Değerli okurlarım;
Bu yazımda sizleri geleceğimizin mimarı olan özel çocuklarımıza yönelik, eğitimde fırsat eşitliğini sağlayan ve onların hayatını kökten değiştiren bir yolculukla tanıştırmak istiyorum. Beni de çok etkileyen bir hizmet hikayesini sizlerle paylaşmanın mutluluğunu yaşıyorum.
Gözler, dünyayı bize sunan pencerelerdir. Ancak bazen bu pencereler tam açılmaz ve dünya, bulanık bir tabloya dönüşür. İşte tam da bu noktada, “görmek” eylemi sadece fiziksel bir durum olmaktan çıkıp, kalbin bir hissine, bir çabaya dönüşür. Türkiye’de uzun yıllardır devam eden Günışığı projesi, bu çabanın en parlak örneklerinden biri. Türk Telekom’un desteğiyle, Engelsiz Yaşama Derneği (EyDer) ve Gönül Turgut Bireysel Eğitim Danışmanlık iş birliğiyle 2025 yılında da sürecek olan bu proje, bir sosyal sorumluluk projesinin çok ötesinde bir anlam taşıyor. O, geleceğe yapılan bir yatırım, bir umut köprüsü.
Günışığı, az gören çocuklarımızın hayatlarını aydınlatmak için yola çıkmış bir fener. Proje, sadece görme yetersizliği olan çocuklara özel eğitim materyalleri sunmakla kalmıyor, aynı zamanda onlara dokunarak, hissederek ve en önemlisi de katılarak yaşamayı öğretiyor. Teknolojinin gücünü kullanarak, bu çocuklarımızın okuma, yazma ve öğrenme becerilerini en üst seviyeye çıkarıyor. Özel olarak geliştirilmiş yazılımlar ve tabletlerle, dünya onlar için daha erişilebilir, daha anlaşılır bir hale geliyor.
Ancak; Günışığı’nın asıl değeri, rakamlarda ya da teknolojide gizli değil. O, bir çocuğun yüzünde beliren gülümsemede, başardığını hissettiği anda parlayan gözlerinde, bir engelin aslında aşılabilir bir duvar olduğunu anladığı andaki cesaretinde yatıyor.
Bu proje, çocuklarımızın potansiyelini ortaya çıkarıyor ve onlara “farklı” olmanın bir eksiklik değil, aksine bir güç olabileceğini gösteriyor. Onları pasif alıcılar olmaktan çıkarıp, kendi hayatlarının aktif mimarları haline getiriyor.
“ Bir ülkenin geleceği, en çok desteğe ihtiyacı olan bireylerine nasıl davrandığıyla ölçülür.” Günışığı projesi, bu açıdan Türkiye’nin ne kadar ileri görüşlü ve vicdanlı bir ülke olduğunu kanıtlıyor. Türk Telekom, Ey-Der ve Gönül Turgut Danışmanlık gibi paydaşlar, sadece bir iş birliği yapmakla kalmıyor, aynı zamanda toplumsal bir vizyon ortaya koyuyorlar. Onlar, çocuklarımızı birer potansiyel kahraman olarak görüyor ve bu kahramanların sahneye çıkması için gereken imkanları sağlıyorlar.
***
Günışığı, kalbe dokunan bir hikâye. O, görmenin sadece gözle olmadığını, hissetmenin, dokunmanın, anlamanın ve en önemlisi de var olmanın bir yolu olduğunu bize hatırlatıyor. Geleceğimiz olan çocuklarımıza, en parlak ışıklarını sunan bu proje, her birimize sosyal sorumluluğun ötesinde, hayatın içine katılma ve dokunma çağrısı yapıyor. Çünkü en büyük başarı, bir çocuğun umutla parlayan gözlerinde gizlidir.
Gözle görülen engellerin, bir çocuğun hayallerine engel olamayacağı inancıyla yola çıkan bir proje var:
Günışığı Projesi.
Tam 11 yıldır az gören çocukların hayatlarına bir ışık tutan bu proje, en büyük destekçisi olan teknoloji ve iletişim devi Türk Telekom ile adeta ışık hızı kazandı.
Bir düşünün: Sınıfta tahtayı net göremeyen, dersi takip etmekte zorlanan bir çocuk… Bu durum, sadece bir görme problemi değil, aynı zamanda özgüven eksikliği ve sosyal izolasyon anlamına da gelebilir. İşte tam bu noktada Türk Telekom, güçlü bir sosyal sorumluluk bilinciyle devreye girerek, teknolojik bir çözüm sunuyor ve hayata yeni bir bakış açısı getiriyor.
2014 yılında başlayan bu değerli proje pek çok görme engelli çocuğumuza ulaşarak onların eğitimde ve sosyal hayatta yaşadığı engelleri kaldırdı. Bu başarıda, Türk Telekom’un, eğitimde uzman Gönül Turgut Bireysel Eğitim Danışmanlığı ve engelsiz hayat konusunda önemli çalışmalar yürüten Engelsiz Yaşama Derneği (EyDER) gibi güçlü paydaşlarla kurduğu iş birliği büyük rol oynuyor.
***
Projenin en dikkat çekici yeniliği; Türk Telekom’un Ar-Ge ekibi tarafından geliştirilen TahtApp teknolojisi. Bu uygulama sayesinde, Az Gören Çocuklar sınıf tahtasındaki yazıları kendi tabletlerine anlık olarak yansıtabiliyor, büyüterek okuyabiliyor ve not alabiliyorlar. Bu, onların dersi daha kolay takip etmelerini ve akranlarıyla aynı şartlarda eğitim alabilmelerini sağlıyor. Bu sayede, tıbbi olarak sadece yüzde 10’luk bir görme yetisine sahip olan çocuklar, eğitimde yüzde 100’lük bir başarı hikayesine sahip oluyor.
Bu iş birliği, teknolojinin sadece ticari bir araç olmadığını, aynı zamanda toplumsal fayda için nasıl güçlü bir araca dönüşebileceğini kanıtlıyor. Çocukların “farklı” değil, “farklı gören” bireyler olduğunu vurgulayan bu proje, onların hayatına sadece eğitim desteği değil, aynı zamanda cesaret ve özgüven de katıyor. Türk Telekom’un “ışık hızında” bu desteği, az gören çocukların hayatlarına umut ve cesaret katarken, bizlere de “engelsiz bir gelecek” hayalinin hiç de uzak olmadığını gösteriyor.
Bir ışık, karanlığı her zaman aydınlatır. Türk Telekom, o ışığın en büyük taşıyıcılarından biri.
Bu örnek projenin toplumumuzda, Domino etkisi yaratması dileğimle…
YORUMLAR