Uluslararası İş Birliğiyle Nesli Tehlikedeki Türler Koruma Altında
Bursa Hayvanat Bahçesi, nesli tükenme riskiyle karşı karşıya olan türlerin korunmasına yönelik yürüttüğü başarılı çalışmalara bir yenisini daha ekledi. Avrupa Hayvanat Bahçeleri ve Akvaryumlar Birliği (EAZA) tarafından yürütülen EEP (EAZA Ex-situ Programı) kapsamında, Türkiye’deki tek dev karıncayiyen popülasyonuna yeni bir üye dahil edildi. Bu gelişme, hayvanat bahçesinin uluslararası koruma standartlarına uygunluğunu ve türün geleceği için üstlendiği kritik rolü bir kez daha gözler önüne serdi.
EEP, Avrupa’daki hayvanat bahçelerinde bulunan vahşi hayvan popülasyonlarının genetik ve demografik sürdürülebilirliğini sağlamak amacıyla titizlikle yönetilen bir koruma programıdır. Program dahilinde, türlerin genetik haritaları çıkarılarak soy kütükleri (studbook) oluşturulur, popülasyon analizleri yapılır ve türlerin sağlıklı bir şekilde varlıklarını sürdürebilmeleri için stratejik transfer önerileri geliştirilir. Bursa Hayvanat Bahçesi’nin bu programın gerektirdiği tüm denetim ve incelemeleri başarıyla tamamlaması, yeni karıncayiyenin transferini mümkün kılmıştır.

Türkiye’de sadece Bursa Hayvanat Bahçesi’nde bulunan dev karıncayiyen ailesine bir yeni üye daha katıldı.
Yeni Üye Aileye Uyum Sağlıyor
Avusturya’daki bir hayvanat bahçesinden transfer edilen 7 yaşındaki erkek dev karıncayiyen, yeni yuvasına alışma sürecindedir. Yetkililerden alınan bilgiye göre, bu transferin temel amacı, mevcut safkan dişi ile genetik olarak uyumlu olan yeni bireyi çiftleştirerek sağlıklı yavrular elde etmektir. Bu birleşme, Türkiye’deki popülasyonun genetik çeşitliliğini artırarak türün geleceği adına umut vermektedir. Yeni gelen birey ile birlikte Bursa Hayvanat Bahçesi’ndeki dev karıncayiyen sayısı dörde ulaşmıştır.

Türkiye’de sadece Bursa Hayvanat Bahçesi’nde bulunan dev karıncayiyen ailesine bir yeni üye daha katıldı.
Dev Karıncayiyenlerin Biyolojik Özellikleri
Anavatanları Orta ve Güney Amerika’nın yağmur ormanları ile çayırları olan dev karıncayiyenler, oldukça özelleşmiş bir beslenme alışkanlığına sahiptir. Dişleri bulunmayan bu canlılar, yaklaşık 60 santimetreye kadar uzayabilen yapışkan dilleri sayesinde günde 30 bine yakın karınca ve termit tüketebilirler. Keskin koku alma duyularıyla tespit ettikleri yuvaları güçlü pençeleriyle parçalayan karıncayiyenler, dillerini dakikada 150 defaya varan bir hızla yuvaya sokup çıkararak beslenirler. Bu eşsiz biyolojik yapıları, onları ekosistemlerinin önemli bir parçası haline getirmektedir.