Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Murat Akarçay
Murat Akarçay

BENDE GAZETECİYİM DİYE; DOLANIYORMUŞUM ETRAFTA İYİ Mİ..

İKİ LAFIN BELİNİ KIRALIM DEDİM SADECE

Geçtiğimiz yakın zamanda çok muhterem, İlimiz Köşe Yazarlarından bir Gazeteci üstadımla tesadüfen bir araya geldik. Baya uzun zamandır denk gelmiyorduk, iki lafın belini kıralım dedim. Velhasıl baktım dedikleri öyle bir noktada ki; o benim belimi kırmaya başladı. Baktım gitti benim bel, bırak dinleyim bari ara ara savunurum kendimi; vesileyle içini biraz boşaltsın dedim üstadım ne yapayım?

SENMİSİN BUNU DİYEN OLDUM

Sohbetin başında abi dedim, Nasıl gidiyor benim yazılar, bakma fırsatın oluyor mu? Bir Gazeteci olarak yorumlarsan mutlu olurum, fikir, fikirden her zaman üstündür sende bilirsin dedim. Sen misin bunu diyen birkaç saniyeye kalmadı “ Muğla deyimi misali; dilim gopeydi de söylemez, kulağım düşeydi de duymez, gözüm akeydi de görmez oleydim keşge” dedim ama iş, işten çoktan geçti.

AFYON OKUYOR BENİ DEMEZ Mİ?

Ardından devam etti üstadım. Murat, benim hiç vaktim yok; o kadar yoğunum ki okuyamıyorum. Üstüne alınma sakın, bırak seni Afyonda ki hiçbir Köşe Yazarını okumuyorum dedi. Zaten yazılanlar hep aynı dedi. O anda araya girerek dedim ki; üstat senin yazılarını ama ben okuyorum dedim. O esnada mimiklerine düşen keyiflendirici bir özgüvenle; sadece sen değil, koskoca Afyon okuyor oğlum beni dedi. Tabi ki okuyacaksınız, ben yazıyorum çünkü demez mi? Ahaa dedim özgüvene bak..

O AN CEM YILMAZ’IN DEDİĞİ GİBİ OLDUM

Valla o an Cem Yılmaz’ın dediği gibi, “şöyle bir parlak göz alıcı ışık oluştu etrafımda.” Dedim o esnada ben Murat Akarçay olarak, bu basın evreninde bir gazeteci zerresiyim de; zerrem nerede acaba bu ışığın arasında görür müyüm kendimi dedim. Aslında mümkün mü bir zerre olup karşında yanan o devasa ışıkta görmen kendini. Benimki de iş yani.. Bu ışığın yanında nesin ki sen kendini görecen.

SEN GAZETECİLİK YAPMIYORSUN DEDİ

Sektörümüzün marka isimlerinden Üstadım dedi ki devamında; senin yazılarını okumuyorum çünkü sen Gazetecilik filan yapmıyorsun bana göre dedi. Aslında benim de öyle bir iddiam yok ama üstadımın çabaladığımı da görmemesine üzüldüm o anda. Neden abi diye sordum kendisine. Bu dediğin önemli, bu konuyu aç lütfen bende anlayım; varsa eksiğim tamam edeyim dedim. Kendisini tanıyanların yüz ifadesiyle önce hafiften sinsice gülümseyerek sonra bir süre durarak başladı anlatmaya. Bu arada o ışık hala yanıyor ben ara ara gözlerimi ovuşturarak dinliyorum üstadımı.

ARZ VE RİCA EDEN GAZETECİ OLMAZ

Aynen yukarıda ki başlığı söyledi. Dedi ki bana; sen EKONOMİA Sayfandaki yazılarında, Kamu ve Kuruluşlarda gördüğün bir eksiği yerine getirmeleri için arz ve rica ediyorsun bu son derece yanlış. Öte yanda, eleştirilecek çok güzel konular buluyorsun, karşı tarafı ince ve kibar bir dille kırmadan eleştiriyor, haberin ve yazının değerini direk çöpe atıyorsun dedi. Gazetecilik bu değildir. Gazeteci arz etmez, rica etmez, gazeteci direk söyler, kibar olmasına gerek yoktur dedi. İyi Gazetecilik eleştirmektir. Bunu yaparsan Gazeteci olursun. Senin yapıcı ve yumuşak yazı dilin benim gibi uzun yıllarını Gazeteciliğe vermiş profesyonel bir insana uymuyor onun için birkaç sefer okudum artık okumuyorum seni dedi. Eyvallah dedim. Işık bu arada güçlenerek yanmaya devam ediyor etrafımda.

BANA ŞUNU DEDİ İKİ GÖZÜMÜN ÇİÇEĞİ

Bana şunu demek istedi herhalde iki gözümün çiçeği üstadım. Bir Gazeteci, başta okuyucuları ve Kamuoyu adına bu güzel Şehir de eksik olan bir şeyi ya da talebi kurum ve kuruluşlardan yapıcı ve uygun bir dil kullanarak asla arz ve rica etmez. Gazeteci, direk tepeleme yapar; yapacaksınız bitti der. Hatta bunu gerektiğinde haberinde çakarak söyler. Gazetecilik 4. Kuvvet ya sözde; ne kadar bundan güç alınsa da bu kelimenin anlamı bu değildir aslında.  Öte tarafta, “çak geç” tabiri nedense en çok bizim Basın Sektöründe söylense de, “Çamur At İzi Kalsın” Ata Sözü de ne yazık ki bizim sektörde hayat bulur bu kafadaki gazetecilere göre. İşte sonra böyle üstatlar türer ve kendilerine Gazeteci derler.

NAM SALMA KURGUSU DEĞİLDİR GAZETECİLİK

Eleştiriye hiç girmiyorum zaten benim eleştiri dilimi beğenmeyen bir üstada ne anlatabilirsin ki. Bana göre eleştiri; yapıcı, doğal ve en önemlisi saygı dilinde kaleme alınmalıdır. Kesinlikle bir Gazeteci, eleştiri yaptığı şahıs ya da kurumun kişilik hakları, konumu ve mesleğini Kamuoyu önünde rencide etmeyecek kısaca tahrik unsuru oluşturmayacak şekilde kalem tutmalıdır. Ben yazayım bir eleştiri, karşı taraf tahrik olsun, o cevap versin, bende cevap yazısı yazayım, gündem olsun, herkes bizi konuşsun; ben nam salayım değildir Gazetecilik. Ne yazık ki bizim Afyon Basın Mahallesinde kafası bu şekilde basan Gazeteci ve Sosyal Medya Gazetecilerinden belli bir sayıda üstatlar var.

ELEŞTİRMENİNDE BİR ADABI VARDIR

Uzun yıllar çalıştığım DÜNYA Gazetesi Okulunda ve ocağında ki tenceresinde ilk pişmeye başladığım; Rahmetli Ekin Tola’dan aldığım Alaylı Gazetecilik Eğitimim bir üst paragrafta ilk satırlarda ifade ettiğim bu temeli sağladı bana. Bu nedenle EKONOMİA Sayfasında bu zamana kadar eleştirdiğim hiç kimseden negatif, kaba ve saygısızca bir yaklaşım karşılığı hiç almadım. Çoğu zaman siyasetin içinde olan kişileri eleştirdiğimde sayısı az da olsa yakınlarında bulunan fanatiklerinden tepki aldım. Oda doğaldır; onların işi de doğrusu, yanlışıyla onları sevmektir zaten.

BİZİM ÜSTADA GELİNCE

Okumuyorum seni dedi ama okuyorsa bu yazıyı dayanamaz az sonra arar. Vesileyle hem ikinci dersi alırım, hem de okuduğunu anlarım bende. Yazdıklarıma katılmayan meslektaşlarım çekinmeden bu konuda müspet-menfi düşünceleri varsa beni gönül rahatlığı ile arayabilirler. Fikir, fikirden her daim üstündür.  Üstadım gibi meslek egosu kaynaklı etrafına kamaştırıcı ışık saçmayan bir Gazeteciyim ben zaten. Neyse bakalım ışıklar bu üstat ve üstatların olsun.

 

BURCU KÖKSAL’DAN CEVAP GELDİ

Hatırlayacağınız üzere geçtiğimiz hafta ki yazımızda İlimizde ki Alt Geçitlerin isimlerinin ortasında bulunan “ALT” kelimelerinin kaldırılarak direk isimleriyle örnek ATATÜRK GEÇİTİ denilmesi noktasında bir fikir arzımızı Afyonkarahisar Belediye Başkanı Burcu Köksal’a sayfamız aracılığıyla iletmiş ve Başkan Hanımdan müspet-menfi cevap gelmesi durumunda sayfanın hazır olduğunu ifade etmiştik. Başkan Burcu Köksal’dan cevap gecikmeden yazının yayınlandığı gün akşam tarafıma ulaştı.

Belediye Başkan Yardımcısı Ömer Yıldız aracılığıyla düşüncelerini bana ileten Burcu Köksal; alt geçit isimlerinde bulunan alt kelimesinin değiştirilmesinin Meclis kararıyla değerlendirmeye en kısa sürede alınacağını belirtmiş. Ayrıca fikirsel olarak önceden bu noktada kendisinin de alt kelimesini geçitlerde uygun görmediğini hatta Belediye Yönetici Kadrolarındaki bürokratları ile bu noktada bir ön sohbet gerçekleştirdiğini ifade etmiş. Bende bu vesileyle kendilerine teşekkür ediyor, Belediye Meclis teklifinin gecikmemesini rica ediyor, bu noktada Mecliste görüşülmek üzere bir vatandaş ve Gazeteci olarak değişiklik talep ricasını gerektiğinde dilekçe ile Belediye Meclisine sunabileceğimi ve bu konuda sayfamızın bu değişikliğin takibini yapacağını okuyucularım huzurunda arz ediyorum.

 

HOŞ GELDİN İNCİ AKARÇAY

Eskişehir’de yaşayan abim Yücel Akarçay ve Yengem Müjgan Akarçay’ın tek oğlu, benim ilk yeğenim ve Rahmetli Annem ve Babam’ın ilk torunu Sevgili Gökhan ve güzel eşi Zehra Akarçay’ın nur topu gibi bir kızları İnci Akarçay geçtiğimiz hafta dünya’ya geldi. En küçük Akarçay olan sevgili yeğenime ailemize hoş geldin diyor; ömrünün uzun ve bereketli, geleceğinin her daim aydınlık ve bahtının açık olması duasını bu satırlara siz okuyucularımın kıymetli şahitliğinde bırakıyorum.

 

Geçtiğimiz hafta Eskişehir ziyaretimde tanıştık İnci ile. İnşallah her gördüğümde adım adım büyümesine şahitlik ederiz uzun yıllar boyunca. Bu vesileyle bebek hasreti çeken tüm eşlerin duaları kabul olsun ve annen baba olsunlar İnşallah diyelim. Cidden Ülke nüfus projeksiyonlarına baktığımızda karşımıza çıkan ve hızla yaşlanan Türkiye verilerinin terse dönerek yerini çocukların daha fazla olduğu bir nüfusa doğru yol almaya başladığı haberlerini duyalım. Ayrıca kendilerinin de ilk torunu olan kıymetli abim Murat Erbay, eşi Gülizar Hanım ve kızları Feyza yada sevinçlerine ortak olduğumuzu ifade etmek istiyorum. Allah önünü açık kılsın Güççük Akarçay & Erbay

 

Geçtiğimiz hafta birbirinden değerli iki ailenin düğün merasimleri için eşim Şule Akarçay ile birlikte aynı gün gündüz Afyon ve akşamın da Eskişehir’de iki mutluluğa şahitlik ettik. Yürekten sevdiğim Eskişehir’in tanınmış iş insanlarından Mehmet Demirkala ve eşi Günnur Demirkala’ nın kızı Seda ve Damadı Ozan’ın çok özel bir ortamda evliliğe ilk adımı attıkları güzel bir gecede; uzun zamandır görmediğim birçok dostuda görme şansı yakaladım. Bu vesileyle sevgili Seda ve Ozana mutluluk diliyor, Demirkala ve Sayan Ailelerine en kısa sürede torun sevmek nasip olsun diyorum.

Ayrıca Dünya Gazetesi Afyon Temsilciliği yıllarında birlikte çalıştığım, başarılı çalışmaları ile bende her daim unutulmaz izler bırakan arkadaşım, Sevgili Habibe Karakoç ve yakın dostum eşi Gazi Çetin’in nikâh töreninde kendileriyle birlikte olmaktan mutluluk duyduk. Habibe ve Gazi’ye çıktıkları yolda sonsuz huzur diliyorum. Bu vesileyle Ekonomia Sayfamız okuyucuları ve şahsım adına Sevgili Seda ve Ozan Sayan ile birlikte, Sevgili Habibe ve Gazi Çetin e bir ömür boyu mutluluklar diliyorum. Allah bahtınızı ve yollarınızı açık, karşınıza çıkacak zorluklarda ayağınıza taş değdirmesin İnşallah