Borsa yatırımcısının yüzü uzun zamandır gülmüyor. Borsada yatırımı olanların büyük kısmı umutla ellerindeki hisselerin fiyatlarının artmasını bekliyor. Diğer yandan ellerindeki hisseleri zararına satan yatırımcılar da var. Tasarrufunu Türk Lirasında değerlendirmek isteyen potansiyel yatırımcılar ise şimdilik borsadan uzak duruyor.
**
Geçen sene Mayıs ayında yani bir sene önce borsa 10 bin seviyesini kırmış ve Temmuz ayında 11 bin seviyesine zor da olsa gelebilmişti. Borsa yatırımcısının umutlanmasına neden olan bu yükseliş daha sonra yerini serbest düşüşe bıraktı ve borsa yatırımcısı bir kez daha üzüldü.
**
Geçen sene yüksek seviyelerden borsaya giren yatırımcı yaklaşık 10 aydır para kaybediyor. Bu kayıp sadece borsadaki düşüşten kaynaklanmıyor. Vadeli mevduat gibi risksiz bir yatırım aracının getirisinden mahrum kalmasından da kaynaklanıyor. Bu kayıpların toplamının yüzde 50’yi aştığının altını çizelim. Bu kayıp borsa yatırımcısının son dönemlerdeki huzursuzluğunun neden büyük olduğunu gösteriyor.
**
Peki borsa neden bir türlü toparlanamıyor? Borsanın en büyük düşmanı yüksek faizdir. Yüksek faiz ortamında tüketici harcamaları kısılır. Üreticilerin ise finansman maliyetleri artar. Böylece firmaların satışları ve karları olumsuz etkilenir. Böyle olunca reel sektör olumsuz etkilenir. Yüksek faiz ortamında tasarruf sahipleri vadeli mevduat gibi risksiz araçlara yönelirler. Bütün bu faktörlerin borsa üzerindeki etkisi negatiftir.
**
Hatırlayacak olursak 2022 yılından 2023 yılının ortasına kadar uygulanan rasyonel olmayan politikalar borsayı coşturmuştu. Bu dönemde enflasyon yükselirken faizler düşürülmüştü. Yani negatif reel faiz politikası uygulanmıştı. Bu politikaların sürdürülemeyeceği anlaşılınca 2023 Haziran ayından itibaren rasyonel politikalara dönülmüş ve faizler önce düşük tempoda daha sonra ise hızlı bir tempoda artırılmıştı.
**
2023 ortasından itibaren gerçekleşen faiz artırımlarının borsaya yansıması ise beklendiği gibi negatif oldu. 2023 yılının Haziran ayında yüzde 8.5 olan politika faizi art arda artırımlarla birlikte günümüzde yüzde 46’ya geldi. Bu faiz artırımlarının borsaya yaramayacağı belliydi ve öyle de oldu.
**
2025 yılına girildiğinde faiz düşüşlerinin yıl ortasından itibaren düşürüleceği beklentisi vardı. Hatta politika faizi yüzde 42.5’e düşmesi ile birlikte artık faiz oranlarının aşağıya doğru esneyeceğine dair beklentiler artmaya başlamıştı. Bu beklentiler 2025 yılının ilk aylarında borsa için bir tampon oluşturuyordu.
**
Ancak 19 Mart ve sonrasında yaşanan siyasi olaylar beklentilerin bozulmasına neden oldu. TCMB’de 20 Mart’taki ara toplantısında ve 17 Nisan’daki olağan toplantısında politika faizini yüzde 46’ya yükseltti. Faiz oranları düşecek derken artmaya başladı. Enflasyonla mücadelede tam olarak istenilen başarı elde edilememesinin faiz üzerindeki baskısına bir de siyasi kaosun ortaya çıkardığı bir faiz baskısı eklendi. Gelinen noktada yüksek faizlerin devam edeceği beklentisi borsa endeksinin 9 binin altına inmesi endişelerini de beraberinde getirdi.
**
Anlaşılacağı üzere borsanın zayıf performansının arkasındaki en büyük sebep yüksek faizlerdir. Ancak yüksek faizlerin arkasında enflasyon oranının hala yüksek seviyelerde olduğunun altını çizelim. Peki enflasyon neden hala yüksek? Yaklaşık bir buçuk senedir enflasyon adeta patinaj yapıyor. Para politikalarında alınan onca önleme ve faizlerin o kadar artırılmasına rağmen enflasyon oranı hala yüzde 39. Bu durum faizlerin yüksek kalmasına ve tasarrufların borsa yerine risksiz bir finansal araç olan vadeli mevduata gitmesine neden oluyor. Bu bağlamda enflasyonla mücadelenin zayıf bir performans sergilemesi borsayı baskılayan en önemli faktördür.
**
Bir diğer faktör borsaya yabancı yatırımcıların ilgisinin az olması. Yabancı yatırımcılar hisse yaptıkları ülkelerde müdahale olmaksızın kurların istikrarlı olmasını ister. Herhangi bir kur şoku ihtimali yabancı sermayeyi caydırır. Türkiye’de siyasi olaylara karşı kurların ani tepki verme ihtimali yabancı yatırımcıları ihtiyatlı olmaya itiyor ve bu ise yabancıların borsaya girişlerini sınırlandırıyor.
**
Siyasi olayların sadece yabancı yatırımcılar üzerinde değil yerli yatırımcılar üzerinde de etkisi olduğunun da altını çizelim. Türkiye’deki siyasi olayların belirsizlik yaratarak yerli yatırımcı sayısını azaltmakta ve borsaya girecek yatırımcıları ise caydırmaktadır.
**
Borsanın toparlanması, yüksek faiz ortamından çıkılıp faiz oranlarının düşmeye başlayacağı bir döneme girilmesine bağlı. Bu ise enflasyon oranlarında gözle görülen bir düşme ile mümkün olabilir. Ancak gelinen noktada enflasyon oranının bırakın yüzde 5’lik enflasyon hedefine TCMB’nin yüzde 24’lük enflasyon tahminine gelmesi bile zor. Pazartesi açıklanan Nisan enflasyon verisi ile oluşan yüzde 37.86’lık yıllık enflasyon oranı da bu durumu teyit ediyor. Son veri enflasyonun yerinde saydığını gösteriyor. Bu durum borsa için olumsuz bir görünüm sunuyor.
**
Borsanın canlanması sadece enflasyon oranında düşmelere bağlı değil. Ayrıca siyasi tarafta normalleşmenin sağlanması gerekiyor. Siyasi risklerin ortadan kaldırılması yerli ve yabancı yatırımcının borsaya girişlerini teşvik ederek borsayı destekler.
**
Sonuç olarak; Türkiye’de borsa yüksek enflasyon ve olumsuz siyasi koşulların baskısı altında bulunuyor. Borsa yatırımcısının yüzünün gülmesinin bu iki baskının ortadan kalkmasına bağlı olduğunu söyleyelim.