SOSYAL MEDYA YORUMLARINI BİLMEM AMA BANA İLETİLEN YORUMLAR BÖYLE
Bu yazdıklarımdan dolayı Afyonkarahisar Belediyesi Meclis Üyelerinden kimse ama kimse bana kızmasın, gücenmesin, tepki göstermesin lütfen. Sizler nasıl Meclis üyeliğiniz ve dışında nasıl işinizin başındaysanız, bende işimin başındayım. Her siyasi ve dünya görüşünden oluşan Afyon Halkı ve İş Dünyasının sürekli içindeyim. Emekliyim, haftalık sayfamı evimde hazırlayıp Gazete 3 e gönderiyorum. Tam gün mesaim yok. Vaktim bol, elim ayağım tutuyor, şükürler olsun bu nedenle süreklide dışarıdayım. İnsanları dinliyorum, İş dünyasını dinliyorum, Esnafları dinliyorum.
BİR HAFTA BOYUNCA DUYDUKLARIMIN KARŞILIĞI
Oturup sosyal medyadan paylaşım yapan beğeni ve yorumla etkileşim meraklısı olan Gazetecilerden hiç değilim. Takipçi sayı iddiam hiç yok. Hele ki taraf olan bir Gazeteci hiç değilim. Onun için her siyasi görüşün selamını verdiği, saygısını gördüğü ve objektif bir Gazeteci olarak bildikleri bir insanım. Bu nedenle bu yazdıklarım dışarıdaki yani Kamuoyundaki insanların tümünden edindiğim izlenimin kendi bakış açımla oluşan izdüşümün karşılığıdır. Bu nedenle bu yazıda arz edeceklerim kesinlikle şahsımı bağlar. Kızmanızda banadır, haklısın eyvallah bizim oğlan demekte banadır.
SONUÇ MANŞETTE BELİRTTİĞİM GİBİ
Geçtiğimiz hafta yapılan Afyonkarahisar Belediye Meclis Toplantısında bir mesele yüzünden çıkan tartışmanın videosunu defalarca izledim ve geçen hafta sonuna kadar Belediye Meclisinde yaşanan bu tatsız yaşanmışlıkların İlimizde ki izdüşümünü gözlemledim. Neler birikti heybene derseniz ya da tümünü harman edip nasıl bir sonuç çıktı derseniz çıkan sonuç manşette belirttiğim cümle olur.
KUSURA BAKMAYIN AMA DOĞRU
Bu nedenle Afyonkarahisar Belediye Meclis üyeleri nezdinde geçtiğimiz hafta boyunca görüşlerini aldığım çoğu insanın ifade ettiği fikirler, kavga edeceklerse madem bir sonraki toplantıya kavgacı kabadayılar misali yumurta topuk ayakkabının arkasına basarak gelsinler; hatta kravatları çıkartıp, yakalarını bağırlarına fayrap ederek toplantıya katılsınlar tam olsun şeklinde oluşmuştur. Affınıza sığınarak söylüyorum ama bana gazeteci olarak tabir edilen ve denilen budur.
KAVGA EDİN DİYE GÖNDERMEZ VATANDAŞ
Türk Halkı, ne Türkiye Büyük Millet Meclisine, ne İl Genel Meclislerine nede Belediye Meclislerine temsilcilerini yani vekillerini gidin, yapılan Anayasal Seçimlerde oraya girin bol bol kavga edin, seyri bizlere heyecanlı olsun, bizde çekirdeklerimizi çitleyerek size bakalım diye göndermez kesinlikle. Mecliste kendisini sizin temsil etmeniz kavramı ve vasfıyla gönderir. Doğrumu? Doğru.
BAKIN SİZE MECLİS KAVRAMINI ANLATAYIM
Meclis kavramı oturmak anlamındaki “Cülûs” kelimesinin kökünden türetilmiş ve “Mecaâlis” adı verilen topluluk kelimelerinin betimlemelerinden oluşturulmuş bir kökendir ve Meclis olarak adlandırılır. Peygamberimiz Hz Muhammed döneminde, Mescit İlmi Meclisi sıfatıyla kurulan bu sistem, Osmanlıda 1877 yılından itibaren istişare ve Cumhuriyet döneminde 1922 den itibaren Türk Halkı adına temsil ettiği konumun en üst düzey ortak karar alma makamı olarak nitelendirilmiştir. Yani Meclis kavramının 1500 yıllık geçmişinde bir gelenek, görenek, nizam, intizam ve zarafet vardır.
TARTIŞMA KONUNUZ BENİ BAĞLAMIYOR
Geçtiğimiz hafta yapılan Afyonkarahisar Belediye Meclis toplantısındaki kavga konusuna hiç bakmıyorum hatta ilgilenmiyorum. Meclisteki hangi siyasi parti haklı haksız bununla hiç ama hiç ilgilenmiyorum. Umurumda değil. Ben tek bir konuya bakıyorum. Geçen haftaki toplantının bir bölümünde yaşanan ve Kamuoyuna yansıyan sahneler bir satır yukarıda belirtmiş olduğum 1500 yıllık Meclis kavramına uyuyor mu, uymuyor mu? Uymadığı için zaten bir haftadır dinlediğim insanlar anlatımlarında manşetteki tabiri bana betimlediler. Tartışmaya ben karışmadım diyen Meclis üyelerini tenzih ederek, üzerlerine alınmalarını istemiyorum. Bu şekliyle, bu şehrin muhatabı tümüyle Afyonkarahisar Belediye Meclisinin bütünüdür çünkü.
NEDEN YAPIYORSUNUZ BUNU
Hukuk ne için var anlaşmazlıklar için var. Anlaşamadığınız konuları neden Türk Hukuk Sisteminden talep etmiyorsunuz. Neden bu kadim şehrin insanlarına böyle bir tablo yansıtıyorsunuz. En fazla 50 kişi olduğunuz Belediye Meclisinin birer üyelerisiniz. Küçük bir İlde sürekli yüz yüze karşılaşacağınız, siyasi fikirleriniz ne kadar değişik olsa da; binlerce ortak tanıdıklarınızın olduğu bir coğrafyada neden böyle sahneleri kendinize yaşatıyorsunuz. 5 yıl sonra seçilmesiniz bile sonrasında hiç ama hiç unutmayacağınız ağır travmaları ve kırgınlıkları neden kendinize yaşatıyorsunuz.
OYLARINIZ ARTTIMI ŞİMDİ
Bu şekilde neden kendinizi geriyor, sinirlerinizi bozuyor ve Afyon Halkını üzüyorsunuz. Şimdi bu kavgadan sizin oylarınız arttı mı sanıyorsunuz. Ben bunu hiç anlamıyorum gerçekten. Üzgünüm geçtiğimiz hafta görüştüğüm 50 den fazla her siyasi fikirden insanda bu şekilde düşünüyor. Takkeyi öne koyup bir düşünün olur mu lütfen. Çoğu zaman empati yapmak güzel bir şeydir çünkü.
MÜMKÜNSE KAVGALARLA ANILMAYIN
Son olarak önümüzdeki ay yapılacak toplantıya kadar geçecek olan sürede lütfen Meclis kavramını naçizane bilgilerinize yukarıda arz ettiğim şekilde ciddi anlamda özümsemeye çalışın. Her biriniz kendi alanında kıymetli isimler olduğu için Siyasi Partileriniz sizin isimlerinizi Afyon Halkının seçimle onayına sundu ve o onayla temsil hakkını Afyonkarahisar Belediyesi ve İl Genel Meclislerinden kazandınız. Kavgalarla anılan bir Meclis toplantıları dizi zincirini Afyonkarahisar Kamuyu kesinlikle istemiyor ve bundan sonra lütfen yaşatmayın. Tartışmalar yapıcı ve saygının hakim olduğu bir atmosferde olduğu müddetçe doğruya doğru götürür fikirleri; lütfen bunu unutmayın.
EMPATİ YAPIN EMPATİ
Hiçbir şey yapamıyorsunuz bu konuda empati yapmaya çalışın, nezaket, hoşgörü ve anlayışı bırakmayın. Çünkü Afyonkarahisar tarihinin özü ve coğrafi genetiğinde az önce yukarıda belirttiğim nezaket, hoşgörü ve anlayış özellikleri vardır. Bu nokta da tartışma anında Meclis Başkan Vekilliği görevi esnasında bir Hekim sorumluluğuyla ortamı sakinleştirmeye çalışan Sayın Mehmet Kemal Demirkırkan ve ona yardımcı olan diğer sağduyulu Meclis üyelerini tek tek ayrıca tebrik ediyorum.
LÜTFEN TÜM BELEDİYE MECLİS ÜYELERİNE ULAŞTIRIN
Son ricam lütfen bu yazıyı tek tek tanıdığınız 50 Belediye Meclis üyesine okumaları için bir şekilde ama bir şekilde iletin. Kesinlikle o günkü tartışma konuları hariç; sadece yukarıdaki yazı boyunca ifade ettiğim konular nezdinde bana müspet-menfi dönüş yapmak isterlerse en az 1000 ortak tanıdıktan benim telefon numarama rahatlıkla ulaşabilirler. Lütfen hiç çekinmesinler, telefonum 24 saat açık çünkü. Tekrar üzerine basarak söylüyorum o günkü tartışma konunuz neyse o hariç arayın. Haklısın bizim oğlan derseniz zaten telefonum çalmayacağı için herhangi bir şey olmayacaktır.
MARDİN’DEN, ŞUHUT’A GELİN GETİRDİK
Şuhut İlçesinde çoğu kişinin tanıdığı Zekeriya Çelik abim vardır. Uzun süredir tanıdığım, yüreği güzel, gönlü bol, evlatlarına karşı eşit ve sınırsız sevgisi ile gözlemlediğim kıymetli bir insandır kendisi. Geçtiğimiz hafta benimde çok sevdiğim oğullarından Sevgili Hüseyin’i, Şuhut İlçesinde yapılan çok güzel bir düğünle aslen Mardin’li ama İzmir’de yaşayan Denli ailesinin güzel kızı Sevim ile dünya evine girdikleri o güne şahitlik etmek için iki gün boyunca Şuhut ilçesindeydik.
Kız evinin Afyon’lu, Erkek evinin Mardin’li olması düğün boyunca kültürel ve folklorik anlamda aslında ne kadar zengin bir toplum olduğumuzun canlı bir tablosuydu. Şuhut’lu misafirler kız evine Afyon Kırığını öğrettiler, Mardinli misafirler ise gerçekten çok zarif olan Mardin Halayını öğrettiler. Farklı bir iki gün yaşadığımız için Çelik ve Denli Ailelerine teşekkür ediyorum. Allah akrabalıklarını daim etsin, karşılıklı olarak en kısa sürede torun sevdirsin.
Genç evli kardeşlerimiz Hüseyin ve Sevim Çelik’e, bu vesileyle bir ömür boyu mutluluk ve huzur dolu bir hayat diliyor, Gelin kızımızın sevgili Abisi Devran Denli, Annesi ve diğer kız kardeşlerine düğünde bana hediye ettikleri Özel Mardin Dokuması olan “Püsküllü Puşi” için kendilerine tek tek yürekten teşekkür ediyorum. Önce İzmir, ardından Mardin davetini de aldık. Dünya gözüyle çok görmeyi istediğim Mardin’i görmek inşallah nasip olur diyerek tekrar genç evli çiftimize siz okuyucularımın huzurunda mutluluk diyorum. Yolunuz açık olsun gençler.
SİMSİYAH VE ÇİÇEK BAHÇESİ HİKÂYESİ
Tanıştırayım fotoğraftaki şirin kızımızın adı soyadı Rüya Yıldırım. Eşim Şule hanımın, erkek kardeşi Sedat ve sevgili eşi Hülya Yıldırım’ın kızı kendisi. Henüz 4,5 yaşında ve İstanbul’da yaşıyor. Bayram tatiline gittiğim Yalova-Esenköy’de gördüğüm sevgili Rüya bana annesinin cep telefonundan bir fotoğraf gösterdi ve babası da o fotoğrafın temasını anlattı. Anlattığı temaya bayıldım ve siz değerli okuyucularımızla da paylaşmak istedim.
Rüya’ya göre sigara içenlerin ciğerleri SİMSİYAH, içmeyenlerin ise ÇİÇEK BAHÇESİ gibiymiş. Henüz 4.5 yaşında ileri derecede sigara düşmanı bilinç altısına sahip olan Rüya ile geçirdiğim 3 gün boyunca tek tük de olsa içtiğim sigara ile yakalanmamak için kendisinden parsel parsel kaçtım. Latife bir yana, Okul öncesi Eğitim merkezlerinde gerçekten çocuklara bilinçaltlarında ömür boyu silemeyecekleri çok güzel örnek çalışmalar ve algıda kavramayı hızlandırıcı yararlı eğitim veriyorlar.
Tabii ki bu eğitimin özünde Anne ve Babaların da önemini göz ardı etmemek lazım. Bir kez daha bu güzel şirin kızımızı gördükten sonra 2010 neslinden sonra 2020 neslinin de gerçekten bu ülkeyi çok ama çok güzel seviyelere getireceklerine olan inancım fazlasıyla arttı. Bize düşen onların daha gelişmiş bir Türkiye’yi inşa etmeleri için ihtiyaçları olan bu güzel Ülkeyi koruyarak, kollayarak ve gücümüz yettiğince büyüterek onlara emanet olarak bırakmak.
Biz dünyada olmayacağız ama onlar bu yaştaki zekâları ile gerçekten ama gerçekten çok daha büyük bir Türkiye’ye sahip olacaklar. Allah tümünün geleceklerini daim, yollarını açık ve ömürlerini uzun kılsın İnşallah. Türkiye’nin ikinci yüzyılı onlara ve onlardan sonra gelecek nesillere emanet olsun.