Ali Rıza Azer, 9 yıl önce göçmen olarak İran’ dan Afyon’a gelmiş, iki çocuğunu
Afyon’da okutmuş; kızı AFSÜ Tıp Fakültesini derece ile bitirmiş Aydın Üniversitesi
Kadın Doğum ihtisasını kazanmış, hala orada görevine devam ediyor.
Oğlu, Sakarya Üniversitesi Bilgisayar bölümü 3. sınıf öğrencisi.
Ali Rıza ve eşi Royal Hanım, Afyon’da çalışma vizesi alıp 2 ay içinde Afyon’a döneceklerdi.
Geçtiğimiz perşembe günü İran’a uçtular, Savaş çıktı, Türkiye ve Afyon Özlemi başlamış yüreklerinde. Facebook’ta bu şiiri paylaşmış. Bende sizlere aktarıyorum sevgili okurlarım.
Adını Kalbime Yazdığım Şehir – Afyonkarahisar
Afyon…
Başlangıçta belki sadece harita üzerindeki bir isimdi,
ama zamanla kalbimin huzurlu atışı oldu.
Güneşli sabahları, serin akşamları ve
gülümsemeleriyle henüz tanışmadan bile bana tanıdık gelen o iyi kalpli insanlarıyla…
Burası sadece bir şehir değildi…
Sıcacık taze ekmek tadında bir yuva,
Türk kahvesinin kokusunda bir huzur,
taşların içinden gelen ezan sesiyle ruhuma dokunan bir yerdi.
Sokaklarını, eve dönüş yolu gibi ezberledim.
Kale Dağı’nı defalarca uzaktan seyrettim;
sadece bir manzara değil, direnişi, cesareti ve kök salmayı hatırlatan bir simgeydi o benim için.
Afyon’un insanı sade, gösterişsiz ve sıcaktır.
Bir seferinde, benden çok ürünün kalitesini dert eden bir esnafı hatırlıyorum.
Ya da annemin halini benden önce soran bir komşuyu…
Orada insanlar, avluya açılan pencereler gibiydi: hep açık, hep aydınlık.
Şimdi uzaktayım ama o sokaklara özlem duyuyorum.
Fırından yeni çıkmış sıcak ekmeğe,
taşların üstüne yağan yağmurun kokusuna,
cuma pazarlarına, o sınırsız insan sevgisine hasretim.
Kendime bile özlem duyar oldum; Afyon’un beni dönüştürdüğü o “ben”e…
Belki bir gün geri dönerim, belki de dönmem…
Ama şunu çok iyi biliyorum:
Benim bir parçam her zaman Afyon’da kaldı…
Afyon’un bir parçası da sonsuza dek kalbimde yaşayacak.
MUTLU KALINIZ…