UZAKTAN BAKMA

UZAKTAN BAKMA

Afyon son yıllarda hızla gelişiyor, değişiyor…
Afyon’un içinde yaşayanlar belki bunun farkında değil ama öyle diyor şehrimizden gelip geçen. Gelip geçen deyince, yolların kesiştiği yerdeyiz diye övünmüyor muyuz? Gelip geçen gözleri kapalı geçmiyor; gözlerini dört açıp geçen, geçerken bu yoktu, şu yoktu diye yapılanların muhasebesini tutuyor… Yapılanların yanında doğal güzelliklerimizde az değil. Şehrin ortasındaki kalesi, haşmetiyle herkesi hayran bırakıyor. Yıllar önce, Avrupa Birliği Projesi kapsamında Litvanya’dan bir okul gelmişti misafirimiz olarak. Geceleyin geldikleri için etrafı görememişlerdi. Gelen öğrencileri, konuk edecek öğrencilerin evlerine göndermiştik. Öğrenciler sabah kalktıklarına, Afyon Kalesi’ni görüp , “ Nasıl yaptınız bu dağı ?” diye bizim öğrencilere sormuşlar. Bizde başlarında gelen öğretmenlere,” Niye şaşırdınız bu kadar? Bu dağ gece de vardı karanlıkta görememişsiniz” dediğimizde, onlar: Bizim topraklarımız dümdüz. Küçük bir yükselti dahi bizim kutsalımızdır. Saygı duyarız, sempati besler, koruruz… Demişlerdi.

Bir öğretmende: ağaç dikersin, büyür yeşerir, çiçek dikersin, rengârenk açar ve kokar. Bu dağları, bu tepeleri dikemezsiniz ki, Tanrı size çokça vermiş, torpil yapmış size dediğinde, “Allah torpil yapmaz, gereken yere gerekeni verir” Deyip tatlıya bağlamıştık sohbeti… Çevre yolunda başlıyor güzelliklerimiz… Yolun orta refüjü ve kaldırımların topraklı kısımlarında ki rengârenk güller bir başka güzellik veriyor yollarımıza… Sabah Gazetesi yazarı Yavuz Donat bile, Güller Afyon’da Isparta’dan daha renkli açıyor Afyon’da diye yazmıştı iki yıl önce.

Dış güzelliklerimiz herkesi hayran bırakırken, kültürel etkinlikler: Gastro şehri olması, Ruhu doyurmanın yanında, mideye de nefis yemekler sunuyor. Afyon’da bulunan birkaç lokantaya , “Tok insana bile yemek yedirir” derler. Bu hafta sonu Gastro etkinlikleri olacak. Türkiye’de kaç tane Gastro şehri var? Bunlardan biri de Afyon. Zamanla Gastro Sokağı insan kaynayacak. Her şeyin bozulduğu dünyamızda bozulmayan yerel yemeklerimizle, dünyaya ağız tadı olacağız. Ayazini’ye ayrı bir parantez açmak gerekiyor!
Neden mi? Afyon Lisesi’nin eski mezunları, her yıl bir şehirde yaptıkları toplantıyı, “ Cumhuriyetin 100. Yılı nedeniyle Afyon’da yaptılar.” Ayazini ve Göynüş vadisini gezdirdik…” Buralar da neler olmuş neler… Aman Allah’ım bu ne güzellikler; bittiler… Bittiler… Kapadokya halt etmiş Ayazini yanında. Bu zamana kadar neden bilemedik! Biz, diye hayıflandılar. Bizde “O kadar hayıflanmayın, en fazla dört yıllık bu çalışmalar.” Tanıtım da eksik mi kalıyoruz ne? Termalin Başkenti unvanı ne kadar haklı. Daha 20-25 yıl önce “ Hamam Kültürü “ ile yaşarken, bu günlere gelmişiz, az mı? Anıt Park’tan geçerek valiliğe gidiyordum. Başımda ADD şapkasını gören 15-20 kişilik bir gruptan biri bana doğru yaklaşarak , “ADD’li arkadaş doğru gösterir, tarif eder, diyerek Ulu Camii yi sordu.” Neden Ulu Camii” dediğimde, “ Koruma altına alınan Dünya mirası!” ilan edildi bilmiyor musunuz? “Bilmez olur muyuz, gururluyuz.” Dedim, gülerek vedalaştık. Eylül ayını 1’inden 10’una kadar Ege Bölgesindeydim. Kurtuluş günlerini birlikte kutladık. Hiçbir il ve ilçe bizim kutlamamız kadar heyecanlı olmadı. Dünyanın dört bir tarafından gelen halk oyunları ekipleri ve sanatçılar; ayrı oynadılar ve ayrı söylediler…

Mülki idari Amirleri, Yerel yöneticiler, ayrı bir sitayişle Afyon’u övdüler. Bana ayrı bir gurur yaşattılar… “Cennet Şehir Afyon” demeleriyle uzaktan bakan bizi daha iyi görüyor, diye sevindim.
Bir dağın güzelliğini, haşmetini yamacında yaşayanlar fark etmezmiş. Biraz uzaklaşıp uzaktan bakanlar, hayran olurmuş!.. Mutluyum bu şehirli olmaktan…