Nereden bilsinler
Yazmanın güzelliğini ?…
Yazıya girmeden malzemenin toplanmasını. (Görüntü, fotoğraf ve metin)
Bir yemek yaparken farklı tatları birleştirip yeni lezzetler elde etmeyi. Mahmut Tuncer’in ‘Helva Yapsana’ dediği gibi; un var, şeker var, ne duruyoruz. Zaman helva zamanı. O zaman karalım, karıştıralım elimizdekileri… En iyi sonucu alana dek…
++++
Mesleğin ilk yıllarına spor muhabiri ve kameramanı olarak başladım.
Yılların duayen gazetecisi Salih Özkılınç abim, ustam ve (Gazeteci tüm arkadaşlarımızın diliyle) Salih Babamız… Ve yanında ezber bozan gazeteci büyüğüm, ekranların efendi ismi Adnan Eski abim.
Bu mesleğin tozunu yutmama ve yolları arşınlamama sebep olan, bana yol gösteren iki büyüğüm. Bugün elim kalem tutuyor ve olayları kendi gözümüzden yazabiliyorsam bunu Salih abim ve Adnan abime borçluyum.
O toyluk günlerimde bir yandan mesleğe alışabilmek, diğer yandan da farklı görmenin gerçekliğini yansıtma çabası çok güzeldi elbette.
Habere giderken bir heyecan vardı. Ne olacak, neler yaşanacak, kim ne söyleyecek? Kalem kalem, satır satır… Ayrıntı nerede gizlenecek? Kimler o ayrıntıyı yakalayacak? Hangi ‘Kurt Gazeteci’ haberi görecekti? (Çünkü bakmak ve görmenin arasında fark vardı) Ustalarımızın ve abilerimizin yazıları da bizlere yol gösterir olmuştu sonraları. Atılan başlığın, haberin içeriğinin, sonucun nereye varacağının bir anlamı vardı gazetecinin gözünde… Bu mesleği sevenlerin anlayacağı dildendi yaşananlar.
++++
Kimse farkına varmıyor ve bilmiyordu. Nereden bilsin o hissi yaşamayı?
Senin çektiğin bir kare, bir detay, haberinde yazdığın ayrıntı… Onları sadece senin çekmiş olman ve herkesin olayları senin gözünden görmesi, duyması ve ona göre yorumlaması.
Yazmayı çok seven birisi olarak beni mutlu eden en güzel detay buydu. Televizyonda senin kadrajının ekrana yansımasını herkes izliyor, gazetede ise senin attığın o farklı başlık ve bilinmeyen ince bir detayı herkes okuyordu. Bu bambaşka bir duygu gazeteciler için…
İşte bu zamana kadar gelen süre zarfında yaşadığımız, gördüğümüz, şahit olduğumuz, yansıttığımız olayların yanı sıra (henüz mesleğin başında olsak da) edindiğimiz tecrübeler, hissettiğimiz o güzel duyguların tek adresi bende hep Kanal 3 olmuştur. Çünkü ben mesleğe Kanal 3’te başladım. Kanal 3, benim için bambaşka bir yer oldu. Eğitim yuvası gibi… Nakış nakış işledi beni bugüne kadar.
İşte bugün emeğimizin adı 16 yaşında. Afyonkarahisarımızdan dünyanın dört bir yanına açılan penceresi Kanal 3’ten hepinize bin selam olsun…
Sevgiyle kalın… Umutla kalın…
BEN MESLEĞİMİ ‘KANAL 3’TE ÖĞRENDİM

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Gazete3.com.tr editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle Gazete3 sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz.