Siyaset teorisi profesörü Herfried Münkler tarafından kaleme alınan analizde, Türkiye’nin yeni güç dengesi olduğu savunuldu. Analizinde Prof. Münkler, Orta Doğu’da fark edilmeden güç kaymaları yaşandığını yazdı ve “Türkiye, etkisini Suriye’nin ötesine, güneye doğru genişletti ve Avrupa’dan uzaklaşarak Orta Doğu’nun yeni hegemonik gücü olma yoluna girdi” dedi.
Münkler’e göre Türkiye, bu şekilde “Osmanlı İmparatorluğu döneminde Birinci Dünya Savaşı sonuna kadar oynadığı role geri dönüyor”. Türkiye’nin AB’ye alınmamasıyla birlikte tarihin tekerrür ettiğini öne süren Münkler, Türkiye’nin hâlâ NATO üyesi olduğu, ancak Avrupa müttefikleriyle uyumlu olmayan bağımsız bir bölgesel güç politikası izlediğini, sonuç olarak, NATO’nun güneydoğu kanadının zayıfladığını savundu.
Berlin Humbold Üniversitesi’nde ders veren Profesör Münkler’e göre, Finlandiya ve İsveç’in katılımıyla NATO’nun merkezi kuzeybatıya kaydığı için bu durum Rusya-Ukrayna savaşının seyrini de etkileyecek.
Rusya ve İran: Büyük kaybedenler
Münkler analizinde Gazze Barış Planı’nın kaybedenlerine de yer veriyor ve en büyük kaybedenin Rusya ve İran olduğunu iddia ediyor. 2024 sonunda Beşar Esad’ın devrilmesiyle Rusya’nın Suriye’deki en önemli müttefikini yitirdiğini, İsrail ile Hamas arasındaki ateşkeste de hiçbir rol oynamadığını hatırlatan Münkler, Rusya’nın Orta Doğu’daki konumunun ciddi biçimde zayıflamış olduğuna dikkat çekti.
Münkler, uzun zamandır bölgesel hegemonya hedefi güden İran’ın ise yalnız kaldığı değerlendirmesini yaparak analizine şöyle devam etti: “Artık mesele eski Doğu-Batı çekişmesi değil, gelecekte bölgede kimin söz sahibi olacağı. İran mı, Türkiye mi, Suudi Arabistan mı, yoksa Mısır mı? Ve İsrail, bu yeni güç dengeleriyle nasıl uyum sağlayacak?”
“Eski Orta Doğu çözülüyor”
2020’de İsrail ile Körfez ülkeleri arasında imzalanan İbrahim Anlaşmaları ile Suudi Arabistan’ın da katılacağı beklentisiyle, İsrail’in muhafazakâr Sünni monarşilerle bir eksen kurmak istediğini anlatan Münkler, “İran’daki mollaların, Suriye’de Esad rejimi, Lübnan’da Hizbullah, Gazze’de Hamas ve Yemen’de Husiler’i harekete geçirerek Filistin meselesini politik bir araç olarak kullandığını da” ifade etti.
Münkler, bu güçler zayıfladığı için, İran’ın hegemonya hedefinin şimdilik imkânsız göründüğü değerlendirmesinde bulundu.
ABD ve İsrail kazandı mı?
İsrail’in de kaybedenler arasında olduğunu iddia eden Münkler, “İsrail askerî olarak kazandığı her şeyi, Gazze Savaşı’nın görüntüleriyle politik itibarını kaybederek geri verdi” diyor.
Münkler, Avrupa ülkelerinin çoğunun, Gazze Savaşı sürecinde İsrail’den uzaklaştığını, Küresel Güney’de ise İsrail’in, dünya siyasetinin “kötü adamı” haline geldiğini hatırlatıyor. Münkler şunları yazdı: “Gerçek kazanan ABD gibi görünebilir, ama bu da ancak Trump’ın Orta Doğu’da kalıcı bir varlık göstermesiyle mümkün olurdu ki, bu pek olası değil. Trump, Avrupa’ya karşı gösterdiği güvenilmez tavrı burada da sürdürecektir. Bu nedenle onun üzerine istikrarlı bir bölgesel düzen kurulamaz. Korkulan şu: Ortadoğu’daki hegemonya çatışmaları kalıcı bir yapısal unsur haline gelecek. Türkiye ve İran, Mısır ve Suudi Arabistan, arada bir yerde İsrail, hepsi nüfuz alanları için mücadele edecek.” Bu mücadelenin sürdürülebilmesi için silahlanmanın artacağı öngörüsünde bulunan Münkler, bu tablonun kalıcı bir barışı göstermediğini vurguluyor. Münkler’e göre, Avrupa Orta Doğu konusunda tek sesle konuşamıyor. Bölgenin politik yapıları çözülüyor ve büyük aktörlerden hiçbiri, yerine neyin geçeceğine dair net bir fikre sahip değil.