Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Selim Bakal
Selim Bakal

YENİ ANAYASA: TÜRKİYE’NİN GELECEĞİNE DAİR BİR YOL HARİTASI MI, YOKSA SİYASİ BİR HAMLE Mİ?

Türkiye siyasetinin gündemine tekrar güçlü bir şekilde oturan “Yeni Anayasa” çalışmaları, sadece hukuk dünyasını değil, toplumun tüm kesimlerini yakından ilgilendiren hayati bir konu. Cumhuriyet’in 100. yılını geride bırakırken, mevcut 1982 Anayasası’nın değişmesi gerektiğine dair görüşler her zamankinden daha yüksek sesle dile getiriliyor. Peki, bu yeni anayasa talebi nereden doğuyor? Kim, neden değişiklik istiyor? Süreç nasıl işliyor?

MEVCUT ANAYASANIN YÜKÜ: 1982 RUHUNDAN KURTULUŞ ARAYIŞI

1982 Anayasası, askeri darbenin ardından oluşturulmuş, vesayetçi bir yapıyı içinde barındıran ve toplumsal mutabakat eksikliği ile eleştirilen bir metin olarak bugün hâlâ yürürlükte. Aradan geçen 40 yılı aşkın sürede yapılan birçok değişikliğe rağmen, anayasanın ruhu ve yapısı itibarıyla otoriter eğilimleri koruduğu görüşü hâkim.

Birçok hukukçuya göre mevcut anayasa, birey hak ve özgürlüklerini önceleyen değil, devleti merkezine alan bir yaklaşım taşımakta. Demokratikleşme, hukukun üstünlüğü, kuvvetler ayrılığı gibi ilkeler ekseninde daha çağdaş ve sivil bir anayasa yapılması gerektiği düşüncesi, bu nedenle toplumsal zeminde giderek güçleniyor.

SİYASİ PARTİLER NE İSTİYOR?

Yeni anayasa tartışmalarında partilerin tutumu belirleyici rol oynuyor:

  • İktidar cephesi (AK Parti ve MHP): Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’nin kurumsallaşmasını, yönetimde etkinliğin artırılmasını ve “milli ve yerli” bir anayasa ile devletin yeniden yapılandırılmasını savunuyor. Yeni anayasanın “sivil” olacağı vurgusu öne çıkarken, rejim değişikliği değil, sistemin güçlendirilmesi hedefleniyor.
  • Muhalefet partileri: Ana muhalefet kanadı CHP ve İYİ Parti ise yeni anayasa söylemine temkinli yaklaşıyor. Sivil ve özgürlükçü bir anayasa yapılmasını desteklemekle birlikte, iktidarın anayasa üzerinden kendi sistemini tahkim etme arzusunda olduğunu savunuyorlar. Parlamenter sisteme dönüş çağrıları bu çevrelerde hâlâ canlılığını koruyor.

TOPLUM NE BEKLİYOR?

Toplumun geniş kesimleri için anayasa değişikliği, hukuk güvenliğinin sağlanması, adalet sisteminin bağımsızlığı ve ifade özgürlüğünün genişletilmesi gibi temel sorunların çözümünün anahtarı olarak görülüyor. Özellikle genç kuşaklar, çağdaş dünyayla entegre, bireyi önceleyen bir anayasa talep ediyor.

Ancak bir diğer gerçek de, halkın geniş kesimlerinin anayasa tartışmalarından uzak ve yorgun olduğu. Anayasa gibi teknik ve soyut görünen meselelerin gündelik hayata etkilerinin yeterince anlatılamaması, bu ilgisizliğin önemli bir nedeni.

SÜREÇ NASIL İŞLİYOR? ZORLUKLAR NELER?

Yeni bir anayasa için öncelikle Meclis’te 400 milletvekilinin “evet” oyu gerekli. Bu sayı sağlanamazsa, 360 oyla referanduma gidilmesi gerekiyor. Bugünkü sandalye dağılımı göz önüne alındığında, partiler arası mutabakat olmadan yeni bir anayasa yazmak mümkün görünmüyor.

Ayrıca anayasa yapım sürecinin sadece siyasi partiler arasında değil, toplumun tüm kesimlerinin katılımıyla gerçekleşmesi gerektiği görüşü hâkim. Sivil toplum örgütleri, akademi, meslek odaları ve bireylerin katılımı olmadan “toplumsal sözleşme” niteliğinde bir anayasa yapılması zor.

YENİ ANAYASA BİR İHTİYAÇ MI, ARAÇ MI?

Bugün gelinen noktada “Yeni Anayasa” hem bir ihtiyaç hem de mevcut iktidarın elinde güçlü bir siyasi araç olabilir. Mesele, bu sürecin nasıl yürütüleceği, hangi ilkelere dayandırılacağı ve ne kadar kapsayıcı olacağıdır.

Gerçek bir “yeni anayasa”, sadece eski anayasanın makyajlanması değil, tamamen yeni bir toplumsal uzlaşma metni olmalıdır. Aksi takdirde, bu çaba, önceki değişiklikler gibi kısmi ve geçici bir hamleye dönüşme riski taşır.

***

Sonuç olarak, anayasa meselesi yalnızca hukukçuların veya siyasetçilerin değil, tüm toplumun sahipleneceği bir süreç olmalı. Aksi halde, anayasa değişikliği, demokratikleşmenin değil, siyasal mühendisliğin bir aracı olarak kalacaktır.

 

Verified by MonsterInsights