Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Helin Aygün
Helin Aygün

Türkiye’de organik tarım güvenilir mi?

 

Medeniyetlerin beşiği Anadolu, bereketli toprakları ve elverişli iklimi ile tarımın önemli merkezlerinden biri oldu. İklim tiplerine göre farklı sebze ve meyveler, zeytin, tütün, fındık, pamuk ve çeşit çeşit tahıl binlerce yıl boyunca bu topraklarda yetişti. Bugün dünya tarım topraklarından binde 8 pay alan Türkiye, küresel üretimin yüzde 1,29’undan fazlasını üretiyor. Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre, Türkiye tarımsal hasılada Avrupa’da birinciliği elde ederken, dünyada ise ilk 10 ülke arasına giriyor.

Son günlerde hava sıcaklıklarındaki ani düşüşler sonucu ülkenin belli bölgeleri zirai don, kar yağışı ve dolu olaylarıyla karşı karşıya kaldı, tarımsal üretim hasar aldı. Meyve ve sebzeler dallarında dondu, üretici maddi kayba uğradı. Ancak stratejik ürünlerle ilgili gıda arz güvenliğinde problem olmadığı açıklandı.

Tarımsal üretim bir yandan zirai don gibi olumsuz koşullarla karşılaşsa da hâlâ ülke ekonomisi için oldukça önemli. Tarım sektörü, 206 çeşit ürün ve yaklaşık 33 milyar dolarlık ihracat geliriyle ülke ekonomisine büyük katkı veriyor. Ancak sektör nüfus artışı, iklim değişikliği, afetler, toprak ve su kaynaklarının azalması ve kirlenmesi gibi küresel sorunlarla karşı karşıya…

Artık genç nesillerin pek ilgi göstermediği bu sektör, son yıllarda “organik tarım” ile yeniden dikkatleri üzerine çekmeye başladı. Hem tüketicilerin sağlıklı gıda talebi hem de çevre bilincinin artmasıyla birlikte organik tarım sektörü büyüdü. Peki, organik tarım gerçekten mümkün mü, yoksa tüketiciyi aldatmaya yönelik bir pazarlama stratejisi mi?

Organik tarım nedir?

Organik tarım, kimyasal gübre, tarım ilacı ve genetiği değiştirilmiş organizmalar (GDO) kullanılmadan, doğal yöntemlerle üretim yapılmasıdır. Organik tarımda ürün yetiştirilmesi, toplanması, hasat, kesim, işleme, tasnif, ambalajlama, etiketleme, muhafaza, depolama, taşıma ile ürünün tüketiciye ulaşmasına kadar olan diğer tüm işlemlerde, kimyasal madde veya tarım ilacı kullanılmaz. Organik tarım yaygınlaştıkça, tedavisi çok pahalı olan hastalıklara yakalanma oranları da azalır ve ekonomi de dolaylı yoldan olumlu etkilenir.​

Türkiye’de organik tarım, 5262 sayılı “Organik Tarım Kanunu” ve bu kapsamda çıkarılan “Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik” ile düzenleniyor. Organik ürünlerin nasıl yetiştirileceği, işleneceği, etiketleneceği ve denetleneceği belirleniyor.

Bir ürünün organik olup olmadığını anlamanın tek yolu sertifika… O nedenle ürünün görüntüsüne, kokusuna ya da “doğal”, “köy ürünü”, “hakiki” gibi sıfatlara kanmamak lazım. Organik tarım, uluslararası standartlarla uyumlu olarak sertifikalandırılıyor. Sertifikalar, bağımsız sertifikasyon kuruluşları tarafından denetleniyor.

Ancak organik tarımın bazı zorlukları da var. Mesela geleneksel tarıma göre maliyeti daha yüksek. Bu da kimyasal madde kullanılmadığı için daha fazla iş gücü ve zaman gerektirmesinden kaynaklanıyor. Organik tarımda, geleneksel yöntemlere göre verim de daha düşük olabiliyor.

Organik tarım bir aldatmaca mı?

Organik ürünlerin sertifikalandırılması ve denetimi sıkı kurallara bağlı olsa da organik olmayan ürünlerin organik olarak etiketlenmesi gibi durumlar, tüketicinin güvenini zedeliyor.

Sağlıklı, temiz, güvenilir, GDO’suz ve hormonsuz ürünler sunan organik tarımın bir aldatmaca ya da pazarlama stratejisi olduğunu söylemek, bu işi hakkıyla yapan üreticilere haksızlık olacaktır. Organik tarım, doğru şekilde uygulandığında mümkündür.

Eğer denetim ve sertifikalandırma mekanizmaları iyi işletilirse tüketiciler gerçekten organik ürünler satın alabilir. Organik sertifikalar tüketicileri aldatan sahte etiketlerin önüne geçmede oldukça etkilidir. Ancak dünya genelinde çok fazla sertifikanın olması ve kapsamlarının farklılık göstermesi kafa karışıklığı yaratabiliyor. “Uluslararası bir organik sertifika” bu problemlerin önüne geçebilir. O zamana kadar ise tüketicilerin ürün üzerindeki sertifikanın gerçek olup olmadığını araştırması ve şüpheli durumları Alo 174 Gıda Hattı’na bildirmesi gerekiyor.

Tüketicilerin organik ürünlere olan güvenini istismar eden üreticilerin; işini iyi yapanlardan ayıklanması konusunda taviz verilmemeli. Bu noktada, Tarım ve Orman Bakanlığı’na büyük iş düşüyor. Bakanlık denetimlerinin sıklaştırılması ve tüketicilerin bilinçlenmesi, organik ürünleri güvenilir kanallardan temin edilmesi ürün güvenliğini sağlayabilir.  Organik tarım, doğru şekilde uygulanırsa sürdürülebilir bir geleceğin anahtarı olabilir.

Verified by MonsterInsights