Üniversiteye giriş sınavı yaklaştı. 2025 Yükseköğretim Kurumları Sınavı’na (YKS) başvuran 2 milyon 560 bin 640 aday, 21-22 Haziran’da ter dökecek. Sınava girecek adaylar, hayallerindeki bölümü kazanmak için birbiriyle yarışacak ancak sadece bazıları bir yükseköğretim programına yerleştirilecek.
Türkiye’de yüzlerce yükseköğretim programı var, ancak pek çoğu için iş bulma ihtimali o kadar da parlak değil. İstenmeyen herhangi bir bölüme girmek yerine, belki de farklı seçenekleri düşünmek gerekir. Örneğin lisede mesleki ve teknik eğitim alarak direkt iş hayatına atılmak, birçok üniversite mezunundan fazla maaşla işe başlamak, gençler için cazip bir tercih olabilir.
Ara elaman ihtiyacı
Türkiye’de mesleki ve teknik eğitim, genç iş gücünün nitelik kazanması ve sanayinin ara eleman ihtiyacının karşılanması açısından kritik bir rol oynuyor.
Millî Eğitim Bakanlığı verilerine göre, 2024 yılı itibarıyla Türkiye genelinde 3 bin 800’ün üzerinde Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi bulunuyor. Bu okullarda eğitim gören öğrenci sayısı ise yaklaşık 1,8 milyon. Bu rakam, ortaöğretimdeki öğrencilerin yüzde 40’ına tekabül ediyor. Mesleki eğitimin, Türkiye eğitim sistemi içindeki ağırlığı da böylece ortaya çıkıyor.
Mesleki liseler, başta imalat sanayi, bilişim, sağlık, turizm ve tarım olmak üzere 50’ye yakın alanda eğitim veriyor. Son yıllarda özellikle dijital dönüşüm, robotik ve yenilenebilir enerji gibi alanlarda açılan yeni programlar da hayli ilgi görüyor.
Üniversite sınavına katılım ve başarı oranları
Mesleki ve teknik lise öğrencilerinin üniversiteye geçiş oranları, genel liselere kıyasla daha düşük. 2024 verilerine göre, meslek lisesi öğrencilerinin yaklaşık yüzde 25’i YKS’ye başvurdu. Bunların yüzde 15’i 4 yıllık lisans programlarına yerleşebildi. En yüksek yerleşme oranları, sağlık, mühendislik ve eğitim alanlarında oldu.
Bu düşük oranların temel nedenleri arasında, meslek lisesi öğrencilerinin büyük bir kısmının mezuniyet sonrası doğrudan bir işe girmesi, bazı programlarda akademik derslerin yetersizliği ve sınava hazırlık sürecinde destek mekanizmalarının sınırlı kalması sayılabilir.
Sanayici nitelikli eleman bekliyor
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ve Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, sanayi sektöründe ara eleman açığı her yıl 250-300 bin kişi düzeyinde seyrediyor. Özellikle otomasyon, CNC operatörlüğü, yazılım geliştirme ve enerji teknolojileri gibi alanlarda nitelikli tekniker ihtiyacı var. Sanayici, fabrikalarda çalıştırmak için nitelikli eleman bulmakta zorlanıyor. Bu alandaki eleman açığı da “Bizim mühendise değil, nitelikli ara elemana ihtiyacımız var” sözleri ile dile getiriliyor.
Meslek liselerinden mezun olacak öğrencilerin yüksek maaş ve iyi çalışma koşulları ile doğrudan iş hayatına yönlendirilmesi, hem sanayicinin talebini karşılayacaktır hem de gençlerin iş gücüne katılımını hızlandıracaktır. Meslek lisesi mezunlarına yönelik istihdam garantili projeler, bu liselere olan ilgiyi artıracaktır. Tabii başarısız öğrencilerin meslek lisesine gönderildiğine ilişkin toplumsal algının değişimi de önemli. Başarılı meslek lisesi mezunlarının öne çıkarıldığı farkındalık kampanyaları ile ailelerin ve öğrencilerin tercihleri bu alana doğru kayabilir.
Sonuç olarak, mesleki eğitim, Türkiye’nin ekonomik kalkınması ve genç işsizliğin azaltılması için hayati bir araç olarak karşımıza çıkıyor. Bu potansiyelin gerçek anlamda karşılık bulması ise ancak eğitim politikalarının sektör dinamikleriyle uyum sağlaması ve toplumsal desteğin artırılmasıyla mümkün olacaktır.