİSSETMESİN, BİR MERHABA ÖLÜMÜ DURDURUR

Konu o kadar uzuyor ki, her mevzuda satırlar yazsak nafile. Ama konumuz intihar… Ruhsal sorunlara dikkat çekmek gerektiğini çok biliyoruz aslında. Lakin “Deli misin doktora mı gidiyorsun?” gibi toplumda kalıplaşan sözler insanları olumsuz etkiliyor. Peki ya sağlığımız ne olacak? Karanlığa gömülecek miyiz? Tabi ki hayır. Toplumun düşüncelerinden sıyrılıp, doğru olduğunu düşündüğümüz destekleri almaya çalışmalıyız. Aile bireyleri ile sürekli konuşmamız, sorunları onlarla paylaşarak, çözüm yolları bulabiliriz. Ve şunu unutmamalıyız. Her sorunun bir çözümü muhakkak vardır ve o yolu görmemiz lazım. Ayrıca psikolojik destek almak da zayıflık olarak algılanmamalı, gücümüzü bize gösterdiğini hissetmeliyiz. Toplum olarak hepimize görevler düşüyor. Evimizde, ailemizde, arkadaş ortamımızda, işlerin farklı gittiğini veya bir kişinin hal ve hareketlerinin değiştiğini, ruh halinin fark edilir derecede bozulduğunu gördüğümüzde kendisine destek vermeliyiz. Yeter ki, insanlar kendisini yalnız hissetmesin… Konuşmaktan korkmamalıyız. Sevdiklerimizin halini hatırını sormak, belki de hayatlarını kurtarabilir. Empati kurmalıyız. Kimse göründüğü kadar güçlü olmak zorunda değil. Anlayış göstermek, yargılamadan dinlemek çok değerli. Gençleri unutmamalıyız. Özellikle lise ve üniversite çağındaki gençler, bu tür durumlara en açık yaş grubudur. Aileler ve eğitimciler daha bilinçli olmalı. Belediyeler, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları ve sağlık kurumlarının iş birliğiyle etkinlikler ve programlar düzenlenebilir.

SESSİZLİĞİN BEDELİ AĞIRDIR

Unutmayalım: En karanlık anlarda bile bir umut ışığı vardır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ne demişti, hatırlayın, “Umutsuzluk yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu kaybetmedim.” İnsanların hayatla yeniden bağ kurabilmesi için sadece bir kişinin içtenlikle “iyi misin?” demesi yeterli olabilir. Sessiz çığlıklara kulak verelim, destek olalım, birlikte daha güçlü bir toplum olalım.

Sessiz çığlıklara ses olalım, toplumu yaşatalım.

Bu arada unutmadan: NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE…

Sevgiyle kalın… Umutla kalın…

Verified by MonsterInsights