Sis, sanayi bölgeleri ve yoğun şehirleşmenin olduğu alanlarda toksik bir kalkan oluşturuyor. Uzman Doktor Mehmet Sinan Bodur, sisli havalarda havadaki nem oranının artmasıyla birlikte PM10 ve PM2.5 olarak adlandırılan zararlı partiküllerin su buharıyla etkileşime girdiğini belirtti. Özellikle kan dolaşımına kadar sızabilen bu küçük parçacıklar, solunum yolu hastalıkları başta olmak üzere genel sağlık üzerinde ciddi hasarlar bırakabiliyor. İstanbul gibi büyükşehirlerde kış aylarında sıkça görülen bu durum, kirli havanın çökmesiyle daha tehlikeli bir hal alıyor.

ON BİNLERCE CAN ALMIŞTI
Sis ve hava kirliliği birleşiminin yol açtığı felaketlere değinen Uzman Doktor Bodur, 1952 yılında Londra’da yaşanan trajik örneği hatırlattı. Rüzgarın kesilmesi ve yoğun kömür kullanımıyla oluşan kirliliğin sisle birleşmesi sonucu, resmi rakamlara göre bir hafta içinde yaklaşık 6 bin, bazı araştırmalara göre ise 10 bine varan ölüm gerçekleşmişti. On binlerce insanın hastanelere başvurduğu bu tarihi olay, sisli havalarda biriken zehirli gazların ne kadar ölümcül olabileceğini kanıtlar nitelikte. Ankara ve çevresinde de benzer hava durgunluklarının yaşandığı günlerde risk faktörünün arttığı ifade ediliyor.
UZMANLARDAN HAYATİ UYARI: DIŞARI ÇIKMAYIN!
Göğüs hastalıkları profesyonelleri, hava kalitesinin düştüğü sisli günlerde özellikle yaşlıların, çocukların ve kronik solunum yolu hastalığı olanların mümkün olduğunca sokağa çıkmamasını öneriyor. Hava kalitesinin artırılmasının sadece bireysel değil, idari bir zorunluluk olduğunu vurgulayan uzmanlar, toplumun ortak bir sorumlulukla hareket etmesi gerektiğini hatırlatıyor. Soluduğumuz havanın kalitesini korumak, gelecekte yaşanabilecek kitlesel sağlık krizlerinin önüne geçmek için kritik önem taşıyor.
