Anahtar Parti Tarım Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Hasan Hüseyin Demiröz, Kanal 3 Genel Müdürü Selcen Dilek Çöygün’ün moderatörlüğünde Kanal3’de yayınlanan Mega Siyaset programının konuğuydu.
Kanal 3 ekranlarında yayınlanan ‘Mega Siyaset’ programının bu haftaki konuğu Anahtar Parti Genel Başkan Yardımcısı Hasan Hüseyin Demiröz’dü. Selcen Dilek Çöygün’ün moderatörlüğünde gerçekleşen programda, Demiröz Türkiye’nin siyasal yapısına dair dikkat çeken değerlendirmelerde bulundu. Demiröz, siyasette yeni olmasına rağmen mevcut yapıya dair net analizler sundu. “Türkiye’de sadece iktidar problemi yok, aynı zamanda muhalefet problemi de var” diyen Demiröz, muhalefetin zayıflığı nedeniyle iktidarın kendine çeki düzen verme ihtiyacı duymadığını ifade etti. “Doğru bir muhalefet olsaydı, iktidar ya düzelirdi ya da değişirdi” diyen Demiröz, Anahtar Parti’nin sadece muhalefet yapmak için değil, doğrudan iktidara talip olarak kurulduğunu belirtti. Konuşmasında sivil toplum kuruluşlarına da değinen Demiröz, Türkiye’deki STK’ların bağımsız hareket edemediğini, çoğunun başında yıllardır aynı isimlerin bulunduğunu ve bu yapıların hükümetle olan organik bağlarını eleştirdi. “25 yıllık odalar, birlikler, başkanlar… Bunlar rastlantı değil; sistematik bir tutukluk var” dedi.
“PARTİMİZ DEVLET PLANLAMA TEŞKİLATI’NI YENİDEN KURMAK İSTİYOR”
Demiröz hükümetle devlet arasında net bir ayrım yapılması gerektiğini vurguladı ve “Devleti yıpratarak iktidar olunmaz. Hükümet geçici, devlet ise 85 milyonun ortak yapısıdır,” ifadeleriyle kurumsal devleti korumanın önemini vurguladı. Tarım alanındaki tecrübeleriyle konuşan Demiröz, çiftçi yaş ortalamasının 58’e çıktığını hatırlatarak, kırsal kalkınmanın bir an önce yeniden planlanması gerektiğine dikkat çekti. “Tarım özelinde konuştuğumuzda mutlu oluyorum. Partimiz Devlet Planlama Teşkilatı’nı yeniden kurmak istiyor. Kalkınma politikaları için merkezi ve bilimsel bir planlama şart” diye ekledi.
“TARIMDA YAPISAL DÖNÜŞÜM ŞART”
Programda Demiröz, Türkiye tarımının temel problemlerine dikkat çekti. Demiröz, çiftçinin günümüzde iki temel sorunla karşı karşıya olduğunu belirtti: Girdiye erişim ve ürünün değerinde satılamaması. Tarım Kredi Kooperatiflerinin kuruluş yasasını hatırlatarak konuşan Demiröz, bu kurumların Cumhuriyetle yaşıt olduğunu ve Atatürk’ün bizzat kurucusu olduğunu vurguladı, “Tarım Kredi Kooperatifi yasası çok açık: Ortaklarına uygun fiyatta girdi sağlar, ürünlerini en iyi fiyata alır. Ama bugün çiftçiye fahiş fiyatla girdi satıyor, ürününü almamak için ise her yolu deniyor” dedi.
TARIMDA DIŞA BAĞIMLILIK GİRDİ MALİYETLERİNİ YÜKSELTİYOR
Demiröz, Türkiye’nin gübrede yüzde 95, petrolde ise yüzde 88 dışa bağımlı olduğunu belirterek, bu durumun girdi maliyetlerini artırdığını ve çiftçiyi köylerde “ayaklı bankacılık” yapan kişi ve kurumlara muhtaç bıraktığını söyledi. Bu sistemin sürdürülemez olduğunu belirten Demiröz, şu sözleriyle dikkat çekti: “Üretici ürününü hasat zamanı düşük fiyata satıyor, sonra birileri bu ürünleri depolarda stokluyor, aylar sonra fiyatlar yükseliyor. Çiftçinin dahil olmadığı bir sistem, çiftçiye zarar veriyor.” Geçtiğimiz yıl TMO’nun buğday alım politikalarını da eleştiren Demiröz, TMO’nun hasat sonrası fiyat açıklamasını adaletsizlik olarak değerlendirdi: “Afyon, Konya gibi bölgelerde çiftçi 6-7 liradan buğdayını sattı. TMO yalnızca %10-11’lik kısmı aldı, geri kalan ürünü almadı. İki ay sonra 10,5 TL fiyat açıkladı. Bu çiftçiye reva mı?”
ÇÖZÜM: KOOPERATİFLE PLANLI ÜRETİM VE ARAZİ YÖNETİMİ
Tarım politikalarının yeniden yapılandırılması gerektiğini savunan Demiröz, çözüm önerilerini şöyle sıraladı: Kooperatifler çiftçiye doğrudan ve uygun fiyata girdi sağlamalı, hasat sonrası da ürünü değerinde satın almalı. Arazilerin toplu yönetimi sağlanmalı, fakat mülkiyet çiftçide kalmalı. Arazi mirasla bölünüp küçülürken, kooperatifler toplulaştırma yoluyla değil, birlikte üretim modeliyle üreticiyi desteklemeli. Kooperatif modeli ile hem üretim maliyetleri düşmeli hem çiftçiye gerçek kâr bırakılmalı. “Çiftçiden sonra yükselen fiyatlarla oluşan enflasyonun bedelini yine çiftçi ödüyor. Buna bir son vermek gerekiyor,” diyen Demiröz, Anahtar Parti’nin tarım politikalarının odağına üreticiyi koyduğunu ve kooperatif sistemini yeniden işler hale getirmek istediklerini söyledi.
“ÇİFTÇİ KAR EDEBİLİRSE ENFLASYON SORUNU ÇÖZÜLÜR”
Hasan Hüseyin Demiröz, Türkiye’nin tarım politikaları ve çiftçilerin yaşadığı mali zorluklar üzerine çarpıcı açıklamalarda bulundu. Demiröz, gübre ve mazot fiyatlarındaki artışa dikkat çekerek, çiftçilerin bu yüksek girdi maliyetleriyle nasıl ayakta kalabileceği sorusuna çözüm önerileri sundu. Demiröz, son yıllarda artan girdi maliyetlerinin çiftçiyi olumsuz etkilediğini belirtti. Gübre ve mazot fiyatlarının, enflasyona paralel olarak arttığını ancak çiftçilerin ürünlerini düşük fiyatlarla satmak zorunda kaldığını söyledi. Bu durumun çiftçilerin kar etmesini engellediğini vurgulayan Demiröz, şu sözlerle sorunun kaynağına dikkat çekti: “Gübre ve mazot fiyatları arttı, ama çiftçi o ürünü 7 liraya satıyor. 20 yıldır hatta AK Parti hükümeti öncesinde Ziraat Bankası’nın verdiği kredilerin üzerine faiz eklenerek çiftçiye kredi veriliyordu. Ancak bu yapının çiftçinin kar edebilmesine imkân vermediğini görüyoruz.”
“KOOPERATİF SİSTEMİYLE ÇİFTÇİYE DESTEK ŞART”
Demiröz, çiftçilerin kar edebileceği bir ortam yaratmak için ürün alım garantilerinin sağlanması gerektiğini belirtti. Kooperatiflerin, çiftçilere girdilerin uygun fiyatlarla sunulması ve ürün alım garantisinin verilmesi gerektiğini savundu. Bu şekilde, çiftçinin ürününü satarken enflasyon nedeniyle zarar etmesinin önüne geçilebileceğini söyledi: “Çiftçi kar edebileceği bir düzeye gelirse, girdi maliyetlerinin yüksekliği çok da önemli olmayacaktır. Çiftçi yaşamını sürdürebilirse, bu durum ekonomiye de yansıyacaktır. Ama şu anda, çiftçinin girdi maliyetleri yüksek, ama aldığı fiyatlar düşük.”
FAİZ YÜKSEKLİĞİ VE EKONOMİK ZORLUKLAR
Türkiye’nin son yıllarda faiz oranlarının arttığını belirten Demiröz, hükümetin faiz oranlarını düşürebilmek için uyguladığı politikalara rağmen ekonomik büyüme oranlarının düşüş gösterdiğini ifade etti. Sanayicinin yurtdışına kaçtığını, çiftçilerin ise tarımdan uzaklaşıp şehirlerde iş aramaya başladığını söyledi: “Faiz yükselecek dediler, ama hala kaybediyoruz. Ekonomi küçülüyor, büyüme rakamları geriye gidiyor. Sanayici Mısır’a kaçıyor, çiftçi ise araziyi bırakıp şehirde iş arıyor. Sosyal dokumuz bozuluyor, ahlak bozuluyor.” Demiröz, bu sorunların çözülmesi için devletin uzun vadeli planlar yapması gerektiğini ve önceden görülen sorunlara göre tedbirler alması gerektiğini söyledi. Devletin planlama yaparak hem tarımı hem de ekonomiyi sağlıklı bir şekilde yönlendirebileceğini belirtti.
OSMANLI TARIM YASALARI VE KOOPERATİF MODELİ
Hasan Hüseyin Demiröz, geçmişten günümüze uygulanan başarılı tarım modellerine de dikkat çekti. Osmanlı dönemine ait tarım yasalarının hala örnek alınabileceğini söyleyen Demiröz, Avrupa ve İsrail’in bu yasaları yıllardır uyguladığını belirtti. Osmanlı’nın tımarlı spahi sistemini örnek gösteren Demiröz, bu sistemin tarım ve üretimde nasıl verimlilik sağladığını açıkladı: “Osmanlı’da, arazi Devlet’e ait olup, çiftçinin yönetim hakkı vardı. Tımarlı spahi, çiftçinin tüm ihtiyaçlarını karşılıyordu. Tohumdan sabana, depolama alanlarına kadar her şey koordine ediliyordu. Bu model günümüzde de geçerli olabilir.” Demiröz, devletin bu şekilde çiftçiye dair bir düzenleme yaparak tarımda verimliliği artırabileceğini ve tüm ekonomik yapıyı denetleyebileceğini savundu.
50 YILLIK PLANLARLA TARIMA DÖNÜŞÜM
Anahtar Parti, tarım politikalarındaki yapısal sorunları çözmek için uzun vadeli bir strateji belirlemeyi hedefliyor. Demiröz, çiftçilerin mevcut maliyet enflasyonuyla başa çıkabilmesi için, devletin doğru politikalarla kooperatifleri destekleyerek, üretim süreçlerini yeniden yapılandırması gerektiğini belirtti. “Tarımsal kalkınmayı sağlamak için sadece kısa vadeli çözümlerle değil, 50 yıllık 100 yıllık planlarla hareket etmemiz gerekiyor. Devlet planlamalı, yasa koyucu önceden öngörü yaparak politikaları düzenlemeli.” Demiröz’ün açıklamaları, Türkiye’nin tarım politikasında köklü bir dönüşümün gerektiğini bir kez daha gözler önüne serdi.
“TARIMDA DIŞA BAĞIMLILIĞI AZALTMAK İÇİN DEVLET ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYMALI”
Hasan Hüseyin Demiröz, Türkiye’nin tarım sektöründeki dışa bağımlılığı ve yüksek girdi maliyetlerine dikkat çekerek, devletin tarım politikalarında köklü bir değişim yapması gerektiğini vurguladı. Demiröz, Türkiye’deki tarım sektörünün karşı karşıya olduğu sorunları ve çözüm önerilerini paylaşırken, özellikle gübre fiyatlarındaki artışa ve ithalata bağımlılığa dikkat çekti. Tarımda girdi maliyetlerinin yüksekliğinin çiftçilerin yaşamını sürdürebilmesini zorlaştırdığını belirten Demiröz, hükümetin tarıma yaptığı kredilerin yeterli olmadığını ifade etti: “Geçen sene tarımda 550 milyar TL kredi kullandırıldı. Ancak bu kredilerin ne kadarının gerçekten tarımın ihtiyaçlarına uygun kullanıldığını sorgulamak gerekiyor. Devlet, zaten finansmanı sağlıyor ama çiftçiye yansıyan girdi maliyetleri hala çok yüksek.”
GÜBRE FİYATLARINDAKİ FARKLAR VE ARACILARIN ROLÜ
Demiröz, gübre fiyatlarının çok yüksek olduğuna ve çiftçilerin bu maliyetlerle başa çıkamadığına değindi. Özellikle yurt dışından gübre getiren büyük çiftçilerin, düşük fiyatlarla girdi temin ederken, küçük çiftçilerin daha yüksek fiyatlar ödemek zorunda kaldığını belirtti. Tarımda dışa bağımlı olmanın, aracıları ve tüccarları kârlı hale getirdiğini söyleyen Demiröz, bu sorunun çözülmesi için devletin doğrudan müdahale etmesi gerektiğini savundu: “Şu an güçlü sermayesi olan büyük çiftçiler, yurt dışından gübreyi 12-13 liraya getirebiliyor. Ancak çiftçi, aynı gübreyi 19 liradan almak zorunda kalıyor. Arada kalan fark, tüccarların cebine giriyor. Bu durum, tarım sektöründe bir cinayet anlamına geliyor.” Demiröz, Türkiye’nin gübrede dışa bağımlılığını azaltmak için devletin, gübre ithalatçılarından bağımsız bir şekilde çiftçiye uygun fiyatlarla gübre temin etmesi gerektiğini söyledi. Aynı zamanda, bu tür aracıların ortadan kaldırılmasının gerektiğini vurguladı.
“TARIMDA KISA VADELİ ÇÖZÜMLER YETERSİZ”
Hasan Hüseyin Demiröz, Türkiye’nin tarım sektöründe kısa vadeli çözüm arayışlarının yetersiz kaldığını belirtti. Tarımın uzun vadeli planlar gerektirdiğini söyleyen Demiröz, bunun için devletin daha sağlam ve sürdürülebilir stratejiler oluşturması gerektiğini ifade etti: “Tarım, uzun vadeli bir süreçtir. Yeşil bitkilerin ekilmesi ve ürünün hasat edilmesi belli bir zamanı alır. Ancak kısa vadeli çözümlerle bu sektörde kalıcı bir gelişim sağlanamaz. Tarım ekonomisinin altyapısı, sanayiden önce gelir ve sürdürülebilir büyüme ancak doğru planlamayla mümkün olur.” Demiröz, Türkiye’nin tarımda dışa bağımlılığını azaltarak, ülke ekonomisinin yeniden canlanması gerektiğini vurguladı. Türkiye’de 3 milyon çiftçinin bulunduğunu ve bu çiftçilerin ailesiyle birlikte yaklaşık 20 milyon kişiye istihdam sağladığını belirten Demiröz, bu paydaş sayısının, tarımın ülke ekonomisindeki önemini gösterdiğini söyledi. >>>Haber Merkezi