Toplumsal Dönüşümün Yeni Aktörü: Yapay Zeka
Teknoloji dünyasının son yıllardaki en önemli gündem maddesi olan yapay zekâ, bilim kurgu alanından çıkarak ekonomi, eğitim ve sanat gibi hayatın her alanını kökten dönüştüren somut bir güç haline geldi. Uluslararası Sanayici İş Kadınları Derneği Danışma Kurulu Üyesi ve teknoloji uzmanı Ecehan Ersöz, bu sürecin getirdiği fırsat ve risklere dikkat çekti. Ersöz, ChatGPT gibi dil modelleri ve otonom teknolojilerin insan-makine etkileşimini yeni bir seviyeye taşıdığını belirterek, “Veri, artık çağımızın petrolü değil; sinir sistemidir. Veri-politika-etki üçgeninde denge kurulabilirse, dijital toplum daha adil ve özgür bir geleceğe ilerleyebilir. Aksi hâlde, yapay zekâ yalnızca bir teknolojik devrim değil; sosyolojik bir kırılma oluşturabilir” ifadelerini kullandı.
Kilometre Taşları ve ‘Yapay Zeka Kışı’ Deneyimi
Ecehan Ersöz, yapay zekânın günümüzdeki konumuna ulaşırken geçtiği tarihsel sürece de ışık tuttu. 1956’da Dartmouth College’da John McCarthy liderliğinde düzenlenen konferansı yapay zekânın “doğum anı” olarak nitelendiren Ersöz, 1997’de satranç ustası Garry Kasparov’un IBM’in Deep Blue adlı bilgisayarına yenilmesini ve 2012’deki derin öğrenme devrimini önemli kilometre taşları olarak sıraladı. Ancak bu yolculuğun kesintisiz bir başarı öyküsü olmadığını, 1974-1980 yılları arasında yaşanan ve “yapay zekâ kışı” olarak bilinen dönemde, beklentilerin karşılanamaması sebebiyle araştırma fonlarının kesildiğini hatırlattı. Ersöz, bu sürecin insanın zihnini de yeniden tanımladığını ve insan ile yapay zekâ çıktılarının birleşiminin “nükleer füzyon” gibi yepyeni sonuçlar doğurduğunu ekledi.
Yapay Genel Zekâ Ufkunda Stratejik Hazırlık Vurgusu
Geleceğe yönelik öngörülerini de paylaşan Ersöz, “Yapay genel zekâ artık bilimkurgu değil, stratejik bir gerçekliktir” diyerek, insan zekâsını aşma potansiyeli taşıyan süper zeka ve “singularity” (tekillik) gibi kavramların sinyallerinin alınmaya başlandığını ifade etti. Bu gelişmelere hazırlıksız yakalanmanın iş gücü krizleri, kimlik bunalımları ve siber distopyalar gibi ciddi sorunlara yol açabileceği uyarısında bulundu. Küresel ölçekte stratejiler geliştirmenin önemini vurgulayan Ersöz, “Yapay zekâ çağında belki de en kritik sorumuz şu olmalı: Biz hâlâ gerçek anlamda düşünebiliyor muyuz? Jules Verne’in hayal gücü bugün hâlâ bize lazım. Ama bu kez hayal kuran sadece insanlar değil, makineler de işin içinde” diyerek sözlerini tamamladı.