Saraçlık; at koşum takımlarından eğer, kamçı, üzengi, koşum kayışı gibi deri ürünlerinin üretimini yapan zanaat olarak biliniyor. Ancak artık at arabalarının yerini motorlu araçlar alınca saraç dükkanlarının da sayısı gün geçtikçe azaldı. Eskimeye yüz tutmuş mesleklerden biri olan saraçlık, günümüzde küçük dükkanlarda icra edilmeye devam ediyor. Peki bu meslekte dikkat edilmesi gerekenler neler? Bizzat bu mesleği yapan ve bu mesleğe 60 yılını veren İdris ustaya sorduk.
“USTAMIN YANINDA YETİŞMİŞ BİR ELEMANIM”
Saraç Ustası İdris Koç, mesleğe 1965’te çırak olarak başladığını dile getirerek, ustasından çok iş öğrendiğini dile getirdi: “Ustamın yanında yetişmiş bir elemanım. 1965’de çocukken ilkokula giderken ustamın yanına girdim. 1976’ya kadar ustamın yanındaydım. Bu dükkanda kayış üzerine ne istersen yaparız. Deri üzerinden şaplı deri yaparız. Ben ustamdan ne gördüysem, burada ne yapıyorsam onun sayesinde ondan gördüklerimi yapıyorum. Başka benim yetiştiğim yaptığım bir şey yok. Burada onların elleri, göz nuru, baka baka öğrendik. Tarif ederdi öğrenirdik. Burada gördüklerinizin hepsini ben yaptım bak onları öğrendim. Koşum üzerine ne gelirse yaparız.”
“BUNLARIN HER TARAFI EL EMEĞİDİR, PEK MAKİNE İŞİ YOKTUR”
Bir koşumun yapımını anlatan İdris Usta dikkat edilmesi gerekenleri de anlattı: “Deriyi alırız, tezgahın üstüne koyarız, keseriz, dikeriz, şuraya takarız kemer olur, koşum olur, at gelir atın boynuna hamut yaparız. (ürünleri göstererek) Şunlar da hamuttur. Buna hamut derler, şunlar yular, başlık, bak buna biz piyasa başlığı deriz, bunları sipariş üzerine yapıyoruz. Bunlar hep şaplı deriden yapılır. Bunların her tarafı el emeğidir, pek makine işi yoktur. Kırmızı olan bölümleri makinedir. Diğerleri hep elle dikilir, yani 3 günde anca çıkar. Hadi sıkıştırırsan 2 günde, 2.5 günde çıkarsın ama yavaş yavaş olunca şimdi acelesi olmuyor. Eskisi gibi isteyen olmadığı için 3 günde yapıyoruz, vakit geçiriyoruz.”
SARAÇLIK MESLEĞİNİN PÜF NOKTALARI
Bir işlem esnasında saraçlık mesleğinin püf noktaları olduğunu ifade eden İdris Usta, yanık yağda derilere son halini verdiğini şöyle anlattı: “Tabak, camız derisinden bunların hepsi, bildiğin camız derisi. Tabak işler camız derisini, tüylerini yolar şaplar, biz gider şapı oradan alırız. Getiririz burada tezgahımızın üstünde keseriz. Yanık yağa götürürüz. Kuruturuz onu, tavlarız ama. Hemen birden yanık yağın içine atmaz. Ya yumuşak olacak, kuru da olmayacak yumuşakta olmayacak, normal. Yanık yağda yağlarız. Onun işlemleri vardır, işlemlerini yaparız. (ürünleri göstererek) Bak bunların işlemlerini yaparız. Onlar hep bizim düzendir, onlar olmazsa yapamayız bu işi. Onları yaptıktan sonra kayaçları sıralarım. (ürünleri göstererek) Bak şu naylonun içinde kayışlar doludur orada. Ne lazım size? Bir tane hayvanın beline kayış lazım. Bunlar hep hayvana. Çıkarırız oradan, keseriz, tokasını dikeriz, müşterimize veririz.”
“İNSANOĞLU VAR OLDUĞU MÜDDETÇE BU MESLEK BİTMEZ”
Malzeme olarak neler kullanıldığını da anlatan İdris usta, insanoğlu olduğu müddetçe bu mesleğin var olacağını dile getirdi: “(Ürünü göstererek) Şu çizgi, çizmek içindir. Biz buna sızgı deriz. Şu sıyırmak için kullanılır, biz bununla yağı sıyırırız, yumuşatmak içindir bu, deriyi yumuşatır kayışı. İşte öbürleri de şunlar (ürünleri göstererek) hep tığı, şunlar bışkı deriz biz, dişli deriz. İşte bunlar düzenimiz, elimizin düzeni. Bunlar olmadı mı biz bir iş yapamayız. İnsanoğlu var olduğu müddetçe at bitmez. At bitmeyince de bu mesleğe ihtiyaç var. Ama çok kazanacakmışsın az kazanırsın, bu olur, başka bir şey olmaz yani.” >>>Ahmet ÇETİNKAYA