Karagül, 81 ilde eş zamanlı olarak seslerini duyurduklarını belirterek, mevcut uygulamaların hem sağlık çalışanlarını hem de vatandaşları olumsuz etkilediğini vurguladı.
Son bir yılda aile sağlığı merkezlerine gelmeyen kayıtlı nüfus nedeniyle katsayıların düşürüldüğünü, objektif kriterlere dayanmayan memnuniyet uygulamaları yüzünden hekimlerin kendi kontrolleri dışındaki nedenlerle gelir kesintileriyle karşı karşıya kaldığını ifade eden Karagül, yoğun poliklinik yüküne rağmen binlerce veri girişi, telefon takibi ve idari işlemin hekimlerden beklendiğini söyledi. Bu durumun hekimlik için ayrılan zamanı giderek azalttığını dile getirdi.

Ücretlerin önemli bir bölümünün öngörülemez performans kriterlerine bağlandığını kaydeden Karagül, hastalık ve izin gibi en temel insani durumlarda dahi ciddi gelir kayıpları yaşandığını belirtti. Aile hekimliğinde taban ödeme oranının yüzde 35’te kaldığını, ikinci ve üçüncü basamakta ise bu oranın yüzde 72 seviyesinde olduğunu hatırlattı. Daha önce “nüfus düzenlemesiyle ücretler düşmeyecek” denmesine rağmen sahada bunun karşılığının görülmediğini, kesinti doğuran yeni kriterlerin devreye alındığını söyledi. Kamudaki yüksek vergi yükünün de bu kayıpları artırdığını ekledi.
Aile hekimlerine kolluk kuvvetlerinin sorumluluğunda olan süreçler üzerinden de yük bindirildiğini ifade eden Karagül, “Hakkında arama kararı bulunan ya da uzun süredir başvurmayan kişilerin bulunamaması nedeniyle gelir kesintisi uygulanıyor. Bizler hekimlik yapmak istiyoruz, hafiyelik değil” dedi.
Artan iş yükünün çalışanların iş doyumunu azalttığını, bunun da tükenmişliğe yol açtığını belirten Karagül, tükenmişliğin en kritik boyutlarından birinin duyarsızlaşma olduğunu söyledi. Duyarsızlaşmış bir sağlık çalışanından ne vatandaşın ne de idarenin nitelikli hizmet bekleyemeyeceğini vurgulayan Karagül, yetişmiş insan gücünün tüketilmesinin ülke için ciddi bir kaynak kaybı olduğunu ifade etti.
Sağlık Bakanlığı’nın “Üreten Sağlık” vizyonuna da değinen Karagül, bu yaklaşımın değerli olduğunu ancak çalışanını tüketen bir sistemle üretkenliğin sağlanamayacağını dile getirdi. Açıklamasını, “Hekimi hastadan uzaklaştıran uygulamalar kaldırılmalı, sahada çalışan aile hekimlerinin katkısıyla adil ve öngörülebilir bir sistem kurulmalı. Bırakın hekimlik yapalım” sözleriyle tamamladı.
