Yıl 1978-79 gibiydi. Ülkemizde sağ sol davası almış başına gidiyordu. Bizler de gencecik çocuklardık. İlk defa Edip AKBAYRAM’ı canlı olarak İzmir Fuarı’nda seyretme mutluluğuna erişmiştim. Sahneye çıktığında zayıf ve çelimsiz bir fiziksel yapıdaydı. Şarkılarını harika sesi ile nefis ve benzersiz yorumunu katarak söylüyordu. Gencecik yüreğimize dokunuyordu şarkılarıyla. O günkü İzmir Fuarı günlerinde sahneye birçok sanatçı çıkardı. Kadroda birçok meşhur ses sanatçısı olmasına rağmen beni en çok sesi, yorumu ve şarkılarıyla Edip AKBAYRAM etkilemişti. O günden beridir zevkle dinlemeye devam ediyorum, ölünceye kadar da dinleyeceğim…
Halkın sanatçısıydı, o kadar sanata kendini adamıştı ki kızının adı “Türkü” idi. O günlerin deyimiyle devrimci olarak bilinirdi. Ama sağcısı, solcusu herkes severdi ve dinlerdi. 12 Eylül dönemi mağdurlarından olduğunu hatırlıyorum.
Hayâli doktor olmakmış. Çocuk felci nedeniyle sakat olan bacağını iyileştirmeyi düşlermiş hep. Üniversite sınavına girerek Diş Hekimliğini kazanmış. 1970 yılında birinci olmuş.
Kendim Ettim Kendim Buldum, Aldırma Gönül, İşte Gidiyorum Çeşmi Siyahım, Hakim bey, Sen Benden Gittin Gideli, Haberin Var mı?, Deniz Üstü Köpürür, Sevda Kuşun Kanadında, İstanbul, sonraları Güzel Günler Göreceğiz…Ama benim favorim “Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz”dır.
Edip AKBAYRAM önceki gün vefat etti ve hayatı boyunca söylediklerini bırakıp gitti. SEVGİ, BARIŞ, DOSTLUK, KARDEŞLİK… Söyledikleriydi….
Allah Rahmet Eylesin, Mekanın Cennet olsun Büyük Sanatçı…