Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

AKÜ’de İsrail ve Filistin gündemi

Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, Tarih Topluluğu ve Genç Kızılay Topluluğu tarafından “Gazze Ekseninde Dünden Bugüne İsrail ve Filistin Paneli” düzenlendi.

Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, Tarih Topluluğu

İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Güler başkanlığında gerçekleştirilen panele; sivil toplum kuruluşları başkan ve temsilcileri, akademik ve idari personel ile öğrenciler katıldı.

“SOYKIRIMIN BİR DAYANAĞI YOK”


Panelde ilk olarak, AKÜ Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Ramazan Hüseyin Biçer, “Tarihte Yahudilik ve Arz-ı Mev’ûd Meselesi” başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. Tarihsel ve insani açıdan bakıldığında hiçbir soykırımın meşru gösterilemeyeceğini vurgulayan Biçer, İsrail veya Yahudi teolojisi perspektifinden bakıldığında ise Tevrat’ta geçen metinlerin bu tür eylemlere gerekçe olarak sunulabildiğine dikkat çekti. Biçer, “Filistin’de yaşananlara baktığımızda bir anlam veremiyoruz. İnsanların, kadınların, bebeklerin hatta hayvanların katledildiğine tanık oluyoruz. İsrail’in tarihini ve dini metinlerini incelediğimizde, Yahudilerin Filistin bölgesine göçlerinden bugüne kadar yaşanan olayların ve bu soykırımın çeşitli dayanaklarının olduğunu görüyoruz. Zira Tevrat’ta, çok sayıda katliamı teşvik eden, bebekleri ve hayvanları bile öldürmeyi mübah sayan, hatta emreden ifadeler bulunmaktadır” dedi. Yahudi teolojisinin en birincil meselesinin Arz-ı Mev’ûd (Vadedilmiş Topraklar) olduğunu kaydeden Biçer, “Yahudiler, inançlarının merkezine Arz-ı Mev’ûd meselesini almaktalar. Yahudilikte üstün ırk düşüncesi var. Bugünkü İsrail’in birincil yasa kitabı olarak gördüğü Tanah’ta üstün ırk düşüncesine dair metinler açık biçimde yer almaktadır. Bu ifadeler bugün yaşanan hadiseleri açıklayabilmek adına çok önemli” diye konuştu.

“İNGİLTERE, YAHUDİ DEVLETİ KURULACAĞINI TAAHHÜT ETTİ”


AKÜ Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Ayşe Aydın ise “Balfour Deklarasyonu ve İsrail Devletinin Kuruluşuna Giden Süreç” başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. Aydın, sunumunda Filistin’de bir Yahudi devleti kurma fikrinin ortaya çıkışından günümüze kadar süregelen çatışma ve insanlık dışı uygulamalara dikkat çekti. Aydın, 2 Kasım 1917’de yayımlanan Balfour Deklarasyonu ile İngiltere’nin, dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın Yahudilere her türlü imkânı sağlayacağını ve Filistin’de bağımsız bir Yahudi devleti kurulmasını destekleyeceğini taahhüt ettiğini belirtti. İngiltere’nin yanı sıra Fransa, Amerika, Japonya, İtalya ve Sırbistan gibi ülkelerin de deklarasyona destek verdiğinin altını çizen Aydın, 1920 San Remo Konferansı ile İngiltere’nin bölgedeki etkinliğinin arttığını, 1922’de Milletler Cemiyeti kararıyla Filistin’de İngiliz mandaterliğinin ilan edildiğini belirtti. Bu sürecin Yahudi devleti kurulmasının önünü açtığını ve süreci hızlandırdığını vurgulayan Aydın, bu dönemde çok sayıda Yahudi terör örgütünün kurulduğunu ve bunların tamamının Dünya Siyonist Teşkilatı ile bağlantılı olduğunu dile getirdi. Aydın, Müslüman Arapların da bağımsızlıklarını kazanmak için örgütlenmeye çalıştıklarını ancak ortak bir çatı altında birleşemedikleri için etkili olamadıklarını kaydetti.

“FİLİSTİN MESELESİ, DÜNYANIN EN ACI KONULARINDAN BİRİ”

AKÜ İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Güler ise Gazze ve Filistin meselesinin, Türkiye’nin ve dünyanın en sıcak ve en acı verici konularından biri olduğunu belirterek, konunun doğru anlaşılması gerektiğini söyledi. Prof. Dr. Güler, “Bağımsız Filistin Devletine Giden Yol” başlıklı sunumunda, bölgedeki demografik yapıya dikkat çekti. Filistin’de yaşayan nüfusun büyük çoğunluğunu Arapların oluşturduğunu belirten Güler, “Bugün de bölgede Müslüman Araplar, Ortodoks ve Katolikler ile diğer dinlere mensup Araplar yaşamaktadır. Finikeliler ve Romalılardan kalan eski toplumların izleri de hâlâ mevcut. Bölgede hatırı sayılır sayıda Türk, Çerkez, Kürt, Ermeni, Latin ve göçle gelen Hristiyanlar da bulunmaktadır” dedi.

“ARZ-I MEV’ÛD PROPAGANDASINA ESİR OLMAMAK GEREKİR”

Güler, bölgedeki Yahudi nüfus artışını ise göç ve teşviklerle açıklayarak, “Doğu Avrupalı Yahudiler, yıllık geliri 30 bin doların üzerinde olan İsrail’e taşındığında evleri, işleri ve altyapıları hazır oluyor. Amerika’daki Yahudiler de bu süreçte destek sağlıyor. Böylece Filistin’de nüfus dengesi sağlanıyor” ifadelerini kullandı. Ayrıca Güler, Arz-ı Mev’ûd tartışmalarına değinerek, “Tarihin hiçbir döneminde Nil’den Fırat’a uzanan bir Yahudi devleti kurulmamıştır ve bundan sonra da kurulmayacaktır. Kurulan İsrail devleti, tarihî kaynaklarda Hz. Süleyman ve Hz. Davud’a ait bir bölgede yer almakta; günümüz Filistin sınırının biraz kuzeyinde ve güneyinde, az da Ürdün şerit hattına doğru uzanan bir alandadır. Bu nedenle Arz-ı Mev’ûd propagandasına esir olmamak gerekir” diye konuştu. Panel, soru cevap bölümünün ardından sona erdi.

Verified by MonsterInsights