Ekonomik büyüme ve sanayileşme arasında güçlü bir ilişki vardır. Ekonomik bağımsızlık ve kalıcı büyüme sanayi ile gerçekleşebilir. Bazı ekonomistler, mevcut sektörler arasında sanayiyi “büyümenin motoru” olarak kabul eder. Bir ülkenin kalkınmasında kritik öneme sahip olan sanayi ise teknoloji ve yenilikçi anlayışla gelişir.
Kalkınmanın temeli olan sanayileşme alanında Batı’nın gerisindeyiz. Teknolojik yatırımlarla desteklenen rekabetçi sanayileşme politikaları ile Türkiye’nin bu alanda atılım yapması amaçlanıyor. Bu kapsamda son yıllarda Endüstri 4.0, yapay zekâ, yeni nesil akıllı fabrikaların kurulumu gibi birçok yenilik Türkiye’de de hayata geçirilmeye başlandı. Üretim hızı ve verimlilikte artış sağlandı.
2030 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi
Geçtiğimiz günlerde Resmi Gazete’de yayımlanan “2030 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi”ne ilişkin genelge de sanayinin güçlendirilmesini hedefliyor.
Genelge, küresel sistemde yaşanan değişim ve dönüşümler dikkate alınarak hazırlandı. Amaç, sanayi üretiminde ve teknolojide bağımsızlığı temin etmek, ülkemizin yerli ve milli üretim kapasitesini geliştirmek…
Düzenleme, Türkiye’nin sanayi ve teknoloji ekosistemini daha yüksek katma değer üreten, inovasyon odaklı, dijital ve yeşil dönüşümünü tamamlamış bir yapı haline getirmeye odaklı.
Çalışma, kamu kesimi, özel sektör, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşlarıyla iş birliği içinde katılımcı bir şekilde yürütülen çalışmalar sonucu hazırlandı. Belirlenen amaçlara ulaşmak üzere 100 strateji ve 20 makro hedef belirlendi. Öncelikli program ve projeler tanımlandı.
2030 Sanayi ve Teknoloji Strateji Belgesi’nin sağlayacağı vizyon ile önümüzdeki yıllarda nükleer reaktörler, kuantum teknolojileri, yarı iletkenler, yapay zekâ gibi birçok alanda adımlar atılacak. Belge ile yüksek teknolojili ürün ihracatının, bugünkü değerinin üç katına çıkarılarak 30 milyar dolar düzeyine; orta-yüksek teknolojili ürün ihracatının ise iki katına çıkarılarak 180 milyar dolar düzeyine ulaştırılması hedefleniyor.
Deprem için risk analizi
Millî Teknoloji Hamlesi vizyonu doğrultusunda hazırlanan 2030 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi Belgesi’nde, sanayi kuruluşlarının olası depremlere hazırlıklı olması konusuna da parantez açılıyor. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı koordinasyonunda, sanayi bölgelerinin risk analizinin yapılması ve uygun yer seçimlerinin gerçekleştirilmesi planlanıyor. Yeni sanayi bölgelerinin afetlere dayanıklı altyapı standartlarına uygun tasarlanması, mevcut bölgelerdeki yapısal dayanıklılığın artırılmasına yönelik güçlendirme çalışmalarının tamamlanması konularının öncelikle ele alınması öngörülüyor.
Ayrıca Bakanlık tarafından riskli bölgelerdeki sanayi tesislerinin, deprem riski düşük yerlere ve rezerv alanlara taşınması yönünde planlama yapılması da gündemde.
Sanayi bölgelerinin depreme hazırlıklı hale getirilmesi demek, kolon, kiriş ve çatıların çelik yapılardan oluşması anlamına geliyor… İçinde yüzlerce sanayi firmasını barındıran organize sanayi bölgelerinin, zemini sağlam bölgelerde kurulması da bu kapsamda değerlendiriliyor. Ayrıca sanayi kuruluşlarının olası depremler sonrası arama ve kurtarma çalışmalarına başlaması için ekip oluşturulması, teorik ve saha eğitimlerinin sağlanması da önemli.
Deprem, sel, fırtına gibi doğal afetlerin fiziksel ve ekonomik açıdan yıkıcı sonuçları olur, ancak alınacak önlemlerle felaketin etkileri azaltılabilir. Hazırlanan Strateji Belgesi ile bu yöndeki hazırlıkların somutlaştırılması bekleniyor. Ülke ekonomisinin belkemiği sanayi üretiminin, olası felaketlerde sekteye uğramaması için bir an önce harekete geçilmeli.