Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Ferhat YÜKSEL
Ferhat YÜKSEL

BASINA KAPALI KONGRENİN DEMOKRASİDE YERİ OLMAZ

Kısa bir aranın ardından tekrar merhaba…

İzinde olsam da gündemin içinde kalmaya devam ettim elbette… İzne çıkmadan önce tek isteğim Filistin’deki zulmün bitmesi, gözyaşının sona ermesi ve küçücük çocukların okuluna gidebildiği, gülerek oynayabildiği ve yüzünün güldüğü günleri görebilmekti. Ateşkes sağlanması ile yüreğimize su serpildi. Umarım Filistin ve Gazze’de daha güzel günleri hep birlikte görürüz.

++++

Elbette not aldığım sorunlar vardı. Değinmem gereken konular vs. vs… Tam onları kaleme alacaktım ki hafta sonu yaşanan olay tüm bunların önüne geçti. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Afyonkarahisar İl Başkanlığı’nın 39. Olağan İl Kongresi’nde basına sansür uygulandı.

2018’DEKİ CHP KONGRESİNDE NELER OLDU?

Bu konuya girmeden sizleri 2018 yılına götürmek istiyorum. Ocak ayının ilk günleri… Yine bir CHP kongresi… Bizzat muhabir – kameraman olarak takip ettiğim bir kongre idi. Afyonkarahisar’da o dönem mevcut il başkanı olan Dr. Kemal Demirkırkan’ın tek aday olarak katıldığı CHP 36. Olağan kongresi, Ticaret Borsası Toplantı Salonu’nda gerçekleştirilmişti. Kongreye o dönem CHP Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal, CHP eski milletvekilleri merhum Ahmet Toptaş, Halil Ünlütepe ve CHP’li eski adaylar da katılmıştı. Girişte renkli görüntüler vardı. Davul ve zurnalarla ‘Sarı Saçlım Mavi Gözlüm’ diyerek karşılandı bütün partililer. Kongrenin yapıldığı salonun girişine CHP’li liderlerin sözleri asılırken, Kuva-i Milliye kahramanlarını tanıtan yazılarda büyük ilgi gördü. Salona geçince ise Atatürk’ün sözünün yer aldığı pankart vardı. SHP’li ve CHP’li genel başkanların fotoğrafları duvarlardaki yerini almıştı. CHP’li Köksal, o gün iktidar partisini eleştirmişti. Buraya kadar her şey normaldi.

++++

CHP’DE KONGRELER SERT GEÇER

Kongrede rutin sessizlik yanı sıra kürsü konuşmaları yapılıyordu ki, CHP’li isimler birbirine sataşınca ortam bir anda gerildi. Devrimcilik üzerinden farklı bir hava esti. Kürsüye (o dönem) CHP İhsaniye İlçe Başkanı Halil Ceylan geldi. CHP’nin eski İl Başkanı Yalçın Görgöz’ü devrimcilik üzerinden eleştiren Başkan Ceylan’a Yalçın Görgöz yanıt vermek istedi; CHP Parti Meclisi Üyesi Gülizar Biçer Karaca, Görgöz’e konuşma hakkı vermemesi de karelere yansıdı. Tam bu esnada Görgöz’ün kullandığı sert bir ifade ortalığı gerdi ve Halil Ceylan’ın oğlu Görgöz’e saldırdı. Sivil ekip ve partililerin ayırdığı kavga büyümeden sonlandırıldı. Daha sonra konuşan CHP İl Başkanı Kemal Demirkırkan hem parti içine hem de parti dışına sert uyarılarda bulundu. Aslında buraya kadar da normal… Çünkü CHP, konuşan bir parti… Partide herkes konuşmak ister, demokrasiye inanılır her daim… Ama konuşmalar sonrası gerginlik ve kavga kaçınılmaz olur.

++++

FIRTINAYA BEŞ KALA BASINA NEZAKETLE YEMEK DAVETİ

2018’deki konuyu neden anlattım? Orada bir detay vardı, onu hatırlatmak istedim. Kongrede tam bu gerginlik havası yeni yeni başlarken, bir partili basın mensuplarına seslendi. Gazeteciler, yemek yeme bahanesi ile kibarca dışarıya çağrıldı. Yanımdaki arkadaşımla göz göze gelirken gazeteci büyüğümüz ve abimiz İsmail Akar, duruma tepki göstererek, “Olur mu öyle şey? Ortam gergin, böyle zamanda dışarı mı çıkılır?” gibi sözlerle aynı nezaketle bu teklifi geri çevirmişti. Çok değil sadece iki dakika sonra ortam gerildi ve yukarıda yazdıklarım yaşandı. Basın içeride olmasa idi, yaşananlardan kimsenin haberi olmayacaktı. O görüntüleri de bizzat ben çektim ve haberini yayınladım. “Halkın partisiyiz” diyenleri halktan gizleme isteği o gün de yakışmamıştı CHP’ye, bugün de…

++++

AMA OLMADI, KADRO EKSİK KALDI DİYELİM

Şimdi gelelim Pazar gününe… Haftalardır gündemden düşmeyen tek parti CHP idi. Gözaltılar, tutuklamalar, mitingler, kongreler, iptaller, kurultay derken ülke gündeminde hep CHP vardı. Hafta içinde basına yansıyan haberlerde de Pazar’ın gelişine takılmıştı gözler… Aslında başta basın olmak üzere herkes konuya dahil olan isimlerin nasıl bir yol izleyeceğini, kürsülerden kimlere mesaj vereceğini merak ediyordu. Ama olmadı, kadro eksik kaldı diyelim.

++++

GAZETECİ BAYER: O ZAMAN BASINI NEDEN ÇAĞIRDINIZ?

Uşak Belediye Başkanı ve Divan Başkanı Özkan Yalım, kendi konuşmasını yaptıktan sonra kongreyi basına kapattığını açıkladı ve ortam buz gibi oldu. Kanal 3 ve Gazete 3’te birlikte çalışmaktığım Gazeteci abimiz Mustafa Bayer duruma çok net tepki gösterdi ve “O zaman basını neden çağırdınız?” diyerek cevap verdi. (Mustafa abimizin görevini yaparken ki tavrı, birçok çevreler tarafından titizlikle takip ediliyor ve kendisi büyük takdir görüyor. Hakkaniyeti, adaleti ve ‘gerçek bir gazeteci’ profili ile ilimizde de siyasiler başta olmak üzere herkesin çok değer verdiği bir isim.) Diğer basın mensupları da duruma tepki gösterince CHP yöneticileri geri adım atmak zorunda kaldı. Delegeler ve başkan adayları da basına destek verince, CHP tüzüğünü bahane gösteren Divan Başkanı Özkan Yalım, tekrar basının yanına gelerek özür diledi, açıklama yaptı, meslektaşlarımızı içeri davet etti.

++++

BASIN ORADADIR, OLMALIDIR, OLMAYA DA DEVAM EDECEKTİR

Cumhuriyet Halk Partisi gibi “demokrasinin kalesi” olduğunu iddia eden bir partinin il kongresinde, basının dışarı çıkarılmak istenmesi, sadece CHP’ye değil, bu ülkedeki demokratik değerlere inanan herkese bir hakaret… Kongrede, adeta bir siyasi tiyatroya sahne oldu. Ancak bu oyunda perdeler, önce izleyicilere (halka) kapatılmak istendi. Bu olayın üstü, sadece “özür dileyerek” örtülemez. Siyasi partilerin kongreleri yalnızca iç meselelerin konuşulduğu toplantılar değildir. Bu toplantılar, halkın temsilcilerinin kimler olduğunu, nasıl seçildiğini, hangi fikirlerin öne çıktığını, hangi çıkar çatışmalarının yaşandığını gösteren kamusal organizasyonlardır. O kürsüye çıkan her isim, yalnızca delegelere değil, tüm kamuoyuna hitap eder. Bu nedenle basın oradadır. Olmalıdır. Olmaya da devam edecektir. Bugün CHP, yarın başka bir parti, fark etmez. Şeffaflık, bir siyasi partinin iç tüzüğünde yazılı olan bir “madde” değil; demokrasinin temelidir. Hele ki basını dışarı çıkarıp arka kapılardan siyaset yapılmak isteniyorsa, orada artık demokrasi değil, perde arkasında planlanan bir hesap vardır.  Gazetecilerin bu olaya gösterdiği tepki sadece meslek onuru için değil; halkın haber alma hakkı için verilen bir mücadeledir. “Basına kapalı” bir demokrasi olmaz. Görüntülenmeyen, kayda geçmeyen, takip edilemeyen bir kongre, demokratik değil; otokratik bir yapıya hizmet eder. Eğer CHP, yerel kongrelerinde bu tür sansasyonlar yaşanmasını istemiyorsa önce “biz ne yapıyoruz?” sorusunu sormalı. Halkın gözünün içine baka baka “demokrasi şöleni” diyen bir partinin, aynı anda basını salondan çıkarmaya çalışması, ancak bir ironiyle açıklanabilir. Sonuç olarak, yaşananlar yalnızca bir kongre krizinden ibaret değildir. Bu olay, siyasi partilerin şeffaflık sınavıdır. Ve maalesef CHP, Afyonkarahisar’da bu sınavdan sınıfta kalmıştır. Bir not: Bugün kapıyı kapatmaya çalıştığınız gazeteciler, yarın sizi manşetlere taşıyabilir.

İyi düşünün, demokrasiyi karanlıkta büyütemezsiniz.

Sevgiyle kalın… Umutla kalın…

Verified by MonsterInsights