Gün, 19 Mayıs ve gençler Ankara’da.
O gün, gençlerin ilk uğradığı yer : ANITKABİR.
Afyon ADD nin gençleri coşku ve heyecanla Anıtkabir’e koşarak girdiler sanki…
Yolda :
“ Ankara Ankara güzel Ankara,
Seni görmek ister her bahtı kara
Senden yardım umar her düşen dara,
Yetersin onlara güzel Ankara.”
Marşının bazı dizeleri aklıma düştü, gençlere sordum, anasından babasından duyduklarını söyleyen olsa da, onlarda azınlıkta kalıyorlardı!
Ankara yoktan var olan bir şehir. Müzeci sn. Galip Koç, kısada olsa o günleri anlattı gençlerimize…Gençler mutlu olmuşlardı ki, konuşma sonunda alkışladılar…
TBMM, o gün kapalıydı, bizlerde rotamızı çevirdik eski Meclise.
Atatürk, Meclisi açmadan önce “Hacı Bayram Veli” camiinde Cuma namazını eda ediyor arkadaşlarıyla. Hacı Bayram Veli, bana adını veren ulu bir kişi. İmanıyla, inancıyla, sosyal hayattaki fikirleriyle hoşgörü ve sevgi filizlerini yüreklere ekmiştir. Bana şu sözü çok önemli gelir her zaman:
“Kibir, insanın boynuna takılan taş gibidir; insan ne havada uçabilir, ne suda yüzebilir…”
Hacı Bayram Veli’nin sandukasının olduğu bölüme girdim, ancak dua okuyacak kadar sürede orada kalabiliyorsun, kapı önü çok kalabalıktı. Ben biraz uzatmışım ki uyarı sesleriyle duamı ve dileğimi bitirdim ve “Ben, sadece kendime değil ki, sizler için ve tüm insanlığın huzuru için dua ettim “ deyince, yüzlerdeki gerginlik hoş bir sıcaklığa dönüşüverdi!…
Yürüyerek Birinci Meclise geldik. Meclisin önüne otobüsler park etmiş, giren çıkan o kadar fazla ki, insan gururlanıyor, halkımızı böyle görünce… Her taraf tarih kokuyor, her hücren saygıyla uyanıp, kıllarını diken diken ediyor.
Meclis Salonu, eski okul sıralarıyla o günün vekillerine hizmet vermiş. Meclis Başkanlık kürsüsünde konuşmaya ve meclis sıralarına oturmaya hiçbir şekilde izin vermiyorlar! Çıkıp, meclis kürsüsünden konuşmak, sıralarda oturmak her adamın harcı değil. Saygıyla minnetle kahramanlarımıza hayır dualarımızı etmek en güzel davranış belki de.
Meclis sıralarını arkama alıp bir fotoğraf çektirmek istiyorum; arkamda hoş bir sıcaklık hissediyorum, döndüğümde locadan bizlere bakan Mustafa Kemal Atatürk’ü görüyorum.
Gözlerinin feri ve ışığı hiç sönmemiş, geleni, gideni hem ısıtıyor, hem de aydınlatıyor kalpleri….
Afyon Garnizon Komutanı olarak hizmet veren Tüm General Sn. Osman Alp, paşamızın MSB ğı Harita Genel Müdürlüğüne atandığını öğrenmiş, hepimiz sevinç içinde olmuştuk. Sn. Paşam, “Afyonluyum” diyen herkesten daha çok Afyonludur. Gezmediği, görmediği hiçbir sokak kalmamıştır…
Görev yaptığı sırada Cumartesi, Pazar günleri arasanız bir kapının önünde yaşlı nine ile koyu bir sohbete dalmış vaziyette bulurdunuz…
Harita Genel Müdürlüğü’ne girdiğimizde bizi beklerken bulduk. Kucaklaştık Anadolu usulü, ilk defa tanıştığı öğrencilerimizle bile. Müzelerini gezdirdi bize. Değişik haritalar, değişik alet, edevatı vitrinlerde ilk defa gördük. Görmeden, hissederek harita çizmek o çağda yaşayanlara verilen üstün bir yetenek. İlk Genel Müdürleri de rahmetli Şefik Ölçer
Paşamızın tüm Afyonlulara kucak dolusu selamları var…
Az gittik, uz gittik, geldik gezinin sonuna.
Hadi dön yüzünü!
Güneşe, bahara, umuda…
Ne kaldı ki, tutunacak elimizde,
Mustafa Kemal Atatürk’ten gayri…
Mutlu kalınız…