Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü’nde 7 yıl içinde toplam 100 bin civarında keklik üretilirken, bunların yüzde 70-80’i doğayla buluşturuldu.
Enstitü bünyesindeki modern üretim tesisinde anaç kekliklerden elde edilen yumurtalar, kuluçka tesisindeki makinelere tek tek yerleştiriliyor. Ortalama 24 günde yumurtadan çıkan ve hazırlanan geniş kafeslere alınan civcivlerin besleme ve bakımları özenle yapılıyor. Yetişkinliğe ulaşan kekliklerin doğaya salınmasıyla, ekosistemdeki yırtıcı av dengesinin korunmasına, böcek popülasyonunun doğal yolla kontrol altına alınmasına katkı sağlaması da hedefleniyor.
“ÇEKİRGE MÜCADELESİ İÇİN BİZDEN KEKLİK TALEP EDİLİYOR”
Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürü İlker Topal, keklik üretim ve salım çalışmalarını her yıl düzenli olarak gerçekleştirdiklerini söyledi. Bu çalışma sayesinde doğadaki biyolojik çeşitliliğe katkı sağladıklarına dikkati çeken Topal, hem yaban hayatını koruduklarını hem de tarımsal üretimde bazı böcek türleriyle mücadelede kekliğin yardımcı olduğunu anlattı. Kekliğin tarımsal alanlardaki çekirge, süne gibi zararlılara karşı “biyolojik ajan” olarak değerlendirildiğini belirten Topal, “Süne olan bölgelere, resmi çalışmalarla bu zararlının popülasyonunda azalma olduğu görülmüştür. Son yıllarda çekirge mücadelesinde de yoğunlaşma var. Türkiye’nin bazı bölgelerinde özellikle çekirge mücadelesi için bizden keklik talep ediliyor.” ifadelerini kullandı.
“BU CANLI BİZİM İÇİN ÖNEMLİ BİR GENETİK MATERYAL”
Ekolojik açıdan kekliğin doğada önemli bir figür olduğuna değinen Topal, şöyle konuştu: “Bir dönem aşırı ve bilinçsiz avlanma yüzünden nesli azalmış bir hayvanımızdı. Son dönemde Bakanlığımızın aldığı tedbirler ve salım yapılan bölgelerdeki yasaklarla beraber hayvanın popülasyonunun artmasını bekliyoruz. Avcılardan da yaban hayatını korumaları yönünde bilinç göstermelerini istiyoruz çünkü bu canlı bizim için önemli bir genetik materyal. Bu türü korumak hepimizin görevi.” >>>AA