Eskiden mahalle aralarında, düğünlerde ya da bayramlarda efeler özel giysilerini kuşanır; heybetli ve ağırbaşlı duruşlarıyla zeybek ve kılıç-kalkan oyunlarını sergilerdi. Afyonkarahisar’ın beldelerinde oynanan “kırık havalar” ise belirli ritmik kurallar çerçevesinde icra edilir. Örneğin 9/8’lik aksak usuldeki “Hezin Hezin Gir Kapıdan” adlı türkü eşliğinde, oyuncular şimşir kaşıklarıyla ritim tutarak sade ve asil figürlerle sahne alırlar.
Kuralları Olan Bir Oyun Geleneği
Bu geleneksel oyunlarda, kesin kurallar söz konusudur: Oyuncular hoplamaz, zıplamaz; dizleri aşırı bükmez; göbek ya da gerdan oynatmaz. Gövde dik durur, hareketler yumuşak ve ritmiktir. Eller ve dizler arasında uyum içinde yapılan küçük ama etkili figürlerle oyun sürdürülür. Oyunu hem erkekler hem de erkek kıyafetiyle kadınlar icra eder.
Türkülerde Sevda, Ağırlık ve Zarafet Var
Afyonkarahisar’ın halk oyunlarına eşlik eden türküler de bölgenin ruhunu yansıtır. “Haydi Güzelim” gibi zeybek havaları, yiğitliğin ve zarafetin sembolüdür. “Dam Başına Asa Koymuş” ve “Hezin Hezin Gir Kapıdan” gibi türkülerde ise sevda, ayrılık, bekârlık sitemi ve halkın iç dünyası dile getirilir. Özellikle “Fadik Türküsü”, hem ezgisi hem sözleriyle halk arasında özel bir yere sahiptir.
Kültürel Bir Miras Yaşatılıyor
Afyonkarahisar’da halk oyunları, sadece geçmişin izlerini taşımakla kalmıyor, aynı zamanda bugünün kültürel mirasını da şekillendiriyor. Genç kuşaklar tarafından öğrenilen ve yaşatılan bu oyunlar, yöre halkının kimliğini oluşturan değerli birer miras niteliğinde.
“Gezsen Afyon, Dinlesen Bir Türküsünü, Oynasan Bir Zeybeğini…”
Afyonkarahisar’da halk oyunları, bir eğlenceden çok daha fazlasını ifade ediyor: Toplumsal hafızayı, kültürel sürekliliği ve geçmişten bugüne taşınan bir Anadolu geleneğini…
İşte bu yüzden, Afyonkarahisar’ı anlamak için sadece gezmek yetmez; bir türküsünü dinlemek, bir zeybeğini izlemek gerekir.