Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Afyon’un dağında bir aile, doğaya ve ata topraklarına sarılıyor

“Dedem vermedi, biz de sahip çıktık” Afyonkarahisar’ın Şuhut ilçesine bağlı

“Dedem vermedi, biz de sahip çıktık”

Afyonkarahisar’ın Şuhut ilçesine bağlı Dadak köyünün “Dipsiz” mevkiinde yaşayan İsmail ve İlyas Dadak, nam-ı diğer Pala Dayı, ailesiyle birlikte 15 yılı aşkın süredir doğayla iç içe bir yaşam sürüyor. Kardeşleriyle birlikte kurduğu bu doğal yaşam düzeni hem köy kültürüne hem de organik tarıma örnek niteliğinde.

“Buraları zamanında dedeme çok para teklif etmişlerdi” diyen Pala Dayı, dedesinin ileri görüşlülüğüyle bu toprakları elden çıkarmadığını vurguluyor: “Dedem ‘Torunum tombalağım buraya ileride yayla yaparlar’ diyerek vermemiş. Nur içinde yatsın.”

BİRLİKTE YAŞAMANIN GÜCÜ

Altı kardeşten oluşan geniş aile, 1997 yılında babalarının vefatından sonra daha da kenetlenmiş. “Çok zor zamanlardan geçtik. Gurbette çalıştık. Sonu yok dedik ve atadan kalan topraklara yöneldik” diyor Pala Dayı. Büyükbaşla başlayan hayvancılık serüvenleri, dedelerinin mesleği olan koyunculuğa dönmüş. Yaklaşık 5-6 yıldır yaylada koyun yetiştiriciliği yapıyorlar. Çocuklarını şehir yaşamından uzak tutmak ve doğayla bağ kurmalarını sağlamak için de buradalar: “Çocuklarımız enik, kuzu, köpek arasında büyüsün istiyoruz. Hatta bizden önce onlar gelmek istiyor yaylaya.”

SUYU BULDULAR, ŞİMDİ GÜNEŞ ENERJİSİ BEKLİYORLAR

Pala Dayı, en büyük sıkıntılarının su olduğunu ancak bir yıllık çabayla sondajdan su çıkardıklarını söylüyor. Şimdi aynı sıkıntıyı elektrik konusunda yaşıyorlar: “Güneş enerjisi panel desteği olursa çok büyük kolaylık olur. Elektrik direği getirmek zor, yıllardır uğraşıyoruz.” Aile şu an çadırda hayvancılık yapıyor. Bu da verimi düşürüyor. Ağıl yapımı için destek talep ediyorlar: “Hiçbir şeyi bedava istemiyoruz. Gelsinler, yerinde görsünler. Biz bu işi gerçekten yapıyoruz.”

ATA TOHUMLARIYLA GELEN GELENEKSEL ÜRETİM

Ailenin en çok övündüğü yönlerinden biri de ata tohumlarını koruyarak kimyasal kullanmadan üretim yapmaları. Domates, patlıcan, fasulye gibi ürünlerde 150–200 yıllık tohumları hâlâ kullanıyorlar: “Ninem annesinden almış tohumu. Biz de nesilden nesile devam ettiriyoruz. İki yıllık tohumu her zaman saklarız. Afet olursa yedek hazırdır.” Tohumların sadece ailede değil köyde yaygın olduğunu söyleyen Pala Dayı, tohumların kıymetinin yeni yeni anlaşılmaya başlandığını dile getiriyor.

HAYVANIN HER ŞEYİ DEĞERLİ

Koyunların yününden yapılan kepenekler, süveterler hâlâ kullanılmakta. “Yün yatağa yatan hasta olmaz” diyen Pala Dayı, bu bilgeliği büyüklerinden öğrendiklerini söylüyor: “Şu oturduğum oturak, şu kepenek yünden. Şimdi kilosu 2 liraya düşmüş, yazık! Komşulara dağıtıyoruz.” Hayvan gübresi ise kışlık yakacak olarak kullanılıyor. Süt ürünlerini evde işleyerek tüketiyorlar. Ticari boyuta henüz geçilmemiş.

HAYAL: KENDİ OVAMIZI KURMAK

Aile, 10–15 kişilik gruplarla birlikte yaşam alanını geliştirmek ve organik tarımı yaygınlaştırmak istiyor. En büyük hayal ise kendi ovalarını kurmak: “Gerekirse 5 kardeş bir ova kuracağız. Hayvancılığı büyüteceğiz. Devletimiz destek verirse, bunu başarırız.” Yaylaya gönül vermiş bir ailenin öyküsü, aynı zamanda köye dönüşün, ata mirasına sahip çıkmanın ve toprağın kıymetini bilmenin hikayesi. Pala Dayı ve ailesi, modern dünyaya karşı direnen kök salmış bir yaşamın canlı örneği. >>>Berna Uğur TÜRKSOY

 

Verified by MonsterInsights