Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Veli CENGİZ
Veli CENGİZ

EFELER…

 

Son günlerde “Efe” sayısında bir hayli artış oldu Türkiye’de ve onun için yazımın başlığını efeler olarak yazdım.

Niye sorusuna? Benim cevabım:

“Savaş çıkmadı,

Allah korusun vatanımız işgale uğramadı,

Yurtta isyan çıkmadı”

Tüm bunlara rağmen efe sayısında artış oldu!

Tek efe, çift efe, üç efe, sonuçta çok efe oldu güzel yurdumuzda!…

Sayının bu kadar artmasına Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun CHP’den istifa edip, AK Parti’ye geçmesinin neden olduğunu söylesek iftira atmamış oluruz.

Sevgili okurlarım, sizlere Nazillili bir efeyi kısaca anlatacağım, son söz okurlarımın olsun.

Emine Ayşe Aliye, Nazilli’nin imam köyünden. Kayacık köyünden Mustafa’yla evlenir, iki kızları olur. Anaları gibi gözü pek, cesur kızlardır. 1915 yılında eşi Çanakkale Savaşı’nda şehit düşer.

15 Mayıs 1919 yılında Yunanlılar güzel İzmir’e çıkarlar, sonra da Ege Bölgesi’ni işgal girişimine başlarlar. Ege’nin işgalinde “Asker kaçakları” had safhada. Yunan birlikleri ellerini ve kollarını sallaya sallaya, köyleri, kasabaları, şehirleri işgale başlar…

Ne zaman ki, kadınlarımız savaşa dahil olur, “Ar duygusu” birden ortaya çıkar, kaçak asker sayısı “Cüzi” miktara düşer.

İslam köyünün işgal olacağını anlayan köylüler, Menderes Nehri’ni yüzerek geçerler, oralarda bulunan köylere misafir olur. Ayşe’nin çok sevdiği arkadaşı “Aliye” Menderes’i yüzerek geçerken boğulur! Ayşe, saatlerce, günlerce ağlar… Kendi isminin yanına Aliye ismini ilave eder, onu kendiyle birlikte yaşatır. Kaçmakla kurtuluşun olmayacağını anlar, Menderes’in kenarından geri döner köyüne.

Eşi Mustafa’nın armağanı olan küpelerini satar, bir mavzer satın alır, beline efe kemeri, başına börk, ayağına körüklü çizmesini giyer, köyüne seslenir: “Madem ki bu vatan bizimdir, biz de bu vatanın olmalıyız, düşün peşime diyerek 20 kadınla yola çıkarlar.

Köylerinin yakınına kadar gelen bir yunan birliğini pusuya düşürüp esir alırlar. Bir kamyon da vardır esirlerin kullandığı. 20 kadının arasında aracı kullanabilecek ehliyeti olan biri çıkmaz! Öküzlerle kamyonu köye taşırlar ve Türk birliklerine haber verirler.

Kahramanlıkları YÜRÜK Ali’nin kulağına kadar gelir. Ayşe, Yürük Ali’ye katılır arkadaşlarıyla (büyük zaferler için.)

Uçan kuşun getirdiği haberi, yerde gezen karıncanın yaptıklarını bilen Gazi Mustafa Kemal kayıtsız kalmaz ve 1933 yılında Aydın İstasyon Meydanı’nda mahşeri bir kalabalığın huzurunda Ayşe’ye İstiklal Madalyası’nı takar.”

Ayşe Efe, o günlerin anısını şöyle anlatıyor: “O günlerden iki hatıra kaldı; biri kadınlarımla verdiğim savaş, öteki de rahmetli Atatürk’ün göğsüme taktığı “İstiklal Madalyası’dır”

1967 ruhunu vermiş, o güne kadar bir gün dahi olsun madalyasını göğsünden eksik etmemiştir.

Ben bunları nasıl öğrendim açıklayayım: Dört yıl önce “Etem Tem” fotoğraf sergisi için Nazilli’de kalmıştık. Öğretmenevi’ne çok yakın bir yerde bir park vardır. Orada Yürük Ali, Ayşe Efe’nin heykelinin mozolesinde bunlar yazıyordu, not almıştım, bugüne nasip oldu anlatmak.

Efelik düşmana karşı olur!

Meydanlara topladığın kalabalığın huzurunda, uygun olmayan kıyafetinle kollarını kaldırıp dolanmakla olmuyor! Bir diz vurup çöksene, elini toprağa uzatıp, bir avuç alabilsen ne kadar mutlu olurdun, bizler de mutlu olurduk!…

Kibir insana en büyük yük! Hacı Bayram Veli: “Kibir, insanın boynuna bağlanmış taş gibidir; ne havada uçabilir ne de suda yüzebilirsin.” Rahmetin bol olsun sevgili büyüğümüz Hacı Bayram Veli.

Efelik;

Yola çıktıklarını, yolda bulduklarınla değiştirmemekle olur.

Sonra;

“Kim kaldı,

Nem kaldı,” diye ağıt yakarsın, yine eski dostların elverir…

Mutlu kalınız….

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

Verified by MonsterInsights