Ancak, Cilvegözü Sınır Kapısı’na geldiğinde, 1952 yılına ait pasaportuyla geçiş yapmak istediğinde, 5.000 lira döviz alması gerektiği söylendi. Parası olmadığı için geçişi engellenen Neşet Öz, yolundan vazgeçmedi. Tel örgülerden bisikletini atarak Suriye topraklarına geçti. Bisikletini kucaklayarak mayın tarlasını geçip Suriye asfaltına çıkmayı başardı.
Amman’a vardığında mola vererek tanıdıkları ile karşılaştı. Onlar, “Buradan öteye zorlanırsın, bizimle gel” diyerek onu otobüsle Mekke’ye yönlendirdiler. Başta kabul etmese de zorla ikna edilen Neşet Öz, bisikletini Amman’da birine emanet edip hac görevini yerine getirdi.
Dönüş yolunda, bir aksilik nedeniyle otobüsü kaçıran Neşet Öz, Amman’a kadar arabadan arabaya aktarma yaparak bisikletine kavuştu. Ürdün ve Suriye’yi geçtikten sonra, “Nasılsa memleketime gidiyorum” diyerek bisikletiyle Türk hududuna geldi. Ancak, 5.000 liralık döviz almadığı ve kaçak geçiş yaptığı için tutuklandı.
Savcılığa çıkarılan Neşet Öz, “Bu suçsa ben Beytullah’ı görmeye gittim. Gavur olmaya gitmedim, ne yaparsanız yapın” diyerek cezasını kabul etti. Savcının dikkatini çeken bu ilginç yolculuk, gazetelere de yansıdı. Hürriyet Gazetesi, Neşet Öz’ün bisikletli fotoğrafını yayımlayarak haber yaptı. Ailesi, bu durumu gazeteden öğrenip yanına gitse de onu alıp getirmek mümkün olmadı.
27 gün cezaevinde kaldıktan sonra beraat eden Neşet Öz, bisikletiyle evine gönderildi. Uzak akrabaları ve köylüleri, her zaman “Yollarda ölecek, ölüm haberi gelecek” derlerdi. Ancak Neşet Öz’ün vefatı beklenenin aksine oldu. 19 Şubat 1976 sabahı, vefatından bir gün önce köyündeki dört kahveye girip herkese çay ısmarlayan Mehmet Neşet Öz, “Yarın benim bayramım var” diyerek son bir kez herkese veda etti.
Ertesi sabah huzur içinde yatağında vefat eden Mehmet Neşet Öz’ün hikayesi, bir hayalin peşinden gitmenin ne kadar anlamlı olduğunu gösteriyor.