Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Erdal Demirhan
Erdal Demirhan

MARKET VE PAZAR BASKINLARIYLA ENFLASYON DÜŞER Mİ?

 

 

“Enflasyon, popülist uygulamalarla değil; rasyonel para ve maliye politikalarıyla kontrol altına alınır.”

 

Belediye başkanlarının pazar ve marketlerde fiyat denetimlerinde bulunması her zaman halkın ilgisini çeker. Görsel ve yazılı basında bu haberler sık sık yer alır. Denetimler, vatandaşın gözünde “enflasyonla mücadele ediliyor” algısını güçlendirir. Ancak şu soruyu sormadan edemiyoruz: Market denetimleri gerçekten enflasyonu düşürür mü?

**

Bir ürünün fiyatı yalnızca üreticiden alınan alış fiyatıyla belirlenmez. Tarladan pazara gelene kadar nakliye, işçilik ve kira gibi kanallarla pek çok ek maliyet yüklenir. Bu nedenle pazardaki fiyat, sadece üretim maliyetinden değil; üretimden tüketime uzanan uzun maliyet zincirinin tamamından etkilenir.

**

Türkiye aslında bu tür denetimleri geçmişte defalarca denedi. 1980’ler ve 1990’lardaki yüksek enflasyon dönemlerinde belediye zabıtaları sık sık market ve pazarlarda fiyat kontrolüne çıkardı. 2018’de yaşanan kur şokunda ise Ticaret Bakanlığı ve belediyeler geniş kapsamlı denetimler gerçekleştirdi, zincir marketlere yüksek cezalar kesildi. 2020’de pandemi sırasında maske, dezenfektan ve temel gıdalardaki fahiş fiyat uygulamalarını önlemek için Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu devreye sokuldu. 2021-2023 yıllarında enflasyon yeniden zirveye çıkınca denetimler tekrar sıklaştırıldı. Ancak tüm bu deneyimlerin ortak noktası aynıydı: Kısa vadede psikolojik bir rahatlama sağladı ama kalıcı bir enflasyon düşüşü getirmedi.

**

Acil durumlarda yapılan fiyat denetimleri, fahiş fiyatların ortaya çıkmasını engelleyebilir. Ancak normal koşullarda fiyatlara yönelik idari müdahaleler, aşırı denetim ve baskı, piyasanın doğal işleyişini bozar. Nispi fiyat dengesi değişir; kontrol altına alınmaya çalışılan ürünlerin üretimi cazip olmaktan çıkar, üretici farklı alanlara yönelir. Sonuçta arz daralır ve fiyatlar uzun vadede daha da yükselir. Kısacası, kısa vadede işe yarar gibi görünen bu politikalar, uzun vadede tam tersi sonuçlar doğurur.

**

Bir diğer önemli nokta da beklentilerdir. Ekonomik aktörler, enflasyonla mücadelenin market raflarına indirgenmesini, para ve maliye politikalarının yetersiz kaldığının bir işareti olarak görebilir. Bu durum enflasyon beklentilerini olumsuz etkiler. Oysa beklentiler enflasyonun en kritik belirleyicilerinden biridir. Güven kaybolduğunda fiyat istikrarını sağlamak çok daha zorlaşır.

**

Market ve pazardaki fiyat artışlarının bir nedeni de devletin doğrudan belirlediği ya da dolaylı şekilde etkilediği fiyatlardaki yükselişlerdir. Ekonomi literatüründe bunlara “yönetilen ve yönlendirilen fiyatlar” denir. Elektrik, doğalgaz ve otoyol-köprü geçiş ücretleri bu kapsamda sayılabilecek en temel örneklerdir. Bu kalemlerdeki artış, doğrudan market raflarına ve pazar tezgâhlarına yansır. Çünkü üretimden nakliyeye, depolamadan satışa kadar her aşama bu girdilerle bağlantılıdır.

**
Yeniden değerleme oranını da unutmamak gerekir. Vergi Usul Kanunu gereği her yıl Yurt içi ÜFE’ye göre belirlenen bu oran, MTV’den pasaport harcına, trafik cezalarından emlak vergisine kadar pek çok kalemi otomatik olarak artırır. Dahası, bu oranla birlikte yükselen ÖTV tutarları, akaryakıt fiyatlarını doğrudan yukarı çeker. Akaryakıt maliyetlerindeki artış ise taşımadan üretime, depolamadan satışa kadar zincirleme bir etki yaratarak market ve pazar fiyatlarını yükseltir.

**
Görüldüğü gibi market ve pazardaki fiyat artışlarının arkasında kamu kaynaklı maliyet artışları da vardır. Elektrik, doğalgaz, otoyol-köprü geçişlerine yapılan her zam ve akaryakıt fiyatlarındaki her artış ürün fiyatlarına zincirleme biçimde yansır. Bu bakımdan ürün fiyatlarındaki artışın arkasında çok katmanlı bir yapı vardır. Bu yapının içinde market ve pazarda yapılan fiyat denetimlerinin etkisi ise son derece sınırlıdır. Şunu açıkça söylemek gerekir: Bir ekonomide enflasyon market ve pazar baskınlarıyla düşmez. Kalıcı çözüm; doğru para ve maliye politikalarının uygulanması, mali disiplinin sağlanması ve üretim maliyetlerini azaltacak yapısal reformlarla mümkündür.

**

Vatandaşın cebini rahatlatmak kuşkusuz önemlidir. Ancak bunu başarmak, popülist uygulamalarla değil; güven veren ve istikrarlı ekonomi politikalarıyla mümkündür. Gerçek çözüm, bilimsellikten uzak gösteri niteliğindeki uygulamalarda değil; kararlılıkla yürütülen rasyonel politikalardadır.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın