Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Ferhat YÜKSEL
Ferhat YÜKSEL

İZNE ÇIKARKEN

2025…

Acısıyla tatlısıyla bu yılın da son aylarına yaklaşmış bulunuyoruz.

Her yıl olduğu gibi bu yıl da sevinçler, üzüntüler, umutlar ve hayal kırıklıklarıyla dolu geçti. İlk ayların heyecanı, siyasi tartışmalar, beklenmedik gelişmeler, kayıplar ve umut verici haberler… Her gün farklı bir gündem, her gün farklı bir tartışma. Türk siyasetinde alışılmışın dışında tuhaf gelişmeler, ülke genelinde yangınlar, can kayıpları, ekonomik sıkıntılar ve çözüm bekleyen yüzlerce sorun.

Saymaya kalksak, sayfalar yetmez.

Elbette güzellikler de yaşandı bu yıl. Gurur duyduğumuz başarılarımız, bayrağımızı dalgalandıran sporcularımız, gençlerin heyecanı, kültürel ve sanatsal gelişmeler… Hepimizin yüzünü güldüren anlar da oldu.

Ama o kadar gelişmenin içinde yüreklerimizi dağlayan bir başka gerçek var ki:

FİLİSTİN VE GAZZE…

++++

Küçücük çocuklar, bebekler, kadınlar ve yaşlılar… Kan ve gözyaşı… Nereye baksak gözü yaşlı aileler ve yaşamak isteyen çocuklar… Henüz oyun çağında ama onlar sadece yaşamak istiyorlar. Orada küçücük bedenler açlıktan gözlerimizin önünde eriyor. Daha oyun çağındaki çocukların, hayatta kalmaktan başka bir hayali kalmadı. Çocuklar oyuncak, bilgisayar, okul çantası isterken; onlar bir dilim ekmek, bir bardak suya muhtaç. Annesinin kucağında ölümü bekleyen bebekler, yiyecek bulamayan yaşlılar, çaresizlikten gözyaşlarına boğulan kadınlar…

Hele ki son olaylar…

Yaşam için gerekli olan gıda yardımlarına yapılan saldırılar. Ve daha da acısı: 21. yüzyılda insanlar açlıktan ölüyor. Yanlış duymadınız. Bombalar, mermiler değil; gıda eksikliği, yardım konvoylarına yapılan saldırılar, dünyanın sessizliği… İnsanlar açlık yüzünden yaşamını yitiriyor. Bir lokma ekmek için günlerce bekleyen çocukların yüzündeki umutsuzluğu görseniz, içiniz parçalanır.

Her gün televizyon ekranlarına, telefonlarımıza düşen karelerde aynı dram: Açlıktan kapanan gözler, bir deri bir kemik kalmış minik bedenler, gözyaşlarıyla haykıran anneler… Bu yüzyılda insanlık adına utanç vesikası olan bu tablo, ne yazık ki hepimizin gözü önünde yaşanıyor. Bizler kilometrelerce öteden üzülüyor, kahroluyor, dua etmekten başka bir şey yapamıyoruz.

++++

Diğer ülkeler ve liderleri güç savaşına maalesef devam ediyor. Ne yazık ki dünyanın gündemine Gazze’de bir çocuğun açlıktan ölmesi girmiyor. Oysa Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta barış, dünyada barış” sözleri bugün her zamankinden daha anlamlı. Çünkü barış ve adalet olmadan hiçbir ülke güvende değil, hiçbir çocuk mutlu değil.

++++

Bugün bu yazıyı neden yazıyorum?

Çünkü bugün itibariyle yıllık izne ayrılıyorum. Kalemime kısa bir ara vereceğim. Ama gönlüm, aklım hâlâ Gazze’deki o çocuklarda olacak. Umarım izin dönüşünde daha umutlu haberler alırız. Umarım dünyada çocukların açlıktan değil, oyun oynarken gülmekten yorulduğu günleri görürüz. Umarım barış, kardeşlik ve huzur sadece temennilerde değil, hayatın her alanında kendini gösterir. Çünkü bir çocuk açlıktan öldüğünde, insanlık biraz daha ölüyor. Ve biz buna daha fazla seyirci kalamayız.

Sevgiyle kalın… Umutla kalın…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

Verified by MonsterInsights